Metaverse ve dijital totalitarizm

Tuba Kaplan, metaverse evreninin vaat ettikleri hakkında bir takım soru işaretlerine vurgu yapıyor.

Tuba Kaplan / Lacivert Dergi

Dijital dünya projesinin karanlık yüzüne dair teoriler

Gerçekliğin altüst edildiği ve insan tekinin gerçeklik ötesinde de kullanışlı tüketiciler olarak algılanmasına kapı aralayan Metaverse adı altında oluşturulan kurgusal bir evrene hızlıca girmiş bulunuyoruz. Matrix’ten çok da farklı görünmeyen bir sanal âlemden bahsedebiliriz. What is the Matrix? Filmde kablolarla sanal âleme geçiliyordu şimdi ise durum başka. Temelde Metaverse insanların sanal gerçeklik araçları, arttırılmış gerçeklik gözlükleri, akıllı telefonlar, uygulamalar ve diğer araçlarla birbirleriyle çalışabileceği, oyun oynayabileceği, tanışabileceği, etkileşim içerisine gireceği birbiriyle bağlantılı sonsuz sayıda sanal gerçeklik topluluğu olarak tanımlanabilir. Otuz yıl önce bir bilimkurgu romanında ortaya atılan Metaverse kavramı kurgusal bir dünyayı niteliyor. Bu yeni sanal âlem aracılığıyla insanlar sanal gerçeklik cihazları sayesinde alışveriş yapma, arsa alma, sinemaya gitme, kafede zaman geçirme gibi pek çok eylemi fiziksel bir çaba harcamaksızın yapabiliyorlar. Büyük şirketlerin peşinde koştuğu, sanal arsaların alındığı, konserlerin hatta düğünlerin düzenlenmeye başladığı bir simülasyon ağı söz konusu olan. Ancak herkes sunulan bu parıltılı yüzle görmekten yana değil. Metaverse hakkında sorular, kaygılar, ithamlar hatta komplo teorileri de gırla gidiyor. Bakalım madalyonun diğer yüzünde ne gibi soru ve teoriler yer alıyor.

VAAT EDİLMİŞ DİJİTAL CENNET

Bugün dünyadaki en önemli Metaverse yatırımcılarının başında sanal gerçeklik cihazları üzerine çalışan Oculus şirketini 2 milyar dolara alan Facebook geliyor. Facebook bu alanda Microsoft gibi önemli yazılım şirketleriyle iş birliği anlaşmaları imzaladı. Ayrıca Roblox gibi oyun platformları da bu sahaya büyük Ar-Ge yatırımları yapıyor. Peki, büyük firmalar bu evrenle neden bu kadar ilgililer?

Pandemiden sonra zorlaşan ekonomik koşullar yaşamayı zorlaştırırken sanal bir evren kurgulanarak burada insanı sıkan güce karşı, "insanları Metaverse çağırıyor" ve "orada her şey serbest" deniyor. "Reelinde yaşayamadığın hayatı ben sana sanalında veriyorum" derken yaşanılmaz kılınan bu hayatın karşısında sanal bir dünya pazarlanıyor.

DİJİTAL TOTALİTARİZME DOĞRU EVRİLİYOR MUYUZ?

Vatandaş puanlaması uygulaması Çin hükümetinin yeni başlattığı şimdilik bazı bölgelerde pilot uygulaması yapılan bir program. Kısa süre içinde tüm ülkede istisnasız tüm kişilere uygulanması planlanıyor. Sistem her vatandaşa bir vatandaşlık puanı veriyor. Devlete karşı negatif her davranışınızda puan düşülüyor. Suç işleme, trafik cezası alma, vs. Devlete ve yönetime karşı kötü sözler söyleme, sosyal medyada muhalif beyanlarda bulunma gibi arzulanmayan hareketler için de puan düşülüyor. Puanınız belli bir seviyenin altında kalırsa, birtakım kamusal kısıtlamalara tabi tutuluyorsunuz. Örneğin banka kredisi alamıyorsunuz. Böyle bir denetimin sonucunda insan hak ve hürriyetinin ne boyutta ve kimin tekelinde olacağı, güce ve iktidara göre nereye evrileceği düşünülebilir. İş, ilişkiler, varlıklar, kimlik gibi yaşamın neredeyse her yönünü içeren bir Metaverse, dünya çapında ihlallere veya manipülasyonlara açık olabilir.

DİJİTAL KORSANLIK YENİ DİJİTAL UYGARLIK

Zoe Weinberg dijital totalitarizme karşı mücadele veren bir teknoloji fonunun kurucusu. Weinberg'in New York Times'da yayınlanan görüşlerine göre "Metaverse dünyaya karşı kurulan komplonun önemli bir şeması"nı oluşturuyor. Weinberg'e göre eğer önlem alınmazsa Metaverse yalan haberlerin, derin devlet takibinin, korsanlığın ve tekelci kontrolün cirit attığı bir alana dönüşecek. Daha da ötesi "Dünyanın mevcut düzeni Metaverse'de sanal bir düzen ile değiştirilme riskiyle karşı karşıya." "Metaverse, motive olmuş rejimlerin veya aşırılık yanlısı grupların daha da ileri gitmesine izin verebilir.

Sanal ortamlardaki sürükleyici metin, ses ve görsel katmanları, yanıltıcı veya aşırılık yanlısı içerik sunmanın zorlayıcı yeni yollarını sağlayacaktır" diyor. Ayrıca "Bireylerin avatarlar ile temsil edilebildiği ortamlarda hassas bilgilerin kime emanet edileceği daha da zorlaşacak. Bu yeni bir casusluk çağını başlatabilir" diyor. Gerçekten de, dijital casusluk düzinelerce ülke tarafından ticari fikri mülkiyete, özel askeri teknolojiye ve kişisel ve finansal bilgilere erişim sağlamak için zaten kullanılıyor.

DİJİTAL EMLAK SİMSARLARI

İstanbul'da Metaverse üzerinden yapılan arsa satışları gündemimize girmeye başladı. Ortaköy'de 300, Bağcılar'da ise 150 liradan satılan hayal ürünü arsalar konusunda stratejistlerden uyarılar geldi. Söylenenler arasında dikkat çeken başlıkları vatandaşların paralarını buralara yatırmaması gerektiği ve bu yüzden devlet yetkililerine önemli iş düştüğü oluşturuyor. İnsanlara devletten umudu kestirerek sanal âleme yönlendirme projesiyle piyasalardan para toplandığı söyleniyor. Metaverse'den dolayı çok kişinin psikolojisi bozulabilir ama bu teknolojinin sosyokültürel boyutu pek konuşulmuyor. Şu an insanlık nereye gittiğini bilmiyor.

ÇOCUKLAR İÇİN BÜYÜK TEHLİKE, "TOKSİK RİSK BİRLEŞİMİ"

Şu sırada Metaverse'ün yaratacağı en önemli sorun çocuklarla ilgili: Bazı sanal uygulamalar yapıları itibarıyla büyük tehlikeler taşıyor. 13 yaşında bir kız çocuğu kimliği ile girdiği bir sanal gerçeklik ortamında; cinsel tacize, ırkçı aşağılamalara ve tecavüz tehditlerine muhatap olabiliyor. Birleşik Krallık çocuk güvenliği ve politikaları sorumlusu Andy Burrows, Metaverse'ün güncel durumunu çocuklar açısından "toksik risk birleşimi" olarak tanımlıyor.

BBC'nin yaptığı bir araştırmada, 13 yaş için uygun görülen uygulamaların sunduğu sanal gerçeklik odalarında avatarlarla yapılan cinsel ilişkilere tanıklık etmek, cinsel oyuncak ve gereçlere ulaşmak mümkün. Facebook tarafından yapılmamış ancak Facebook üyesi olan herkesin yaş sınırı olmaksızın katılabildiği VRChat içinde McDonalds gibi masum durakların yanı sıra, direk dansı ve strip-tease grupları var. Bu ortamlarda çocuklar ve yetişkinler bir arada bulunuyor ve çocuklara yaklaşan avatarlarla uygunsuz şeyler yaşanıyor. Kısacası bu âlemde çocuklar bütünüyle uygunsuz ve kendilerine zarar verecek deneyimlere açıklar. Bütün bu gelişmeler teknoloji şirketlerinin hiçbir güvenlik kaygısı duymadan çalışmalarına devam ettiklerini gösteriyor.

CYBERPUNK DİRİLİYOR

"Cyberpunk nedir? Bu kavram hayatımıza nasıl girdi?" gibi soruları cevaplamak hiç de kolay değil. Çünkü cyberpunk, yalnızca bir tür değil. cyberpunk üreticileri bir yana türün okuyucularının, izleyicilerinin ve oyuncularının da sahip olduğu bir hayat felsefesine dönüşmüş durumda. Cyberpunk kültürünün tanımı, ortaya çıkışı; edebiyat, müzik, oyun, film ve dizilerde yarattığı etki bir hayli geniş. Türkçe ismiyle siberpunk; distopik bir gelecekte gelişmiş bilim ve teknoloji ile inşa edilen kentlerde geçen hikâyelere sahip bir bilim kurgu alt türünü oluşturuyor. Cyberpunk dünyasında bir yanda güçlü teknoloji şirketleri ve onların parayla satın alabildikleri her şey; diğer yanda ise her türlü illegal hareketin olduğu, karanlık yeraltı dünyası var. Tepede ise gizli ve karanlık siyasi odaklar.

