MHP darbecilik konusunda büyük ilerleme kaydetmiş!

Amirallerin bildirisine çok sert tepki veren MHP dünkü tutumuna nazaran bugün çok farklı bir konumda gözüküyor ama geçmişiyle yüzleşmedikçe inandırıcılık sorunu devam edecek!

Bu sabah (5 Nisan) Karar Tv'deki ‘Bi Karar Ver’ programında gazeteci Elif Çakır'ın hatırlattığı 2 Ağustos 2004 tarihli Hürriyet gazetesi haberini aynen yayımlıyoruz. Hürriyet’in haberinde, “Türkiye'de ilk kez bir sivil parti (MHP), başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere 313 generale ‘siyasi iktidarı uyarmaları’ için mektup yazdı” deniliyordu.

2 Ağustos 2004 tarihli Hürriyet gazetesi haberinin tam metni şöyleydi:

DEP’lilerin cezaevinden salıverilmelerinden 4 gün sonra, MHP tarafından tüm generallere, ‘Gelişmeler endişe verici. İktidarı uyarın’ mektubu gönderildi. Siyasi çevrelerde şaşkınlık yaratan mektupta MHP Lideri Bahçeli’nin 17 sayfalık ‘Tarihi Görev Çağrısı’ da yeraldı.

MHP Genel Merkezi’nin, AKP’nin uyarılması amacıyla başta, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları olmak üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli kademelerinde görevli 313 generalin tümüne birer mektup gönderdiği ortaya çıktı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır imzasıyla 13 Haziran 2004’te, yani DEP eski milletvekillerinin cezaevinden salıverilmelerinden 4 gün sonra gönderilen ve siyasi çevrelerde şaşkınlık yaratan mektupta şöyle denildi:

‘Sayın Generalim, Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli, ‘endişe verici son gelişmeler’ üzerine bir değerlendirme yapmıştır. Bir tarihi görev olarak, toplumun tüm kurum ve kesimlerinin, ‘azami sorumluluk anlayışı ve sağduyu ile hareket etmeleri gerektiğini’ bu yönde siyasi iktidarın uyarılmasını ifade eden açıklama metnini bilgilerinize saygılarımla sunuyorum. Mehmet Şandır. Milliyetçi Hareket Partisi Basın ve Propagandadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı.’ Şandır’ın bu mektubuna ilave olarak, ‘Tarihi görev çağrısı’ başlıklı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli imzalı 17 sayfalık yazı gönderildi. 17 sayfalık yazıda özetle şöyle denildi:

‘Son günlerde yaşanan gelişmeler Türkiye’nin milli birliğini ve bütünlüğünü hedef alan bazı çevrelerin ülkeyi tehlikeli bir gerginlik ortamına sürüklemek istediklerini göstermektedir. İhanet provaları ve nümayişlerle yeni tahrikler için zemin arayışına girilmiştir…

AKP Hükümetinin içine düştüğü teslimiyet ve aczden güç ve cesaret alan bu iç ve dış tahriklerin iç bünyemizi kemirmesine ve Türkiye’nin ufkunun karartılmasına asla izin verilmemelidir…

AKP iktidarı kendisiyle birlikte Türkiye’yi de bir felakete sürükleyecek bu tehlikeli yolda ısrar ederse bu durumun çok ağır olacak vebalini tarih önünde taşımak durumunda kalacak ve mahşeri vicdanına mahkum olacaktır. Bölücü terör örgütüne yardım ve yataklıktan mahkum olan ve PKK bağlantılı faaliyetleri nedeniyle kapatılan bir siyasi partiye mensup eski milletvekillerinin tahliyesi, yeni tahriklerin sahneye konulması için siyasi bir gövde gösterisine dönüştürülmüştür…

PKK’nın siyasallaşması hedefinin adım adım gerçekleştirilmesini, Türkiye politikasının merkezi haline getiren AB, bu mahkumların serbest bırakılması için bugüne kadar her türlü zorlamayı yapmış, her yola tevessül etmiştir… AKP, bu süreçte kendisine verilen görevi büyük bir sadakatle ifa etmiştir. İlk adım olarak AB İnsah Hakları Mahkemesi’ni Türk milli hukuk sisteminin üzerinde yüksek temyiz mahkemesi haline getirmiştir…

Ne hazindir ki basınımızın bir bölümüde bu koroya katılmıştır… AB’nin himayesi ve vesayeti altında Türkiye’de yeni tahrik ve nifak tohumlarını atılmasında yeni bir zemin kazanılmıştır. AB’ye her bakımdan teslim olan AKP iktidarı ne acıdır ki Türkiye’yi AB birliğine taşımakta bölücü heveslere umut bağlamış, bundan medet umar hale düşmüştür.

AKP iktidarına bu konuda hakim olan anlayış, önümüzdeki dönemde Türkiye’yi çok zor günlerin beklediğinin habercisidir. Bölücü terörün, Türkiye’nin AB üyelik sürecini kendi siyasi hedeflerine hizmet edecek bir araç olarak gördüğü, ve siyasi stratejisinin AB’nin Türkiye’den talepleriyle örtüştüğü, kimsenin inkar edemeyeceği gerçeklerdir… Herkes haddini bilmeli, rüzgar ekenin fırtına biçeceğini aklından hiç çıkarmamalıdır. Bu vatan sahipsiz değildir…

MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, Hürriyet’in sorusu üzerine, şunları söyledi: ‘Bu mektubu, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, ordu komutanları ve tüm generallerin yanı sıra devlet protokolüne gönderdik. Ayrıca devlet protokolünde yer alan Başbakan, bakanlar ve milletvekilleri ile protokole dahil diğer kişilerin de aralarında bulunduğu yaklaşık 4 bin kişiye bu mektubu gönderdik.’ Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’le birlikte 313 general bulunuyor.

*

Elif Çakır’ın Karar gazetesinde yayımlanan konuyla alakalı değerlendirme yazısı (6 Nisan 2021) da bu bağlamda okunmaya değer.:

2004 yılında 313 muvazzaf generalden AK Parti’yi uyarmasını isteyen Bahçeli!

103 emekli amiralin gündemdeki Montrö tartışması ve ‘cüppeli takkeli komutanla’ ilgili görüşlerini açıkladıkları bildiriye hem iktidar hem muhalefet tepki gösterdi. Aslında şöyle demek daha doğru; muhalefet partileri emekli amirallere gerekli cevabı verdiler.

Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Bu sahte gündemler tutmaz. Halkımızın tek gerçek gündemi sofrasıdır” diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir anlamda bu bildirinin konuşmaya dahi değmeyeceği mesajını verdi.

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu şu mesajı yayımladı: “Bildiri ülkenin tarihsel hafızasını ve içinden geçtiği hassas süreci göz önüne almayan kötü niyetli bir sorumsuzluk örneği.”

Evet, bu bildiri yayınladıkları saatle, metinde kullandıkları dille olsa olsa bir sorumsuzluk örneğidir. 103 emekli amiral sadece Montrö sözleşmesini savunan, önemini anlatan bir bildiri yayınlasaydı kimsenin bir şey söylemeye hakkı olmazdı. Kendi fikirlerini anlatsalardı, ne düşündüklerini söyleselerdi, endişelerini anlatsalardı bir sorun olmazdı. Fikir özgürlüğü denir geçilirdi. Hatta gördükleri riskli durumları muhataplarına rapor halinde yazsalardı, denizci sıfatlarıyla iyi bir iş yapmış bile olurlardı.

Ancak birincisi gündüz torbaya mı girmişti? İkincisi geçmişte bütün darbelerin, askeri müdahale ve muhtıraların dilini kullanan bir bildiri yayınlayarak neyi amaçladılar?!

***

Emekli amirallerin bildirideki “Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir” sözleri, Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun söylediği gibi “toplumsal hafızadaki travmaları” hatırlatmıyor mu? Ne gerek vardı bunlara?

Ancak şunu söylemeliyim ki emekli amirallerin bildirisine cevap İYİ Parti lideri Meral Akşener’den geldi:

“Canı sıkılan emekli amiraller bildiri yayınlamış. Bu bir zevzekliktir.”

Keşke iktidar da bildiriyi tiye alsaydı, üzerinde konuşmaya değmez deyip geçselerdi.

Evet, Cumhur İttifakı’nın bu bildiriyi ciddiye almaması da gerekiyordu.

Neden?

E, çünkü, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni tam da bu sebeple getirmediler mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Artık bu ülkede darbeler devri kapanmıştır. Artık bu ülkede kimse darbe falan yapamaz.” demedi mi? (26 Mayıs 2019)

Dönemin TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve CB sisteminin mimarlarından olan Mustafa Şentop’un sözleri: “Yeni anayasa değişikliği Türkiye açısından çok önemli. Bu değişiklik ile Türkiye darbeler dönemini artık bir daha açmamak üzere geride bırakmış olacak.” (11 Mart 2017)

Sayın Şentop TBMM başkanı olduktan sonra da defalarca “Türkiye’de darbeler dönemi kapanmıştır” açıklamaları yaptı.

Peki, nasıl oluyor da darbeler döneminin kapandığı bir ülkede iki de bir “darbe tehdidi” baş gösteriyor?

