Bu ülkede hiçbir şey olması gerektiği gibi değil.
Hiçbir şey olması gerektiği gibi de yapılmıyor.
Ne yaşam ne ölüm, ne savaş ne de barış benziyor dünyadaki diğer örneklerine.
Hayatın olağan akışı böyledir belki.
Belki de bizi benzersiz kılan siyasetin ağır baskısıdır.
Toplu mezarların açılmasına eşlik eden o derin suskunluğu/tepkisizliği başka türlü yorumlayamıyorum.
Bitlis’in Mutki İlçesi’nde bir Jandarma karakolunun çöplüğünde bulunan iki ayrı toplu
mezarı sessizce geçiştirdik.
Oysa o “çukur”larda sadece iskelet kalıntıları gizlenmiyor; bu mezarlarda yakın tarihte yaşanan savaş suçları da gizleniyor.
Kürt meselesinin kanlı özetidir aslında o toplu mezarlar.
Doğu ve Güneydoğu’da böyle nice ölüm tarlası bulunuyor.
“Batman, Bitlis, Erzurum, Ardahan, Tunceli, Hakkâri, Elazığ, Mardin, Diyarbakır, Bingöl, Kars ve Siirt’te bugüne kadar tam 24 toplu mezar ihbarı yapıldı. Kazılarda 87 kişiye ait iskelet kalıntısı bulundu. 494 kişiye ait kalıntılar ise gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor.” (01.02.2011, Taraf )
Acımasız bir savaşta hukuksuzca gömülenler, bugün o mezarlardan hiç de hukuka uygun çıkarılmıyorlar.
Türkiye’de her zaman olduğu gibi işler yine o dünyadan habersiz, babadan kalma yöntemlerle yürüyor.
Oysa Birleşmiş Milletler (BM), toplu mezarların açılmasını hukuki ve tıbbi birtakım kurallara çoktan bağlamış bile. Türkiye’nin de üye olduğu ülkelerin onayladığı bu metin, 1989’dan beri “Minnesota Protokolü” olarak resmiyet kazanmış.
Bu protokolde legal olmayan ölümler, politik infazlar, gözaltında kayıplar, işkence ve kötü muameleden kaynaklanan veya kanunu uygulayan güçlerin aşırı güç uygulaması sonucunda meydana gelen ölümler ile katliama dair eylemlerin araştırılmasında kullanılacak hukuki ve tıbbi kurallar formüle edilmiş.
Protokolün amacı ileride olabilecek infazların önlenmesi ve geçmiş infazlarla ilgili adaletin sağlanması.
Bu protokol sayesinde, bunları yapanlar kanun önünde suçlu tutulabilecekler.
Eğer herhangi bir hükümet bu kurallara uymayı reddederse bu infazları sakladığı düşünülecek.
Protokol, ölüm araştırmalarıyla ilgili çok ayrıntılı kurallar içeriyor. Bu bölümde iskelet kalıntılarının analizi ve mezardan çıkarmaya dair bilgiler yer alıyor.
Ben konumuzu ilgilendirdiği kadarıyla, sadece “toplu mezarlar” kısmıyla ilgili değerlendirmeyi buraya alıyorum:
“Suç mahalli tetkikine gösterilen özenin aynısı toplu mezarın açığa çıkarıldığı yerde de gösterilmelidir. Bu konudaki araştırmalarda danışman, fiziki antropolojist veya arkeolog işbirliği yapmalıdır. İnsan kalıntıları, adlî antropolojinin teknikleri konusunda beceri sahibi olmayan hukuk uygulayan memurlar ve mezar işçileri tarafından çıkartılmaktadırlar. Böyle yapılırsa çok değerli bilgiler kaybolabilir. Bazen de bu tutum, yanlış bilgiler üretir. Bu yüzden eğitimi olmayan insanların mezardan çıkarmaları yasaklanmalıdır. O yüzden danışman bir antropolojist mezardan çıkarmayı yürütmek ve yol göstermek için orada olmalıdır. Her çeşit gömünün açığa çıkarılması için kendine has problemleri ve kendilerine has prosedürleri vardır. Bunlar belirlenmelidir. Mezarın derinliği, yaşı gibi ayrıntılı bir harita çıkarılmalıdır. Bütün unsurlar ayrı torbalarda veya kutulara koyulmalı, zarar görmemeli, tarih, numara verilmeli.”
Protokol, toplu mezarların açılması işini uzman bir komisyonun yürütmesini de öneriyor. Eğer infazların hükümet birimleri tarafından yapıldığı düşünülüyorsa, araştırmanın objektifliğine gölge düşebileceği uyarısı yapılıyor. Kazının yapılacağı alana giriş çıkışlara sadece belirlenen komisyonun izin verebileceği belirtiliyor. Komisyon üyeleri ise bağımsız uzman bireylerden oluşmalıdır.
Şu âna kadar açılan toplu mezarlarla ilgili hiçbir resmî kovuşturma maalesef başlatılmış değil. Bu konuda tek resmî itiraf Mardin’de dönemin Dereiçi Jandarma Karakol Komutanı’ndan geldi. Astsubay T.K. Savur Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede BOTAŞ’ta bir asit kuyusuna atılan PKK’lılar için “Havanın sıcak olması ve kararmaya başlaması nedeniyle cesetleri eski bir kuyuya yan yana dizerek gömdük” dedi. Astsubay T.K. hakkında herhangi bir işlem yapılmadı.
Türkiye’nin geçmişe dönük adaletin sağlanması için toplu mezarların açılmasıyla ilgili BM Minnesota Protokolü’ne uyması gerekiyor. Savaşın yaralarını sarmak için mezarları açmak yetmez; o mezarlarla birlikte gizlenen savaş suçlarını da açığa çıkarıp yargılamak gerekiyor. Hiç olmazsa bari elimizden gelen herşeyi yapalım.
kurtulustayiz@gmail.com
TARAF