"Mevdudi ve Cemaati İslami Tecrübesi"

Bartın Özgür-Der’de bu hafta "Mevdudi ve Cemaati İslami Tecrübesi" konuşuldu.

Mukaddim Şekerci’nin sunumunu yaptığı seminerde şunlar ifade edildi:

İslam, Hint alt kıtasına 8.yüzyılda Müslüman tacirler aracılığıyla girmiştir. Alt kıtada İslam Medeniyeti büyük tarihi izler bırakmıştır. Müslümanların siyasi hakimiyeti 1857 yılında İngilizlerin bölgeye hakimiyeti  neticesinde sona ermiştir. Sonrasında ise İslam’a ve Müslümanlara karşı uzun soluklu bir bitirme mücadelesine başlamıştır.

Hayatı ve Yetişmesi; Mevdudi, 25 Eylül 1903 yılında Haydarabad eyaletinin Aurangabad şehrinde  dünyaya gelir. Yetişmesinde Babasının rolü çok büyüktür. Babası onu iyi bir Müslüman olarak yetiştirmeye karar vermiştir. Babası Mevdudi’yi toplumla ilişki kurmaya teşvik etti.  Bazı hocalardan da yararlanarak ilk ilköğretim ve eğitimini bizzat üstlenir. Bu dönemde Kuran-ı Kerim, tefsir, hadis ve fıkıh dersleri alır. Arapça, Farsça ve Urduca dillerini öğrenir. Mevdudi şöyle der:Babam bana fazla bir servet bırakmamışsa da ondan bana kalan en kıymetli miras,almış olduğum ahlaki eğitim ve terbiyedir.         1918 yılında yani daha 15 yaşında iken hem geçimini sağlamak hem de yazma arzusu ile dolu olan Mevdudi  kalemiyle düşüncelerini başkalarına iletmek için gazeteciliğe başlar.

İşgale karşı halkla birlikte hilafet için mücadele eden Mevdudi; Osmanlı devletinin 19.yüzyılın sonlarına doğru dört bir yandan saldırıya uğraması ,Hindistanlı Müslümanların tepkisini çekmiştir.Mevdudi’nin de  içinde yer aldığı Hindistanlı Müslümanlar Hilafet hareketi   başlattılar. Mevdudi 1919 yılından 1924 yılına kadar Hilafet hareketi içinde  önemli görevlerde bulundu. Ellerinden gelen tüm imkanları kullanarak işgale uğrayan Osmanlıya maddi manevi  destek  verdiler. “   Mevdudi’nin ilk kitabı pasif direnişin öncüsü olarak bilinen Gandhi’nin bile  kılıç dini diyerek İslam’a dil uzattığı  sözlere ve düşüncelere karşı  İslam’da Savaş Hukuku başlığı altında yayınlandı. Büyük İslam Şairi Muhammed İkbal kitap hakkında şunları yazmıştı :’’İslamın cihad anlayışı ve barış,savaş ,hukuk ve gelenekleri hakkında yazılan en güzel kitaptır.Herkesin bu eseri okumasını salık veririm.’’demiştir.Mevdudi’nin bu eseri Arapça’ya tercüme edilince ,Şehid Hasan el-Benna’nın düşüncelerinde çok derin bir tesiri oldu. Hasan el-Benna,tüm İhvan-ı  Müsliminin üyelerine bu kitabı okumalarını önermiştir.

1932 yılında Tercüman’ül Kur’an Dergisi’nin idaresini üzerine alan Mevdudi, şu hedeflere odaklanır. Modern Cahiliye uygarlığı ile onun getirdiği maddi bilimleri, dinsiz felsefeleri ve bunların İslam dünyasına soktuğu yıkıcı cereyanları sağlam delillerle eleştirmek, Kur’an, Sünnet ve Müslüman aklına ait sağlam delillere dayanarak şu gerçeği açıkça ortaya çıkarmak: İslam eksiksiz bir dindir, onun sınırları ferdin ve cemiyetin hayatını bütünüyle içine alır, bir Müslüman için hayatının çeşitli alanlarında başka bir düzeni benimsememesi ve uygulamaması gerekir.

1935 yılında sömürgeci İngilizler, Hindistan için bir anayasa hazırladılar. Bu anayasa Ulusal Kongre Partisinin çoğunluk sağladığı yerlerde ulusalcı laik hükümetler kurulmasına imkân veriyordu.  Bundan yararlanan Hindular, din, dil, kültür, medeniyet farkını görmezden gelen laik ulusalcı hükümetler kurdular. Amaç, Müslümanları kendi din ve değerlerinden ayırmak, asimile etmekti.

Mevdudi’nin öncülük ettiği ve bugün Hind alt kıtası, Pakistan ve Bangladeş’te etkin olan Cemaat-i İslami yapılanması bu coğrafyanın en etkin İslami kurumu olmuştur: Mevdudi ilk olarak Tercümanü’l-Kur’an da İslam’a bağlı bir parti fikrini ortaya attı ve sağlam bir cemaate ihtiyaç başlığı altında bir yazı dizisi kaleme aldı. Bu fikri benimseyenler  26 Ağustos 1941 tarihinde Lahorda toplanıp ‘’Cemaat-i İslami’’yi kurdu. Cemaati İslami nin kurulma faaliyetine tüm Hindistan’dan 75 Müslüman aydın ve alim katıldı. Mevdudi partinin lideri olarak seçildi. Bu partinin hedefi ,Kur’an-ı Kerim’in şu ayetiyle özetlenebilir:’’ Ayrılığa düşmeyin. Bir araya gelip Allah’ın dinini tesis/ikame edin’’(Şura/13)

Cemaat-i İslami’nin amaçları ise şu dört noktada toplandı: a)İlahi değerler ve prensiplerin ışığında insan düşüncesini yeniden şekillendirmek.b)Ferdin ıslahı c)Toplumun bütün kurumlarını ıslah etmekd)Devlet sisteminin ıslahı,yani ilahi nizamın tesisi.

Kadıyanilik karşıtı duyarlı mücadelede Mevdudi’nin azmi; 1953 yılının ilk aylarında Pencap’ta Müslümanlarla Kadiyaniler arasında çatışmalar çıktı ve birçok insan öldü. Mevdudi bu münasebetle Kadiyanilik Problemi isimli kitapçığını yazdı. Kitapta Kadiyaniliğin iç yüzünü, gerçek inancını ve Müslümanlara karşı yürüttükleri gizli düşmanlıkları ortaya koydu. Hükümet kitabı bahane ederek hem İslami anayasayı engellemek hem de Mevdudi’nin hakkından gelmek üzere özel bir askeri mahkeme kurdu. Mahkeme hemen toplandı ve adı geçen kitabından dolayı Mevdudi için idam kararı verdi.Kararda “af dilediği ve davasından vazgeçtiği taktirde idam hükmünün kaldırılabileceği” maddesi yer almıştı.  Dostları cezaevinde kendisine bu bilgiyi ulaştırdılar; vakar ve sükûnetle şunları söyledi:” Ölüm hükümleri yerde değil gökte verilir. Ben Allah’tan başka hiçbir merciden merhamet dilenmem. Ailem, yakınlarım ve dostlarımdan da isteğim namıma af dilemeye kalkışmamalarıdır.”Sert ve yaygın tepki karşısında Pakistan yönetimi hükmü yumuşattı, idamı müebbet hapse çevirdi. Mevdudi üç yıl hapisten sonra Lahor yüksek mahkemesinin kararı ile 1956 yılında serbest bırakıldı.

Pakistan ve yönetimiyle ilgili Mevdudi;1955 yılının Ağustos ayında M. Ali Şuderi başbakan oldu. İslami eğilimi ile meşhur olan  Şuderi, şair ve mütefekkir M. İkbal’in tavsiyesi ile Mevdudi’nin İslam’da Cihad kitabını okumuş ve onun hakkında müspet hüküm ve duygu sahibi olmuştu.  Ülkenin bir İslami anayasaya kavuşması için elinden geleni yaptı ve 1956 yılında buna muvaffak olarak anayasanın kabul ve ilanını sağladı. Anayasa ülkede büyük bir sevinçle karşılandı.  Mevdudi de yaptığı bir açıklamada şu ifadeyi kullandı. “Bugün yeni bir hayata başlıyoruz; hür bir halkın, temsilcileri aracılığı ile Pakistan’da hükmün ve hakimiyetin Allah’a ait olduğunu, iktidarın Allah’tan halka emanet edildiğini ve onu ancak Allah’ın ve Resulü’nün (s.a.) koyduğu sınırlar içinde kullanabileceğini ilan eden bir halkın yeni hayatına başlıyoruz. Bize doğru yolu gösteren Allah’a hamdolsun; o göstermeseydi biz yolu bulamazdık!”

İslami anayasa ve Mevdudi;1963 Kasım ayında Cemaat yeni hamlede bulundu; hedef İslami bir anayasa ile mevcut anayasanın ve “Pakistan İslam Devleti” olarak da devletin adını değiştirmesi, temel insan haklarının iadesi ve genel seçimlerin yapılmasıydı. Bu hedefe ulaşabilmek için geniş bir halk tabanı elde ettiler ve diğer partilerle işbirliği yaptılar. Yıllık kongrede Mevdudi’ye yönelik suikast teşebbüsünde başarılı olmayan ve Cemaati bir türlü durduramayan hükümetin bundan sonraki adımları daha çılgınca oldu. Cemaatin yeni taleplerini bir fırsat olarak kabul eden hükümet 6 Ocak 1964 tarihi kararı ile cemaati hukuk dışı ilan etti,  başta Mevdudi olmak üzere 44 üyeyi tutuklattı. Parti teşkilatını lağvetti ve mallarına da el koydu. Bu arada Mevdudi faaliyetlerine devam ediyordu. Otuz yıl dört ay üzerinde çalıştığı tefsirini (Tefhim’ul Kur’an) 1972 Haziranında tamamladı.

 Siyasetle imtihan ve Mevdudi’nin yorumu; O Cemaat için farklı bir siyaset uğraşı için farklı bir istikamet öneriyordu. Siyasi sürece iştirak,ağır bir fatura yüklüyordu.Mevdudi manevi değerlerin siyasi çalışmalara ağırlık verilince zayıfladığını görmüştü.Mevdudi 1975 de Cemaat şurasında politikadan çekilme tavsiyesinde bulundu,ancak bu kabul edilmedi.Bazı rivayetlere göre hanımına şöyle demişti.Şayet kendimde o gücü bulsaydım,her şeye yeniden başlardım. Mevdudi, Usül ve Yöntemini Kur’an-ı Kerim’den, Peygamberlerin uygulamalarından aldığını söyler. Bu yöntemi oluşturan unsurlar: Sözden Önce Örneklik,Dava ile bizzat meşgul olmak ve misyonun gereğini yerine getirmek.,Hikmet ve Güzel Öğüt,Sabır ve Sebat,Eğitim ve İnşa,Toplumun Islahı,Hükümetin Islahı: EbulA’laMevdudi’nin kaleme almış olduğu ‘’Tefhim’ul Kur’an’’ çağımızda en çok okunan ve dikkate alınan tefsirlerdendir.Tefsire yaklaşık 30 yıl 4 ayını harcadığını söyleyen Mevdudi ,buna nasıl başladığını ise şöyle anlatır.Cemaat-i İslami’yi kurduğum ve islami hareketi başlattığım zaman şuna inanmıştım ki,dilim ve kalemimle İslam’ı nasıl izah etmeye çalışırsam çalışayım,ilahi kelam aracılığı ile yapılmadıkça etkili olmayacaktır.Kur’an’ı Kerim’in  insana hitap ettiğini söyleyen Mevdudi ,Kur’an ile muhatap olan kişininde bu kitab’ın  Allah katından indirildiğini önemle bilmesi gerektiğine işaret eder.Kur’an-ı iyice anlamak için bu Kitab’ın tabiatını ,merkezi fikrini,amaç ve hedeflerinin iyi bilinmesi gerektiğini ifade eder.Mevdudi,Kur’an-ı  Kerimle amel edip onunla kaynaşanlar hariç Kur’an-ın hiç kimseye hazinelerini açmayacağını ,sırlarını göstermeyeceğini,kendindeki hak ışıklarının perdelerini kaldırmayacağını Tefhim-e yazdığı önsözde önemle altını çizer.

