Özgür Eğitim-Sen Genel Başkanı Yusuf Tanrıverdi Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri ile ilgili kanun hükmünde kararnameyi değerlendirdi.
Özgür Eğitim-Sen’den yapılan açıklama:
DEVRİM GİBİ KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME!
Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri 14.09.2011 Tarihinde Kanun Hükmünde kararname yayınlandı. Kararnamenin arkasında Bakan Ömer Dinçer var. Tanzimattan beri eğitim sistemimizin sorunları konuşulur ama bir türlü sorunun özüne inilmezdi. Akvaryumdaki hasta balıkları dışarı çıkartarak hastalık önlenemez. Akvaryumun suyunun değiştirilmesi ve dezenfekte edilmesi gerekir. Nihayet Milli Eğitimin suyunu değiştirecek icraatları bir Milli Eğitim Bakanından görmeye başladık. Sayın Bakan değişime Milli Eğitim Teşkilat Kanunundan başlamış.
3797 sayılı, 1992 tarihli Milli Eğitim Teşkilat Kanununun dayandığı temel değerlerle yeni kanunun dayandığı temel değerlerdeki arzulanan fark değişimin startını gözteriyor.
Madde 2: Milli Eğitim Bakanlığının görevleri şunlardır (3797 sayılı, 1992):
- Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk milletinin milli, ahlaki, manevi, tarihi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren,ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve anayasanın ve başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen bunları davranış haline getirmiş, vatandaş olarak yetiştirmek üzere, bakanlığa bağlı her kademedeki öğretim kurumlarının öğretmen ve öğrencilerine ait bütün eğitim ve öğretim hizmetlerini planlamak, programlamak, yürütmek, takip ve denetim altında bulundurmak;
14.09.2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Kanun Hükmündeki Kararname Bakanlığın görevleri şöyle tanımlanıyor:
MADDE 2 – (1) Millî Eğitim Bakanlığının görevleri şunlardır:
- Okul öncesi, ilk ve orta öğretim çağındaki öğrencileri bedenî, zihnî, ahlakî, manevî, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştiren ve insan haklarına dayalı toplum yapısının ve küresel düzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlayan eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak, uygulamak, güncellemek; öğretmen ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmetlerini bu çerçevede yürütmek ve denetlemek.
Atatürk ilke, inkılap ve milliyetçiliği vurguları kaldırılmış. Bununla birlikte “Türk Milleti” ifadesi de kaldırılmış. Önceki kanun eğitim faaliyetlerinin çocuğa devlete karşı görev ve sorumluluklarını yükleme temelinden hareket ederken, yeni kanun insan haklarını temel alıyor. Öğrencileri bedeni, zihni, ahlaki, manevi, sosyal ve kültürel nitelikler yönünde geliştirmeyi hedeflerken diğer yandan küresel düzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatmak gibi oldukça reel bir temeli eksen alıyor.
Yeni anayasa tartışmaları yapılırken Milli Eğitim Bakanlığı ileri bir adım atıp insan haklarını ve çocuğu merkeze alan, ona bir ideoloji dayatmaktan kaçınan, “Türkiyelilik kimliği” üzerinden hiç kimseyi dışarıda bırakmayan bir görev tanımı yapmıştır. Bu değişimi Milli Eğitim ideoloji, kimlik, yaşam formu dayatmaktan vazgeçmesinin başlangıç girişimleri olarak algılamak gerektiğini düşünüyoruz.
Hantal bürokrasiye dokunulmuş olması oldukça olumlu. Milli Eğitim bürokrasi yapılanması birbirinden habersiz, es güdüm oluşturamayan bir yapıya sahipti. Bakanlıktaki “kişiye özel” oluşturulan hizmet birimlerinin çoğu kaldırılmış. 32 olan genel müdür ve üst yönetim birimi sayısı 17'ye, 7 olan müsteşar yardımcısı sayısı 5'e düşürülmüş. Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği, sürekli kadro olmaktan çıkartılıp 4 yıl süreli bir görev haline getirilmiş.
Müsteşar dahil, bakanlıktaki Genel Müdürler, özel kalem müdürleri, il, ilçe müdürlükleri, eğitim ataşelikleri bunların hepsi sözleşmeli personel olarak çalışacak ve performanslarına göre ücret alacaklar. Bu değişiklik Milli Eğitim Saltanatının yıkılışıdır. Yöneticiler “şatafatlı” odalarından sahaya inip hizmet üretecekler.
İdarecilere ve öğretmenlik yapmayan personele ödenen “ek ders” ücreti uygulamasının kaldırılmasını da olumlu buluyoruz. Bu kişilerin maaşları yeniden düzenlenip yapılandırılmalıdır.
Bu değişim devam etmelidir. Bir dayatmadan başka bir şey olmayan “andımız” kaldırılmalıdır. Hem çalışanlar hem de öğrenciler için “başörtüsü” yasağı kaldırılmalıdır. Ders kitapları yeniden yazılarak ayrımcı, ırkçı, ideoloji dayatan, kof hamasete dayalı, anadilleri ve inançları farklı yurttaşlardan kültürlerinden bahsetmeyen, ötekileştiren konular çıkartılmalıdır.
Yusuf TANRIVERDİ
ÖZGÜR EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI