İbrahim Kar / HAKSÖZ HABER
Milliyetçilerin söyleyecek sözü olmayınca!
Malcolm X “küfür, hakaret ve şiddet söyleyecek sözü olmayanların harcıdır” diyor. Türkiye’de son dönem hortlayan milliyetçiliğin yaptığı eylemlerle söyleyecek sözü olmadığını bir kez daha ortaya koymuş oldu. Aslında sadece Türkiye’de değil tüm milliyetçiliklerin ortak özelliği karşıtını sindirme, mücadele alanı olarak şiddete başvurmayı yöntemini benimsediği söylenebilir. Öte yandan dünyada varolan milliyetçi akımlar az-çok kendilerini bir fikriyat üzerine tanımlayıp mücadele alanında bunu kullanırken, Türkiye’deki milliyetçilik ise evlere şenlik mesabesinde önüne gelenin üstüne yürüyüp, ağzını açana ağız burun dalan bir düşünce tarzıyla kendini pazarlıyor.
90’lı yıllardan bugüne, yani çözüm sürecine kadar MHP ve özellikle Devlet Bahçeli, sağduyulu tavırları olmakla beraber ülke için bir çaba ve gayretleri olmamakla beraber en azından kimseye saldırmıyorlardı diyebiliriz. Ve MHP’nin 90‘lı yıllardaki saldırgan ve mafyatik tavrı-tarzını saymazsak, ilk gazeteci saldırısı 15.03.2013 yılında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile partililerin Silivri Cezaevinde eski Genel Kurmay Başkanı Başbuğ ve MHP Milletvekili Engin Alan’ı ziyaretleri sırasında çıkışta bekleyen gazetecilere yapmıştı. Öyle bir gözü dönmüşlükle saldırılmışlar ki gazetecilerin hangi TV’den geldiklerini bile görmeden bir kanalın muhabirlerini ‘Sabah’ muhabiri sanıp darp etmişlerdi.
Başka bir kanalın muhabiri de yaşanan olayı twitter üzerinden “Silivri’deki olayın özeti; Sabah muhabiri Bahçeli’ye 20 yıllık gazeteciyim. Ama böyle bir taciz edilme görmedim. Adamlarınıza sahip çıkın diyor. Dışarı çıkınca Sabah muhabirine benzettikleri STV kameramanına saldırıyorlar. Üste provokasyonla suçlanıyoruz!” sözleri ile aktarmıştı.
Yine bir başka saldırı; 18 Ocak 2015 MHP tarafından düzenlenen Siyaset ve Liderlik Okulu'nun 11. dönem sertifika töreninden sonra gazetecilerin sorularını cevaplayan Devlet Bahçeli etkinlik sonrası açılan sergiyi gezerken Akit muhabiri Mehmet Özmen kendisine soru sormak istedi. Özmen'in "İstanbul'da Gezi olayları sırasında ülkücü camiaya itidalli olmaları konusunda uyarılarda bulunmuştunuz. Kamuoyu da bu tavrınızı olumlu karşılamıştı. Geçenlerde Fatih ilçe örgütünüz bir gazeteye giderek taşlı saldırıda bulundu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklindeki sorusu üzerine Bahçeli'nin gözü önünde, yakınında bulunan bazı şahıslar muhabirleri yaka paça uzaklaştırarak bir odaya kapatmıştı. 5 veya 6 kişilik bir grup tarafından küfürler edilerek muhabirlere saldırıda bulunmuşlardı. Atılan tekme ve tokatlarla neye uğradığını şaşıran muhabir "Bizi neden dövüyorsunuz" sorusuna ise; "Sen bizim genel başkanımıza İstanbul'da 'istifa etmeyi düşünüyor musunuz' diye soru soran muhabirsin değil mi? Sen genel başkanımıza böyle bir soruyu nasıl sorarsın …." diye küfürler ederek saldırmaya devam edip akabinde bir araca bindirilerek Eskişehir yolu üzerinde bir köprü altına atıp kaçmışlardı. Tabi Özmen’in bahsettiği gazete ise Akit gazetesi idi. Hatta Hasan Karakaya Akit’e yapılan saldırıyı ülkücüler üstlenmesine rağmen inanmadığını köşesinde yazarak belirtmişti.
Ve o günün Sabah gazetesi bugün gibi kulağının üzerine yatmamıştı.
MHP’nin saldırıları ne yazık ki bitmedi. Devlet Bahçeli’nin adeta kutsal olarak kabul edildiği, milliyetçiliğin tek ülkü olarak görüldüğü bu zihniyet, bu seferde kendisiyle beraber yıllardır siyaset yapan Meral Akşener’in evine 05.10.2018’de baskın yaptı. Baskın gerekçesi ise MHP‘yi bölmek ve Bahçeli’ye rakip olmak. Gelen tepkiler üzerine baskını yapan MHP Üsküdar ilçe teşkilatı görevden alındı.
