Memurların öncelikli sorunu maaş değil iş ahlakı!

Ali Osman Aydın, memur zammı üzerinden yapılan tartışmalarda atlanan önemli bir hususa dikkat çekiyor.

Ali Osman Aydın / Yeni Akit

Maaştan önce o konuyu halledelim!

Uzun süredir memurların maaşlarının ne kadar olacağı konuşuluyordu hararetle. Nihayet önceki gün yeni maaşlar belli oldu. Bu tür konular genellikle sadece ücretler üzerinden konuşuluyor. Fakat kamu çalışanları konusunda maaştan daha önemli bir sorun var. Bu sorun kamu işlerinin niteliğini, hizmet alan vatandaşların hayat kalitesini ve milli serveti doğrudan etkiliyor.

12 yıl kamuda, çeşitli kademelerde çalıştım. Kamuda gereğinden fazla personel var ve maalesef bunların bir kısmının çalışmak gibi bir derdi yok. 12 yıl boyunca bu anlamda çok örnekle karşılaştım.

Mesela idarecilik yaptığım dönemde, personelin hepsiyle aynı şekilde çalışamayacağımı, hepsinden aynı verimi alamayacağımı bilirdim. Bunu zaten personelle biraz zaman geçirdiğinizde otomatik olarak anlıyorsunuz.

Mesela bir iş söylersiniz, 10 personelden sadece 4'ü söylediğiniz şeyle ilgilenir. Kalan 6 kişiyi harekete geçirmek için çeşitli şekillerde zorlamanız gerekir. Fakat zorlamak her zaman sonuç almak anlamına da gelmez. Kızarsınız, aynı talimatı tekrar tekrar verirsiniz, karşı tarafın psikolojisini işe yöneltmeye çalışırsınız ki, oturdukları yerden kalksınlar. Öyle zamanlar olur ki, işi bırakır personelle uğraşırsınız... Bir süre sonra bir bakarsınız ki işe daha başlamadan bu 6 kişi ile uğraşmaktan yorgun düşmüşsünüz.

Kamuda iş yapmak büyük meseledir. Alelade bir işte bile insan kaynaklı yığınla mesele çıkar ya da özellikle çıkarılır. İş yapmak istemeyenler sizin iş yapmanızı da istemezler. Pasif agresif bir şekilde direnirler. Başarınız onların keyiflerini bozacağı için verilen işleri süründürerek öldürmeye çalışırlar. Çalışır gibi görünürler ama o yaptıkları sabotajdır.

Mesela, zorlamalarınız işe yarar ve lütfeder de oturdukları yerden kalkarlarsa, bu sefer de gönülsüz kalkar, surat asar, şikâyetlenir, şevkle çalışan 4 personelin de iştahını kaçırırlar. Onlara iş vermenize sinir olmuşlardır çünkü. İşyeri onların hobi bahçeleriymiş gibi, siz de iki de bir onlara iş söyleyerek keyiflerini kaçırıyormuşsunuz gibi davranırlar. Sanki onlar amir siz çalışansınızdır. Kovsanız kovamazsınız, bir dünya yasal hakları vardır... Ya da birinin referansıyla gelmişlerdir, yine bir şey yapamazsınız!

İş ahlakı olan, işini düzgün yapan kişiler genellikle kamuda her işe koşturulan kişilerdir. Diğerleri işi savsakladığı için amir zorunlu olarak onlara yönelir ve onların sırtlarındaki yük daha da artar. Yeri gelir mesaiye kalırlar, yeri gelir hafta sonu çalışırlar. Dolayısıyla herkesten fazla yıprananlar onlardır. Sırf hakkıyla çalıştıkları için!

Keyif yapanlarsa, yapmaları gerekirken yapmadıkları işin başkalarının sırtına yüklenmesinden müteessir olmadan öğlen yemeklerini nerede yiyeceklerini, akşam nereye eğlenmeye gideceklerini düşünerek vakitlerini geçirirler. Ne işte ne iş dışında keyiflerini kaçırmazlar! Vatandaşın işini yalap şap yapan, gayri ciddi davrananlar, birkaç sorudan sonra sinir krizi geçiren bunlardır!

Kamu binalarına gittiğinizde çalışanların çehresindeki o mutsuz ifadeyi fark etmişsinizdir. O mutsuzluk maskesi çoğunlukla saat beşe yaklaştıkça çıkar ve nihayet gülümsemeye başlarlar. Çalışmak istemeyen personelle çalışmak zorunda olmak çok zordur. Çalışmak istemeyen personelle iş yapmak zorunda olmak çok büyük bir meseledir. İş mesele değildir, asıl mesele personeldir. Sıradan işler bile onlarla çok zordur.

Açık söyleyeyim... Hükümetin herhangi bir icraatıyla ilgili bir habere rastladığımda o icraatın detaylarını konuşanlara hayret ediyorum. Kalitesini bir kenara koyuyorum, bu insan kaynağıyla o icraatı düz bir şekilde yapmak bile çok büyük bir başarıdır bana göre.

İşini çok iyi yapan kamu çalışanları da gördüm tabii. Çok titiz. Çok sistemli. Çok ahlaklı. Ama onları genellikle yalnız gördüm. Büyük işlerin altında ya yalnız ya da iş ahlakı sağlam birkaç kişiyle çabalayıp duruyorlardı. Onları gördüğümde bu devletin o fedakar insanlar sayesinde ayakta durduğuna dair inancım kuvvetlenir.

Geçenlerde kızımı diş doktoruna götürdüm ve takriben muayenesi 30 saniye sürdü. 30 saniyede bir insan neyi nasıl kontrol etmiş olabilir, siz karar verin...

Diş doktorunun muayeneyi böyle yaptığı bir yerde vatandaşın diş sorunu nasıl hallolacak?

“Az maaş alıyoruz” diyen ve girdiği derslerde sabahtan akşama kadar siyasal propaganda yapan öğretmenlerin olduğu bir toplumda çocuklarımız nasıl güzel yetişecek?

Kamunun öncelikli sorunu maaş değil. İş ahlakı!

İş ahlakı dikkate alınmıyorsa onun ciddiye alınacağı mekanizmaları tasarlamak ve çalıştırmak karar vericilerin görevi. Bu düzelmeden hak ettiğimiz hizmeti almamız hayal.

Yorum Analiz Haberleri

Spiegel: “İsrail'in üst düzey siyasetçilerini ‘korumanın’ Almanya'nın ‘varlık sebebi’ olduğu düşüncesi feci bir hatadır”
UCM'nin tutuklama kararları Siyonist çete İsrail'i yalnızlaştırıyor
Daha çok konuşun da hanginize daha çok güvenemeyeceğimizi bilelim
Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü