MHP ile İttifak AK Parti'ye Ne Getirdi?

Hakan Albayrak, yerel seçim sonuçlarını AK Parti’den kopan oylar üzerinden değerlendirdiği yazısında MHP ile girdiği ittifakın AK Parti’ye neler getirdiğini muhasebe ediyor.

Hakan Albayrak’ın Karar’daki köşesinde yayımlanan konuyla alakalı yazısı (06 Nisan 2019) şöyle:

AK Parti’den Kopan Oylar

AK Parti mahalli seçimlerde oyların aşağı yukarı yüzde 44’ünü aldı.

Şüphesiz bunda bir miktar MHP oyu da var, ama onların da hatırı sayılır bir kısmı ‘AK Parti kökenli’ olsa gerek.

AK Parti ile MHP’nin ayrı ayrı seçime girdiği birçok ilde daha evvel AK Parti’yi tercih etmiş olan pek çok seçmenin MHP’ye yöneldiği zaten bariz.

“Cumhur İttifakı”nın kuruluşuyla başlayan AK Parti’den MHP’ye geçiş trendi devam ediyor.

***

AK Parti 2011 ve 2015 (Kasım) genel seçimlerinde yüzde 49’un üzerinde, MHP ise ilkinde yüzde 12'nin ve ikincisinde yüzde 11’in üzerinde oy almıştı.

Kabaca AK Parti yüzde 49, MHP yüzde 12 diyelim; toplamda yüzde 61 eder.

Müttefik olarak girdikleri 2018 seçimlerinde ise AK Parti (yüzde 42.6) ile MHP (yüzde 11.1) toplamda yüzde 53.7’ye geriledi.

Aradaki 7-8 puan nereden ve nereye gitti?

Besbelli ki MHP’den İYİ Parti’ye gitti.

MHP’nin buna rağmen yüzde 11 civarında oy alması ise AK Parti’den MHP’ye oy geçişi ile gerçekleşti.

AK Parti yüzde 49’dan yüzde 42’ye düşerken, aradaki 7 puanı MHP’ye ‘transfer’ etti.

(Burada da “kabaca” şerhini düşeyim. MHP’den İYİ Parti dışındaki partilere ve AK Parti’den MHP dışındaki partilere de bir miktar oy geçmiş olabilir.)

Partisine kızan ama CHP yahut İYİ Parti’ye eli gitmeyen -ve AK Parti’den çok uzaklaşmak da istemeyen- milyonlarca AK Parti seçmeni, kızgınlığını MHP’ye oy vererek gösterdi.

Tepki oylarıydı bunlar; ama tepki duyulan şeyler değişmediği ve hatta daha çok tepki duyulacak raddeye geldiği için bu tepki oyları AK Parti’ye geri dönmedi.

Geri döneceğine dair bir işaret de yok.

Bilakis, AK Parti tabanından MHP’ye geçişler çoğalarak devam edecek gibi.

***

31 Mart’ta AK Parti ve MHP toplamda yüzde 51’in üzerinde oy aldı ve “Cumhur İttifakı” çoğunluk olma özelliğini korudu.

Geçen yazımda bu neticenin AK Parti iktidarı için -Ankara, Antalya ve muhtemelen İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlıklarının CHP’ye geçmesine rağmen- rahatlatıcı olduğunu söylemiştim.

Evet rahatlatıcı; ama sadece günü kurtarmak bakımından.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Pazara kadar değil mezara kadar” dese de “Cumhur İttifakı”nın istikbali meçhul ve milyonlarca AK Parti’linin elinin MHP’ye oy vermeye alışması AK Parti için riskli bir durum.

Yozlaşan iktidara ders olsun diye 31 Mart’ta CHP’li yahut İYİ Parti’li adaylara oy veren AK Parti’li -veya ‘AK Parti kökenli’- seçmenler de yok değil; bunlar şimdilik nadirattan; ‘AK Parti tabanı CHP ve türevlerinden uzak durur’ kaidesini bozmayan istisnalar;  ama onların tavrı da AK Parti için bir riski, en azından risk emaresini ifade ediyor; Ekrem İmamoğlu gibi siyasetçilerin çizdiği / çizeceği ‘makul ve mutedil CHP’li profili’ bu emareyi güçlendirebilir ve kimi AK Parti’lilerin eli CHP’ye bile oy vermeye alışabilir, bu alışkanlık da bir miktar yayılabilir. (Yüzde 50 + 1 için yırtınılan bir sistemde küçücük miktarlar bile hayati derecede önemli olabilir.)

Ayrıca, HDP’ye gidip gelen ve geldiği gibi tekrar gidebilecek olan oylar var.

***

Yozlaşma diyoruz…

Adını koyalım: Kibir, küstahlık, akraba taassubu, akçeli işlerde adam kayırmacılık, hukuk ihlalleri, medyada çoğulculuğa tahammülsüzlük vs, vs, vs…

Bunlar büyük ölçüde “ortak akıl” ilkesinin terkedilmesinden kaynaklanıyor veya o ilkenin terkedilmesinden ötürü ayyuka çıkabildi.

Ekonomideki kötü gidiş de büyük ölçüde bundan kaynaklanıyor.

AK Parti “ortak akıl”da sebat edebilseydi ve onun gereğini layıkıyla yapabilseydi hem Türkiye kazanır hem de AK Parti başka bir müttefike ihtiyaç duymadan gücünü koruyabilir ve hatta artırabilirdi. (MHP’nin CHP ile beraber hareket ettiği 2014 seçiminde olduğu gibi cumhurbaşkanlığı seçimini de yine tek başına -ve yine birinci turda- kazanabilirdi.)

Bugün muazzam bir perspektifi olabilirdi AK Parti’nin.

Gelinen noktada ise, oylarının hatırı sayılır bir kısmının MHP’ye geçmesine yol açan ve nereye varacağı belli olmayan “Cumhur İttifakı”na bel bağlamaktan başka yol göremiyor.

***

Kendini düzeltebilir mi AK Parti?

Tabii ki düzeltebilir.

Bu konuda iyimser miyim?

Değilim.

Ama sürprizlere açığım tabii.

 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!