Mevzuat mı Ölüm, Kefenleme ve Mezarlık Ziyaretine Tahammül Edemiyor?

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Bekir Çete, öğrencilerini hayat hakkında en temel bilgilerle donatmak ve bizzat bazı tecrübeler şahit kılmak üzere yaptığı derslerden birkaç örneği sosyal medyada paylaşınca militan laik kesimlerin hedefi oldu.

HAKSÖZ HABER

Eğitim öğretimi modern ritüeller ve resmi ideolojik ezberler üzerine kurup hayatın doğal akışından tecrit etmek belki bir zaman için kafa konforu sağlayabilir. Ancak bir yere kadar sürebilecek bu türden yalancı kafa konforunda inat etmek duvara toslamakla eş anlamlı bir körlük aslında.

Bireysel bir tercih olsa duvara toslatan bu körlükte inat edenlere söyleyecek fazla bir sözümüz olamaz. Ancak bütün bir toplumu özellikle de eğitim-öğretim çağındaki gençleri laik-Kemalist eğitim adına körleştirip kafayı duvara toslatacak kadar hayattan tecrit etmeye kalkışmak açık bir zorbalıktır elbette.

“Ölüm kaçınılmaz ancak laikliğe aykırı olduğu için müfredatta yer vermiyoruz”

Ölüm hayatın en tabii ve kaçınılması mümkün olmayan en önemli parçasıyken eğitim-öğretim müfredatından nasıl olur da çıkarılabilir? Klasik bazı cevaplar şöyle sıralanıyor: “Ölüm muhakkak ama konuşup da huzurumuzu kaçırmayalım”, “Ölüm kaçınılmaz ancak laikliğe aykırı olduğu için müfredatta yer vermiyoruz”, “İslam geleneğine göre ölülerimizi kefenlemek zorundayız ama öğrencini psikolojisini bozacağı için bu konuyu asla ders konusu yapmamalıyız”, veya “ölüm ve ahireti hatırlatan mezarlık ziyareti değil laik-Kemalist hayat tarzına sadakat ve şükran duygularını sağlamlaştıran Anıtkabir ziyareti esastır.”

Balıkesir Anadolu Lisesi’nde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Bekir Çete, öğrencilerini hayat hakkında en temel bilgilerle donatmak ve bizzat bazı tecrübeler şahit kılmak üzere yaptığı derslerden birkaç örneği sosyal medyada paylaşınca militan laik kesimlerin hedefi oldu bir anda.

Muhbirler Sendikası İşbaşında

Din Kültürü Öğretmeni Bekir Çete derslerinde ne anlatmış, öğrencilere hangi tecrübeleri kazandırmıştı? Ölümü, ölümle beraber İslami geleneğe uygun olarak işleyecek süreci yani kefenleme, defin ve mezarlık sürecini uygulamalı olarak öğrencilerine göstermişti. Yanlış olan, kötü bir yöne çekilebilecek veya öğrencilerin hayatını olumsuz etkileyebilecek ne var bunda? Ölüm mü yalan, ölülerimizi kefenlediğimiz mi yalan yoksa ruhsal-ahlaki açıdan olgunlaşmak için mezarlıkları ziyaret etmemizin bizzat Hz. Muhammed (a.s.) tarafından tavsiye edildiği mi yalan? Sıkıntı neydi ve kimlerin kaşıntısı tutmuştu?  Sıkıntı ölüm ve ölüm sonrasına dair öğrencilere İslami bir bilgi ve bilinç kazandırmaktan kaynaklanıyordu.  Ölüm konusunun sınıfta işlenmesi ve öğrencilerin büyük bir merak ve saygıyla bu konuya ilgi göstermesi bazı kesimlerde sancı ve kaşıntıya sebep olmuş. Kamuoyu tarafından “Muhbirler Sendikası” olarak bilinen Eğitim İş Sendikası Öğretmen Bekir Çete’nin Balıkesir Anadolu Lisesi öğrencileriyle ölüm, kefenleme, defin, mezarlık gibi konuları işlemesinden fena halde rahatsız olmuş. Daha önce pek çok kez yaptığı gibi yine Milli Eğitim’e ve Kaymakamlığa şikâyetlerde bulunmuş, ihbarlar yapmış ve meslekten ihracını talep etmiş.

Tek Parti ve 28 Şubat süreci iklimini yeniden tesis etmek için yanıp tutuşan Sözcü Gazetesi de aynı Eğitim İş Sendikası yöneticileri gibi ölüm-kefenleme ve mezarlık ziyareti şeklindeki din eğitimi sürecini fazlasıyla “tuhaf” görmüş. Hatta işi daha ileri aşamaya taşımışlar: “eğitimi öldürüp, üste kefenleyip güle oynaya gömdüler” şeklinde alaycı bir dille tasvir etmiş. Sözcü Gazetesi ve Muhbir İş Sendikası teorik ve pratik açıdan ölüm ve sonrasının derse konulması kadar Öğretmen Bekir Çete’nin İHH Temsilcisi olmasından da müthiş bir biçimde rahatsızlar.

Militan laik-Kemalist duruşu temsil eden bu iki kurum bir taraftan Bekir Çete için “Balıkesir'de ailelerden ve eğitimcilerden sert tepki gördü” derken diğer taraftan “öğretmen ve velilerimiz bu tür olaylara tepki vermeli” şeklinde ihbarcılığa davetiyeler çıkarıyor. Takdir edilecek bir usul ve üslup kullanarak öğrencilerini hayat ve ölüm gerçeği hakkında esaslı bilgi ve tecrübelerle donatmaya çalışan öğretmen Bekir Çete’yi Sözcü Gazetesi ve Muhbir İş Sendikası’nın son derece çirkin ve mantıksız ithamlarla hedef alması inşallah kimi işgüzar bürokratların harekete geçip soruşturma açmasına filan sebep olmaz.

Resmi ideolojiyi gençlere aşılamak üzere dizayn edilmiş Milli eğitim temel Kanunu’nda yer verilmemiş diye ölümü anlatmaktan mı vaz geçeceğiz? Müfredat tuhaf sayıyor, militan laikler huzursuz oluyor diye ölülerimizi kefenlediğimizi mi anlatmayalım çocuklarımıza? Bir hayat tarzı olarak İslam, saçma sapan Kemalist bilim anlayışı ve son derece despotik laiklik teamülleri içerisine sıkıştırılamaz elbette. Bu arkaik/ilkel tutumlar, totemist ritüelleri ve klişe söylemleri korumak adına sergilenen bu ihbarcı gelenek eğitim öğretim sistemine dâhil olan hiçbir gencin hayat ve ölüm hakikatini idrak etmesine asla ve kat’a müsaade etmez.

Hayatı ölümden, ölümü ahiret gününden ayrıştıran resmi ideoloji öğretisi insan ve toplumu ancak ve ancak hüsrana sürükler.


Sözcü Gazetesinde Sultan Uçar imzası yayınlanan haber:

Sınıfta başlayan ders, mezarlıkta son buldu

Sınıfta başlayan ders, mezarlıkta son buldu. Eğitimi öldürüp üste kefenleyip, güle oynaya gömdüler. Balıkesir’deki 15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Bekir Çete, mahalle imamıyla beraber yaptı bu eğitimi. 

Balıkesir İHH yöneticisi de olan Din Öğretmeni Çete, sosyal medya hesabından da sınıfta öldürüp, mezarlıkta gömme sürecini fotoğraflarla da, destekleyerek duyurdu. 16-17 yaşlarında, ergenlik çağındaki öğrencilerin psikolojisini kimse düşünmedi… Tuhaf eğitime kız erkek tüm öğrenciler katıldığı görüldü.

“Öğrencimizi ölmeden gömdük”

Öğretmen Çete; “Bugün, dersimizde bir öğrencimizi ölmeden öldürdük ve kefenleyip, manevi olarak ömür dünyaya gönderdik. Bu aşamada Kasaplar Cami İmam Hatibi Cengiz hocama da teşekkür ediyorum. Ölümü, yeniden taa içimizde ve yanımızda hissettik” diye gülerek paylaştı.

Mezarlıkta ahiret eğitimi

Öğretmen Çete sözlerini; “Bugün 11.sınıf öğrencilerimize, Ahiret hayatı kokusunu, Balıkesir Başçeşme Mezarlığı'nda işledik. Hayatın en gerçek olayı olan eğitimi hatırlattım” diye sürdürdü. Öğretmen Çete, bu eğitimiyle Balıkesir'de ailelerden ve eğitimcilerden sert tepki gördü.

“Milli Eğitim'e şikayet ediyoruz”

“Milli Eğitim Müdürlüğü'ne soruşturma açılması talepli dilekçemizi bugün ileteceğiz” diyen Eğitim İş Balıkesir İl Başkanı Mustafa Demiralp; “Din Öğretmeni Bekir Çete aynı zamanda Balıkesir İHH Temsilcisi. Eğitim mevzuatına aykırı davranışlarından, daha önce de geçirdiği soruşturmalar var. Eğitim İş olarak, biz daha önce de şikayet ettik. Ancak, basit disiplin cezalarıyla geçiştiriliyor. Sakarya İHH Temsilcisi'ne, ders saatinde seminer verdirdiği için önceki yıl tarafımızdan yapılan şikayetle ilgili de disiplin soruşturması geçirdi” dedi.

“Çocukların psikolojisi ne olacak?”

Öğretmen Çete'nin sosyal medya hesabının herkese açık ve sürekli siyasi paylaşımlarda bulunduğunu anlatan Başkan Demiralp, “Bir öğretmenin siyasi paylaşım yapması suçtur. Ancak bu kişinin korunduğunu düşünüyoruz. Şimdi de derste imamı çağırıp, öğrenciyi sınıfın ortasında masasında güle oynaya kefenletmiş. Bu müfredatta yok. Burası bir Anadolu lisesi. Bu çocukların psikolojisi ne olacak? Ailelerden habersiz çocukları okul dışına çıkarıyor. Kafasına göre ders yapıyor. Anne-babalar çok tepkili. Eğitimciler olarak biz artık ne diyeceğimizi bilmiyoruz. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a gereğini yapması için sesleniyoruz” dedi.

‘Tüm okulların İmam Hatipleştiriliyor’

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Eğitim İş Genel Merkez Özlük Hukuk işleri Sekreteri Maksut Balmuk “Olay orada da kabul edilemez ama bir İmam Hatip Lisesinde değil bir Anadolu lisesinde oluyor. Tüm okulların İmam Hatipleştirildiğini dile getirdiğimizde karşı çıkanlar bir Anadolu Lisesindeki bu olaya ne diyeceklerdir.” dedi

‘Cemaatlerin, tarikatların yönlendirdiği dini esas aldığınızda bilimi anlatamazsınız’

“Biz çocuklarımızı eğitirken bilimi mi esas alacağız dini mi?” diye soran Balmuk şunları kaydetti: “Artık bir karar verilsin. Bilimin esas alındığı bir yapıda dini de laiklikten çağdaşlıktan uzaklaşmadan anlatabilirsiniz. Ama dini esas aldığınızda hele hele cemaatlerin, tarikatların yönlendirdiği dini esas aldığınızda bilimi anlatamazsınız. Hayatı ‘insan doğar yaşar ölür’ diye tanımlar yaşam felsefesini de ölüme odaklı kılarsınız. Bu şahıs milli eğitimde ilk olmadığı gibi tek de değildir. Bu kişiler Vakıf, cemaat bağlantılı ve güçlerini onlardan alıp iktidar tarafından şımartılmaktadırlar.”

‘MEB bu kişiyi görevden almalıdır’

Öğretmenin görevden alınması gerektiğini de ifade eden Balmuk, “Sosyal medyasına bakıldığında bağlantıları da ortaya çıkmakta, Ak Parti üyelerinden daha partizan olduğu da anlaşılmaktadır. MEB bu kişiyi görevden almalıdır. Öğretmen ve velilerimiz bu tür olaylara tepki vermelidirler. Her yanlışta olduğu gibi minareye kılıf uydurma çalışması vardır. Çocuklar mezarlığa Veli İzni olmaksızın götürülmüşlerdir. Öğretmen ve velilerin duyarlılığı ile yayılıp ortaya çıkabilen yanlışlıklardan haberdar olmamız halinde sonuna kadar üzerine gitmeye devam ederiz” diye konuştu.

Hukuk Haberleri

Gazze eylemlerine hakaret eden Fatih Altaylı hapis cezası aldı
Sinan Ateş cinayeti davasında gerekçeli karar açıklandı
Mülakat sistemi yeni mağdurlar üretmeye devam ediyor: Yazılıda rekor kırdı, mülakatta yok sayıldı!
Bu ne acele! Suriyeli muhacirlere aile hekimliği uygulaması sonlandırılıyor
Cumaya giden işçisini ekmeğinden eden işveren müstehakını buldu