Bu durumda iktidar cenahından beklenen panik havası mıdır, özgüvenli bir yaklaşım mıdır?

İktidar yetkilileri 103 emekli amiralin yayınladığı metne gösterdikleri hassasiyeti keşke bu ülkenin gerçek sorunları için gösterselerdi!

10 milyon işsiz, cezaevlerindeki adalet mağdurları, KHK mağdurları, çıplak aramalar, cezaevlerindeki işkenceler için keşke aynı hassasiyeti gösterselerdi.

***

TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un CB kararnameleriyle ilgili “Cumhurbaşkanı kararnameyle Montrö’yü de feshedebilir mi?” sorusuna verdiği “Teknik olarak evet” yanıtı sonrasında başlayan tartışmalar nerelere geldi?

Bildiri yayınlayan emekli amiraller hakkında soruşturmalar, gözaltılar başlatıldı.

Üniversiteler “vesayete karşı hükümetimizin yayındayız” açıklamaları yapıyorlar.

Yargı tarihinde bir ilktir.. Emekli amiraller hakkında soruşturmaların başlatıldığı saatlerde Yargıtay Başkanlığı 103 emekli amirali kınayan bir açıklama yaptı.

Ne demişti görevinden ayrılırken eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak “Cenabı Hak sonumuzu hayır eylesin!”

Dünyanın neresinde olunursa olsun böyle bir bildiri tepki çeker. Tepki gösterilmesi normaldir. Demokratik bir hukuk devletinde soruşturma da yapılabilir.

Ancak 103 emekli amiralin lojman ve koruma hakları iptal edilmesi normal değildir.

Hele de bu MHP lideri Devlet Bahçeli’nin önerisinden sonra gerçekleşiyorsa!

Ayrıca bugün 103 emekli amiral için “rütbeleri sökülsün, maaşları kesilsin” diyen MHP lideri Devlet Bahçeli 2004 yılında hiç de böyle düşünmüyormuş!

Karar Tv’de Yıldıray Oğur ile birlikte yaptığımız “Bi’KARAR ver” programımızda dün anlattım buradan da anlatayım.

***

MHP lideri Devlet Bahçeli 13 Haziran 2004’te dönemin Genelkurmay Başkanı’na, kuvvet komutanlarına, ordu komutanlarına ve tüm generallerin yanı sıra bütün devlet protokolüne 17 sayfalık bir mektup göndermiş ve AK Parti’yi uyarmalarını istemiş. Dikkatinizi çekerim Sayın Bahçeli emekli askerlerden AK Parti’yi uyarmalarını istemiyor, muvazzaf askerlerden. Yani ellerinde silahları, tankları, topları, ayaklarında postalları olan generallerden “AKP’yi uyarmalarını, ikaz etmelerini” istiyor.

Bugün bildiride imzası olan 103 emekli amiralin “rütbelerinin sökülmesini, maaşlarının kesilmesini” isteyen Sayın Bahçeli, o zaman 313 muvazzaf generale, komutana “Tarihi Görev Çağrısı” başlıklı bir mektup yazmış!

Hürriyet gazetesi Bahçeli’nin bu mektubundan 2 Ağustos 2004 tarihinde haberdar oluyor. Doğru olup olmadığını dönemin Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır’a soruyor. Çünkü Bahçeli’nin “Tarihi Görev Çağrısı” başlıklı mektubunu generallere gönderen isim Mehmet Şandır.

Sayın Şandır Hürriyet’in sorusunu şu sözlerle cevaplandırıyor: “AKP Hükümetinin içine düştüğü teslimiyet ve ve aczden güç ve cesaret alan bu iç ve dış tahriklerin iç bünyemizi kemirmesine ve Türkiye’nin ufkunun karartılmasına asla izin verilmemelidir...

AKP iktidarı kendisiyle birlikte Türkiye’yi de bir felakete sürükleyecek bu tehlikeli yolda ısrar ederse bu durumun çok ağır olacak vebalini tarih önünde taşımak durumunda kalacak ve mahşeri vicdanına mahkum olacaktır. Bu mektubu Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, ordu komutanları ve tüm generallerin yanı sıra devlet protokolüne gönderdik.”

Gördünüz mü? Bugün elindeki kartı emekli amirallerin rütbeleri sökülsün, maaşları kesilsin, lojmanları ellerinden alınsın sözleriyle açan MHP lideri Devlet Bahçeli, 313 generalden AK Parti hükümetini uyarmalarını istemiş o zaman, isteyebilmiş!

Bu isteğine de “Tarihi Görev Çağrısı” adını koymuş!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!