Mesele Baraj Değil, Sen Hala Anlamadın mı?

AYM’ye yapılan başvuruları sanki bu arkaplan yokmuş, teknik bir meseleymiş gibi tartışmak tuzağa düşmek demektir.

Mesele baraj değil, sen hala anlamadın mı?
Markar ESAYAN

24 Kasım tarihli yazım “Yabancı bir cisim yaklaşıyor, yine” başlığını taşıyordu...

Tecrübeli vatandaşlar olarak, bu turun son maçı olan 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde mutlu/mesut bir altı ay geçiremeyeceğimizin farkındaydık çünkü.

O cisimlerden birisi baraj manipülasyonuymuş.

Bu sürecin en önemli güvencelerinden birisi, siyaseti dizayn etmeye girişenlerin insanları (çok affedersiniz) “salak” yerine koymasıdır.

AYM, 2007’de 367 garabeti ile Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını engellemişti. Bu yarı yarıya muvaffak olmuş bir yargı müdahalesiydi. Muhtemelen liderliği “tehlikeli” bulunan Erdoğan’ın icranın başında kalarak yıpranması, siyaset dizaynlarından herhangi birisinde hal edilmesi istenmiş olmalı.

Öyle ya, Çankaya’ya çıksa yıpranmayacak ve AK Parti’nin aksadığı noktada bir kurtarıcı gibi siyasete geri dönebilecekti.

Siyaseti, dizayn girişimlerini sadece biz okumuyoruz. Milliyet’ten bir yazarımız, “felaket senaryolarından hazzetmem” diyerek “uyarıda” bulunuyordu baraj gündemlendirmesinden sadece birkaç gün önce.

“Kürtler dünyanın yükselen değeri, gözbebeğidir” girişinden sonra (Kürtlerin değeri nerede, neye göre belirleniyor acaba?) HDP’nin 2015 seçimlerine parti olarak gireceğini ifade ediyor, bunun da asla risk olmayacağı yönünde kişisel teminat veriyordu.

Çünkü bu hamle HDP için her durumda düşeş demekti. Baraj geçilirse ne ala, ama geçilmezse de misti.

Çünkü bu durumda kaos olurdu. AK Partili vekiller bile bu “milli irade hırsızlığına” isyan eder, Meclis dışı kalan Kürtler Rojava’da olduğu gibi kendi yoluna gitme kararı alır, 6-7 Ekim olayları 6-7 aya yayılır, daha da kötüsü seçim sonuçları dünya nezdinde de gayrımeşru bulunurdu.

“Çözüm Süreci’nin final yılında mı?” demeyin, Öcalan’ın son mesajından “Bu yol haritasında baraj maraj teferruat” demesini hatırlatmayın.

HDP’nin barajı aşmasına eyvallah da, üç günde 50 insanımızın öldüğü bir ayaklanma denemesinin 6-7 ay sürmesinin düşeşliğini tam anlayabilmiş değilim doğrusu. Çünkü bu binlerce (Allah muhafaza) ölüm ve içsavaş demek...

İşte bu AYM’deki baraj tartışmaları senaryoya altlık sağlamak için açıldı.

Esas mesele Çözüm Süreci ve 2015 seçimlerini HDP’yi kullanarak sabote etmek, Çözüm Süreci’nin finalini yüklenecek, yeni anayasayı yapacak ve bu anlamda bir kurucu özellik taşıyacak Meclis’i etkisizleştirmek, bunun “demokratik” gerekçesini de bir yargı kararına/tartışmasına dayandırmak...

Bu tartışmanın açılması yeterliydi. AYM’nin başvuruyu görüşmeyi reddetmesi bile önemli değil; her şartta bu senaryo hükümeti suçlu çıkaracak şekilde belli ki zorlanacak.

Teslim etmek gerekir ki, bu üst akıl kimse çok akıllıymış, ama hiç ahlaklı değil.

Ne de olsa, HDP’de “Biz halka demokratik eylem çağrısı yaptık bugün olsa yine yaparız” diyen bir “irade” var. “Öcalan’la neden görüşülüyor”, “Bizi Kürt/Alevi partisi gibi göstermeye çalışıyorlar” diyen, Dersim’e bile sırtını dönen bir CHP ile ittifakı düşünmeyi içine sindiren, Çözüm Süreci’ne bir yerinden bu statüko bekçisi partiyi montelemek için uğraşan Sayın Demirtaş da “Seçime parti olarak giriyoruz” müjdesini vermiş durumda.

Siyaset dizaynları “demokratik demokratik” hazırlanıyor günümüzde ve evet, insanları “salak” zannediyorlar, affedersiniz.

AYM’ye yapılan başvuruları sanki bu arkaplan yokmuş, teknik bir meseleymiş gibi tartışmak tuzağa düşmek demektir.

Tabii burada, hükümetin her şekilde yanlış ve hatalı olacağı bir düzenek hazırlanmış gibi. Hükümetin “barajı savunur” halde tutmak ilk senaryoya odun taşır, bu riskin öngörüleceği de öngörülüp “hodri meydan” denmesi planlanıyor olmalı...

Olmalı ki, bu tarihi anda, 2015 seçimlerinde ülke bir koalisyon İtalya’sına çevrilsin. Bunca pıtırcık parti boşuna mı kuruluyor?

Öcalan da artık HDP’sine, Kandil’ine sahip çıkacak netliği sergilemeli. Hükümet karşısında kart yaratmak başka bir şey, örgütlerinin siyaset dizaynında rol almasını seyretmek ayrı. Bu tarihin kendisine tanıdığı son şans. Üst aklın kendisi ile artık işi kalmadığını ağzından hiç düşürmediği “15 Şubat Uluslararası Komplo’sundan” çoktan çıkarmış olmalı.

Mesele baraj değil, bu barajın neye karşı kurulduğunda...

Sen hala anlamadın mı?

YENİ ŞAFAK

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!