Tabi o süreçte MHP ile AK Parti’nin ilk yakınlaşma hamlesi basının da dilini etkilemişti. Sabah gazetesi Akşener’in evine yapılan olaya baskın demeyip izinsiz gösteri diyerek geçiştirmeye çalışmıştı.
MHP ve Türkiye’deki milliyetçiliğin ahlakını göstermek açısından Akşenerin evinin baskınından sonra atılan birkaç tweti göstermekte fayda var;
TBMM’deki yemin töreninde MHP lideri Bahçeli’nin elini öpen İYİ Parti Genel Başkan yardımcısı Musavvat Dervişoğlu, Üsküdar baskını sonrası, ”Aile terbiyem ve törem gereği öptüğüm o eline tüküreyim” dedi. MHP’liler bu söze çok sinirlendi. Ankara Milletvekili Sadir Durmaz, ”Ben de senin kalıbına tüküreyim” açıklaması yaptı. İstanbul il yönetim kurulu üyesi Ünal Yaşaroğlu ise, ”Ben senin camış derisine dönmüş suratına tüküreyim” dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz ise ”Partimizde siyaset yaptığın dönemde yıllarca senin mafyatik biri olmadığını anlatmaya çalıştık ‘çakma' mafya diyorlardı da itibar etmiyor kızıyorduk, senin adamlığın da çakmaymış, Musavvat efendi, ben de senin adamlığına, kalıbına tüküreyim” paylaşımı yaptı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya da “Madam'ın bodyguardı, adilik ve çirkeflikte zirve yapmıştır. Yazıklar olsun” açıklaması yaptı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Hidayet Vahapoğlu ise “Dün el etek öpenler bugün heriflenirken bile gülünç oluyor. Ona birileri etek giydirmediyse, öptüğü elin hatırına idi” diyerek polemiğe katıldı. Bu tewetler bile var olan milliyetçiliğin ahlakını ve duruşunu göstermek açısından yeterlidir diye düşünüyoruz.
14.06.2019 Yeni Akit gazetesi Haber Müdürü Murat Alan cuma namazı için evinden çıkarken 4 kişinin sopalı saldırısına uğradı. Olay sonrası bu sefer hükümetten tepkiler gelmeye başladı. İletişim başkanı Fahrettin Altun olayı sosyal medyada kınadı. Hiç şaşırtıcı olmayan da saldırıya yapan 4 kişiden 3’ü MHP ve Bahçeli ile yakın olması idi.
20 Haziran 2019 İYİ Parti'nin kurucularından Metin Bozkurt, İstanbul'un Beylikdüzü ilçesinde 8 kişilik bir grubun saldırısına uğradı. Belediye seçimlerinde İmamoğlu’na yönelik destekleri yüzünden, Bozkurt'un saldırı sonrası yüzünden ağır şekilde yaralandığı görüldü.
MHP’nin MYK Üyesinden Saldırganlara Destek!
Öte yandan MHP Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Ülkü Ocakları İstanbul Eski İl Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın Twitter’da saldırıyı sahiplenici paylaşımları da dikkat çekti. Yıldırım, Bozkurt'un saldırıya uğradığı haberini alıntılayarak, "Kendisini ülkücü olarak tanımlayarak PKK sevici Ekrem Papazoğlu’na destek arayanlar er ya da geç ülkücü adaletle tanışacaktır. Demokrat Ülkücüler adı altında namussuzluğa imza atanların sonu bellidir. Çakallara haddini bildiren Bozkurtlara bin selam..." ifadelerini kullandı.
Yıldırım ayrıca "hainler listesi" diyerek bir isim listesi yayımladı. Ahmet Yiğit Yıldırım "Milliyetçi-ülkücü hareketin ismini kullanarak PKK işbirlikçilerine destek arayan bu hainleri unutmayacağız... Ya tam susturacağız ya kan kusturacağız! #hainlerlistesi" dedi.
Akit haber müdürü Murat Alan’a yönelik saldırıyla da gündeme gelen Ülkücülerin sosyal medya ve sokaklarda aleni şekilde giriştiği bu kabadayılık karşısında adalet ve asayişi sağlaması gerekenlerden sudur eden sessizlik dikkat çekici bir şekilde duruyordu. Hatırlanacağı üzere Murat Alan’a yönelik saldırıya karışanların MHP ile bağlantısı da hükümete yakın medya organlarınca görmezlikten gelinerek adeta örtbas edilmişti. Bu durumdan da cesaret alarak sosyal medyadan taşan ve sokağa yansıyan Bozkurtların saldırganlığına kim dur diyecek doğrusu bilinmiyor.
Şiddete alıştın mı durur musun? Hele de hesap sormayan yoksa ...
Yine başka bir saldırı tarih 01.07.2019 Yeniçağ yazarı Yavuz Selim Demirağ, Ankara’da Türkiyem TV’de sunduğu Yeniçağ'da Meydan programında belediyelerde yapılan yolsuzlukları gündem edinmişti. Programın ardından evinin önünde kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı. Ve ardından GATA’ya kaldırıldı. Ve ne yazık ki Cumhur ittifakından ne bir ses ne bir seda çıktı. Demirağ’a saldıran 6 kişi ise trafikte takıştık ve o yüzden böyle oldu diyerek savcı sorgulaması sonucu serbest bırakıldı.
Tabi bizim bur da amacımız MHP yöneticilerinin ve milliyetçiliğin ahlak, duruş ve uslüblarını tartışmaktan öte bugüne kadar yapmış oldukları mafyatik-çete eylemlerine değinmektir. Eleştirinin hakaret kabul edildiği, bunun cezasının ise ağız burun kırmaktan geçtiğine inan milliyetçi güruh bu seferde; 29.11.2019 ‘da Iğdır’da akşam namazını kıldığı camiden bisikleti ile evine gitmeye çalışan yerel gazeteci Metin ışık’ı aralarında Ülkü Ocakları Başkanı’nında bulunduğu 15 kişi tarafından sopalarla darp ettiler. Suçu ise Iğdır'da MHP'li Vekil Yaşar Karadağ'ı eleştiren haberler yapmak...
Iğdır Valiliği, saldırı ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Olaya karışan 4 kişinin ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldığının belirtildiği açıklamada, konunun titizlikle takip edildiği bildirdi. Valiliğin açıklamasında "Olayla ilgili olarak kamera kayıtlarının incelenmesi neticesinde; 5 kişilik bir grup tarafından (M.I) isimli şahsın darp edildiği anlaşılmıştır. Bunun üzerine emniyet birimlerimizce failler kısa sürede tespit edilerek, Savcılık talimatı ile dördünün polis merkezince ilk ifadeleri alınmış, diğer şüpheliye de ulaşılarak il dışında olduğu tespit edilmiştir. İlimizde sosyal medya üzerinden paylaşımlarda bulunan (M.I) isimli şahsa yönelik yapılan saldırıda olaya karışan şüpheliler hakkında adli makamlarca soruşturma başlatılmış olup, kolluk kuvvetlerimizce konu titizlikle takip edilmektedir" ifadelerine yer verildi diyerek olay kapandı.
Yer Iğdır, gazeteci METİN IŞIK’a saldırı anı... Işık, MHP milletvekili Yaşar Karadağ’ı eleştirdiği yazıları nedeniyle, cami çıkışında saldırıla uğruyor. vurun diye bağıran kişinir ise ığdır ülkü ocakları başkanı Mutluhan kaşkar olduğu ileri sürülüyor... Işık’ın sağlığı iyi. pic.twitter.com/QW0GIfXZeL
— Mahmut Oral (@moralamed) November 29, 2019
Yine çok uzak değil 24.03.2020 tarihinde Yeniçağ eski yazarı İsrafil KUMBASAR covid-19 hastalığı ile beraber risk altında olan 65 yaş üstü olan Bahçeli’ye yönelik “Şu Devlet Bahçeli’ye corona bağışlayacak bir tane hayırsever yok mu” ifadelerinin ardından gözü dönmüş bir grubun saldırısına uğradı. Ülkenin asayişinden sorumlu kişi ve kurumların somut bir adım atmaması sonucunda olay meclise taşındı. Meclise taşınma biçimi ise araştırma ve soruşturma komisyonu olarak olması gerekirdi. Ama tam tersi MHP Grup Başkanvekili Erkan AKÇAY yapılan saldırıya “Kumbasar’ın” darp edilmiş fotoğrafını atarak bu yakışıklı kim! Şerefsizlik testi pozitif çıktı diyerek saldırının bizzat talimatını verdiklerini ilan etti.
Yetmedi arkasından MHP merkez kurulu üyesi ve ülkü ocakları İstanbul eski il başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım “biri babanıza, büyüğünüze corona bedduasında bulunsa siz sessiz kalabilirsiniz. Ülkü ocakları sessiz kalamaz... kalmamış” diyerek devam etti. Yapılanları görünce ürkmemek elde değil. Sözde siyasetçi bunlar, gücün sözünü değil de sözün gücünü kaim kılacak kişiler... Tabi değişen bir şey olmadı bu saldırının da failleri kuş oldu uçtu.
Hukukun örselendiği, can ve mal güvenliğinin gittikçe tehdit edildiği bu günlerde ‘’Bozkutlar adalet dağıtıyor!
MHP lideri Devlet Bahçeli, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarının kısıtlanılmasına ilişkin o günlerde "Boyalı medyanın, köksüz bazı siyasetçilerin “Malazgirt’i kutladılar, 30 Ağustos’u yasakladılar” iftiraları yalnızca ecdada hakaret değil vatana ve millete ihanettir" şeklinde bir ifade kullanmıştı. Bunu üzerine Şirin Payzın “köksüz siyasetçi? Üslub gerçekten inanılmaz” ifadelerinin ardından MHP MYK asil üyesi olan Selami Şişman, Şirin Payzın’ın babasının vefat ilanını yayınlayarak Payzın’ı ölümle tehdit etmişti.
Son dönemin önemli gündemlerinden biri de milliyetçi-muhafazakar çizgideki siyasetçi ve gazetecilere yapılan saldırılarıydı. MHP’li bir siyasi geçmişi olan ve AK Parti Genel Başkan Yardımcılığı da yapmış olan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, uğradığı silahlı saldırı sonucu yaralanmıştı. Saldırıdan önce Özdağ, MHP Lideri Bahçeli’yi eleştiren açıklamalar yaptığı, hatta eleştiri de denmez soru sorduğu için MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın tarafından hedef yapılmıştı. Aynı gün Yeniçağ gazetesinin Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu, Özdağ’ın Bahçeli’ye sorduğu soruları köşesine taşıdığı için saldırıya uğradı. Uğuroğlu ile Özdağ’ın ortak noktası saldırıdan önce Bahçeli’ye yönelik eleştiriler yapmış olmalarıydı. Tabii bir gün önce de avukat Afşin Hatipoğlu saldırıya uğramıştı.
Selçuk Özdağ’a saldırı konusunda Habertürk’ten Nagehan Alçı’ya konuşan Yalçın, her ne kadar saldırı ile ilgisi olmadığını söylese de “Bu hareketin delisi çoktur, talimat dinlemezler” diyerek aslında saldırının adresini de işaret ediyordu. Zaten Özdağ da Alçı’ya saldırı ile ilgili “Ben ülkü ocaklarından geliyorum Nagehan Hanım, buraların işleyişini bilirim” açıklamasını yapmıştı.
Burada konumuzla ilgisi olmasa da Yalçın’ın açıklamalarında dikkat çeken noktalardan biri de “6 milyon oy almış bir lidere haksızca saldırana en ağır sözlerle cevabını veririm” demesiydi. Çünkü Bahçeli’den daha fazla oy almış Demirtaş’a karşı MHP’nin saldırgan tutumu ortada. HDP kapatılsın diyebiliyorlar. Ancak Yalçın’ın temsil ettiği zihniyete göre, kendileri ve seçmenleri muteber, diğerleri ise bölücü.
Ülkedeki siyasi atmosfere bakınca Özdağ, Uğuroğlu ve Hatipoğlu özelinde ülkede siyasi ve gazetecilere yapılan saldırılar ilk olmadığı gibi son olacak gibi de görünmüyor. Çünkü Selçuk Özdağ’a silahlı saldırı yapan kişiler serbest bırakıldı.
Şimdi ise büyük ihtimalle sıra Karar gazetecilerinde, zira Devlet Bahçeli hedef olarak sırada onları gösterdi;
Bahçeli’nin dediği gibi ‘’MHP‘yi hafife almasınlar!!’’ baksanıza ne yaparlarsa yapsınlar perde gerisinden serbest bırakılıyorlar.
Oysa Hz Ömer’in dediği gibi Adalet Mülkün Temelidir. Hele ki Müslümanların iktidar olduğu bir zamanda en asli gözetilmesi gereken konudur adalet. Bizle aynı fikirde olmayanlar, hatta bize kin besleseler bile, biz yönetimde olduğumuz sürece bunlar bize emanettir. Malı emanettir, canı emanettir, namusu emanettir. İktidar da olduğunuz sürece zulme uğrayanlar sizi eman olarak görecek. Eman olman için de emin ve adil olmanız lazım.
Rabbimiz Maide suresi 8’de ne güzel buyurmuş; “Ey iman edenler, Allah için duran (gerekeni yapan) hakimler, adalet örneği şahitler olun! Sakın bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin! Adaletli davranın! Takvaya en yakın olan odur. Allah'tan korkun! Çünkü Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”