Cyberpunk artık güçlü bir alt kültür. Cyberpunk dünyasında hiçbir otorite sevilmez, havalı markalardan kimse hoşlanmaz, teknoloji hakkında herkes bilgi sahibidir. Cyberpunk tanımını oluşturan ilk kelime olan "cyber" Türkçede siber olarak kullanılır, teknolojiyi ifade eder ve önüne geldiği kelimenin bilimkurgu boyutunu belirler. İkinci kelime olan "punk" ise kültüre ait kahramanları tanımlar ve onların; uyumsuz, dışlanmış, yabancı, anti-kahraman, suçlu ancak vizyoner oluşlarını ifade eder. Bir avuç insanın giderek zenginleştiği ancak çoğunluk olan kesimin ise giderek fakirleştiği bir dünyadayız. Cyberpunk türünün beslendiği en önemli sosyolojik olgulardan biri alt sınıfı temsil etmesi. Cyberpunk ortaya çıktığından beri dünyada teknoloji giderek yükseliyor ama yaşam kalitesi giderek düşüyor. Cyberpunk geçmişin dinamizmi ile günümüzü anlatması ve geleceğin kimler için şekillendirildiğini göstermesinin dışında bu farklılığı da açıkça yansıtıyor.

BİLİM KURGUNUN KULLARI SOFT POWER'DAN SOFT HARD DÖNEME

Yumuşak güç (soft power) Nye tarafından ABD'nin Soğuk Savaş'ı neden kazandığını açıklayan ve bu açıklama için alışılmışın dışında bireylerin algılarına odaklanan bir kavram olarak doğdu. Nye'ın kendi tanımına göre yumuşak güç A ülkesinin çekim gücünün hiçbir zorlama gösterilmeden B ülkesini etkisi altına alması ve ona paralellik göstermesi. Dış yardımdan uluslararası şirketlerin yatırımlarına, dizilerden kültür merkezlerine, dil kurslarından yurtdışı eğitim/ araştırma burslarına kadar birçok öge yumuşak güç unsuru olarak değerlendirilebilir. Küresel piyasalardan askeri stratejilere kadar pek çok alanda devletler dijital diktatörlüğü ellerine alabilmek adına yeni taktikler ve zorlayıcı stratejiler oluşturuyor. ABD, Çin ve Rusya dijital- siyasette bu savaşın önemli güçleri. Kimlikler denetleniyor, insanlar Facebook ya da Instagram gibi düşünmeye zorlanıyor. Teknoloji tekeli saf dışı kalanı eziyor. Kontrol edilebilen insan sayısı ve teknoloji zorbalığı pandemiden sonra tercihler dayatmasıyla yaygınlaştırılıyor.

GREAT RESET

Büyük sıfırlama son dönem tartışılan konulardan. Küreselleşme sonrası kapitalizm artık eski dayatmacı tavrıyla sürdürülemez hale geldi ve dünya bir değişime zorlandı. Pandemi, yeni ekonomik modeller dayatıyor. Sermaye hareketleri serbestleşiyor, para akışının sermaye sahiplerinde tekelleşmesi ulus-devletlerinin para ve maliye politikalarıyla çelişmeye başladı. Bu politikaları tek elden standart şekilde yönetecek bir güce ihtiyaç duyuluyor. IMF ya da hegemon bir devlet otorite olabilir. Bu otorite küresel sistemin tümünde geçerli gücü belirleyip uygulamayı denetlemeli işte bu talebe "Büyük Sıfırlama" deniyor. Dünyanın birlikte hareket etmesi gerekliliğini salgın bize dayattı. Salgını bahane eden bu gerekçelerin altında aslında dünyanın gelişmiş ülkelerinin egemenliği altına alınmak yatıyor. Güçlü olanın kontrolüne bırakılmamızı dayatan bir sistem.

Kültür Sanat Haberleri

Genç Birikim dergisinin Aralık 2024 sayısı çıktı
Vatanına dönerken yaşadıkları kadar ağır değildi yükü
“Made in Gaza: From Ground Zero” Savaş bölgesinde mahsur kalan film yapımcılarının sesi oluyor
Taksim Camii Filistin Kitap ve Kültür Günlerine ev sahipliği yapacak
Ümraniye Kitap Fuarı cumartesi günü başlıyor