Mescid-i Aksa İsrailli Laiklerin de Hedefinde
Dr. Salih Ne’ami / Kudüs Sahnesi (76/2016)
Çok sayıda laik İsraillinin Mescid-i Aksa’nın yıkılması ve yerine sözde mabedin yapılmasına ilişkin çağrıya katılması tehlikeli işaretler taşıyor. Yahudi dini cemaatlerinin yaptıklarının ve Aksa’da planladıklarının tehlikeli olduğu doğrudur. Fakat laik Siyonistlerin bu çabaya katılmaları daha önce olmadığı kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor.
Son zamanlarda Mescid-i Aksa’ya baskın yapanların içerisinde çok sayıda laik vardı. Maariv gazetesinin yayımladığı haberde buna dikkat çekilerek birçok kişinin Aksa’nın yıkılmasına ve yerine sözde mabedin yapılmasına davet ettiği belirtildi.
Bu olgu, Aksa’nın yıkılması taleplerinin İsrailli laikler ve dindarlar arasında bir görüş birliği haline geldiğini gösteriyor. Bu da Siyonist liderlere daha ileriye gitmeleri için bir baskı oluşturuyor. İsrail, her ne kadar Ürdün’ün Aksa’daki otoritesine karışmadığını iddia etse de bazıları resmi olmak üzere Siyonistler arasında Ürdün’ün otoritesine bir sınır koyma talepleri yükselmeye başladı. Hatta bazıları İslami Vakıflar Heyeti’nin ilga edilmesini bile istiyor.
Mesela İsrail Meclisi’ne bağlı Dış İlişkiler ve Güvenlik Komisyonu Başkanı Avi Dichter, Ürdün kralı Kral Abdullah’ı Mescid-i Aksa’nın bölünmesine karşı söyledikleri yüzünden uyararak İsrail’in Aksa’daki uygulamalarına kimsenin müdahale etmesine izin vermeyeceğini söyledi.
Diğer taraftan Ürdün’ün seçimler öncesinde sokak baskısı altında hareket ettiğini iddia edenler var. İsrailli Yisrael Hume gazetesi, Siyonist resmi kaynaklara dayandırdığı haberinde Ürdün hükümetinin seçimlerde İslamcıların bu konuyu kullanmaması için İsrail’in Mescid-i Aksa’daki uygulamalarına karşı sesini yükselttiğini kaydetti.
Diğer taraftan Yahudi terör örgütleri açıkça Kudüs’teki İslami Vakıflar Heyeti’nin ilga edilmesini istedi. Bu bağlamda İsrail tarihinde ilk defa Aksa’nın yıkılmasını isteyen Yahudi örgütleri mecliste temsil edildi. Aksa’nın yıkılmasını isteyen fanatik haham Yahuda Glick, Likud Partisi’nden milletvekili seçildi. Bu örgütlerin gelecekte mecliste daha fazla temsil edileceğine dair işaretler var.
Üzüntü verici bir şey de Siyonistler arasında İsrail’in Arap dünyası ile olan ilişkilerinin İsrail’in Mescid-i Aksa ve Filistin halkına karşı uygulamalarını etkilemediğini düşünenlerin olması. İsrail Başbakanı Netanyahu da her fırsatta bunu dolaylı yoldan ifade ediyor.
Arapların Siyonist Yahudiler ile ilişkilerindeki resmi uygulamaları da bu intibayı doğruluyor. Hatta bazı uygulamalar, açık normalleşme alametleri. Şüphesiz bu da İsrail’i aynı şekilde davranmaya teşvik ediyor.
Mescid-i Aksa hakkında söylenen her şeye rağmen hiç kimse Aksa’nın maruz kaldığı tehlikeleri tam olarak anlamış değil. Arapların resmi sessizliğinin yanı sıra Filistin yönetiminin işgal ile güvenlik koordinasyonu, Filistinli grupların genel seçimler ile meşgul olduğu bir ortamda İsrail Mescid-i Aksa’daki durumu değiştirmek, onu yıkmak ve yerine sözde mabedi inşa etmek için ciddi planlar yapıyor görünüyor.
Hiç kimse Siyonistlerin bunu hedeflediğini bilmediğini iddia edemez. Çünkü bu açıkça söylenir hale geldi. Yaygın kanaatin tersine olarak Arap ülkeleri de İsrail’i bu adımdan vazgeçirmek için çok etkili dosyalara sahiptir ve bu dosyaların iş işten geçmeden kullanılması gereklidir.