Kuran hayat kitabıdır; Mevdudi’ye göre Kur’an-ı Kerim’i anlamaya çalışmadan sırf sevap kazanmak,cinlere ve kötü ruhlara karşı korunmak için okumakla yetinmek Kur’an Kerim’e saygısızlıktır.Mevdudi;Müslümanları zihinleri köhnemiş şekilci ve törensel din anlayışı,gerek geçmişi gerekse seküler batı kültür ve düşüncesini körü körüne taklit hastalığı karşısında her vesileyle uyarmaktadır.‘’Kur’an’a Göre Dört Terim ‘’adlı eserinde ortaya koyduğu anlayış İslam’ı hayatın ibadet ,siyaset,iktisat,hukuk,ahlak,cemaat ve aile olmak üzere her yönünü kapsayan birleştirici külli bir nizam olarak sunmaktadır.

Mevdudi’nin Tecdid ve ihya ile ilgili görüşleri;Ümmetin geleceğine ilişkin kaygısı,Mevdudi’yi islam’ın ihyası için aşılması zorunlu evrelerin ve izlenecek yöntemin tesbitine yöneltmiştir.”İslam’da İhya Hareketleri” adlı eserinde bu yolda gerçekleştirilmesi gerekli şu esasları belirlemiştir.

 1-Çağdaş cahiliye anlayışının İslam toplumu üzerindeki etkilerinin derinlemesine araştırılıp belirlenmesi.2-Ümmetin cahiliye kıskacından kurtarılarak İslam’ın gelişmesi için siyasi,sosyal ve psikolojik bir ortamın hazırlanması3-Ümmetin hedeflerinin belirlenmesine ,güç ve kabiliyetlerinin kuvveden fiile geçirilmesine öncelik verilmesi 4-Düşüncede,eğitim ve ahlakta gelişmenin gerçekleştirebilmesi için pratik önlemlerin alınması 5-Bu projenin dinamik bir islami kişiliğe sahip,dinin emirlerine uyan ve ümmete önderlik edebilecek vasıfları taşıyan fertlerin yetiştirilmesi suretiyle hayata geçirilmesi.6-Hakkında açık nass bulunmayan durumlar karşısında Şari’nin maksadına uygun hükümler verilebilmesi amacıyla içtihada başvurulması 7-Bu ihyacı harekete engel olabilecek  düşman güçlerinin siyasi ve kültürel saldırılarını bertaraf etmek için cihad ruhunun yeniden diriltilmesi.8-İslam’ın  yeni bir dünya düzeni olarak ihyası için Cahiliyenin ictimai,siyasi ve iktisadi düzeninin ,Hz peygamber döneminin örnek alınması9- Müslümanların İslami dünya düzeninin nimetlerini başkalarıyla paylaşmaları gerektiğini ve İslami toplumsal dönüşümün belli bir ülke veya toplulukla sınırlı kalmayıp yeni nizamın dünya çapında kurulubilmesi için fikri,ruhi ve ahlaki alanlarda küresel ahlaki yücelişin gerçekleştirilmesine yönelik somut planların yapılması

 Bozulmaya karşı ilacın yegane Kitabı Mübin’in aydınlığı olduğunu söylemiştir; Kuranın aydınlığıyla yolumuzu sürdürürsek İslam siyasi,ictimai,iktisadi,kültürel vb. alanlarda dünya liderliğini elde edecektir.Bu ulvi vazife için çeşitli düzeylerde direniş,mücadele,muhakeme gibi sıkıntılara katlanabilecek dinamik önderleri gerekli gören Mevdudi keramet,keşif,ilham sahibi kutlı ve karizmatik lider fikrine karşıdır.O,tecdid(yenileme)teceddüd(yenilenme)arasında bir ayrım yapar.Tecdid İslam’ı asıl kaynaklarına götürmektir.Teceddüd ise moderniteyi esas almaktadır.Mevdudi 22 eylül 1979’da yetmiş yedi yaşında Hakkın Rahmetine kavuştu.Allah ondan razı olsun.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi