Milliyet’te yayınlanan İmralı Zabıtları’nda sahtekarlık yapıldığı ortaya çıkmış!
Oturdum, tam bunu yazacaktım..
Öyle ya, geçen haftaya damgasını vuran konu bu.
“Yılın gazetecilik başarısı”na imza atan muhabiri/gazetesini/genel yayın yönetmenini yere göğe sığdıramıyorlardı..
Yapılanın gazetecilik değil, “kan akmasını önleme amaçlı çalışmaları sabote” olduğunu ilk günden söylemiştik..
“Tutanak” adı altında yayınlananların gerçekten “tutanak olduğu”nun nereden belli olduğunu sormuş, işin arkasında büyük oyunlar döndüğünü belirtmiştik.
Alın işte, daha haftası dolmadan, rezaletin bir kısmı ortaya çıktı..
Meğerse, “İmralı zabıtlarının tam metni” diye yayınlanan ifadeler, aslında “tam metin” değilmiş.
Şimdilik kesinleştiği kadarı ile, bir kısım bilgiler silinmiş.
Yani sahtekarlık yapılmış.
“Tahrif edilen daha neler vardır”, ayrı konu..
Ama kesinleşen şu ki, “Halkı bilgilendirmek için her şeyi yaparız, her şeyi göze alırız” diyenlerin, ortaya çıktı ki, “halktan bilgi saklamak” için, yapmadıkları hokkabazlık kalmamış.
Kendi gazetelerinin yazarı Can Dündar’ın aleyhine olabilir düşüncesi ile, onunla ilgili bölümü silivermişler, yayınlanan metinden.
Bir de utanmadan, “Gereksiz yerleri çıkarttık” diyorlar.
Kimi kandırıyorsunuz, ikiyüzlü sahtekarlar..
Bırakın da, “gerekli mi, gereksiz mi tespiti”ni vatandaş yapsın.
Hem “Tam metin” diyorsunuz.. Hem de bazı bilgileri siliyorsunuz
Bunun adı sahtekarlık değil de, nedir?
Bunlar gazeteci olamazlar..
Bunlar, beslemeden başka bir şey olamazlar...
Bu konuyu uzun uzun irdelemek isterdim ama..
Akşama doğru gelen Rekabet Kurulu kararı, benim daha fazla dikkatimi çekti.
Devrim niteliğinde bir karar çıktı..
Bankaların haksız rekabeti, Rekabet Kurulu tarafından mahkum edildi..
Şimdi o bankalar, iptal davası açacaklar..
“Biz haksız rekabette bulunmadık. Ceza iptal edilsin” diyecekler.
Benim çağrım, tüm tüketici derneklerine. Tüm hukuk kurumlarına. Tüm vatandaşlara.
“Tüm vatandaşlar yerine, tüm faizciler demelisin Ali bey.. Çünkü bizim faiz kurumları ile işimiz olmaz” itirazını haklı görmüyorum..
Sonuçta, bu ülkede yaşıyoruz.. Paranızı faize yatırmasanız da.. Bir havale çıkartıyorsunuz. Bir kuruma borcunuzu ödemek istiyorsunuz.. Bu bankalardan birine gitmek zorunda kalabiliyorsunuz.. Ve bu bankaların ortaklaşa aldıkları karar ile belirledikleri dayatma tarifelere boyun eğiyorsunuz.
Bu açıdan hepimizi ilgilendiriyor Rekabet Kurulu kararı.. Bu kararın iptali için, bankaların açacakları davalara, müdahil olunmalı..
Toplumun sessiz olmadığını, konunun takipçisi olduğunu göstersinler.
Alt tarafı bir dilekçe..
İptal davası açıldığını duydunuz an, hangi mahkeme ise, bir sayfalık dilekçe ile, “Cezalar hukuka uygundur. Dava reddedilmelidir” şeklinde yazıp, gönderin..
Aksi takdirde, bu bankalar, bundan sonrasında da daha ne kararlarla, sizlerin paralarını, haksız yere alırlar..
Benim bu noktada bir teklifim olacak..
Dernekler organize ederek, “uyumlu hareket” sonucu haksız alınan paraların iadesi için, vatandaşlar adına toplu davalar açılmalı..
Hazır, bu konuda uzman kuruluş olan Rekabet Kurulu’nun kararı da var..
Sadece devlet kasasına girecek para cezası ile yetinilmemeli..
Tazminat davaları da açılmalı.
Çıksın paralar, bankaların kasasından..
Giriversin tekrar, tüketicilerin ceplerine..
Böylece “faizci sisteme” bir ayar çekmiş oluruz.
“Sen de bizim fiyatı ilan et.. Vatandaş gidecek başka yer bulamasın. Nasıl olsa dönüp dolaşıp, yine bize gelecek” mantığı ile, “ortaklaşa kart fiyatı belirleyen” bankalara, bir ders verilmiş olsun..
YENİ AKİT