Melih Bulu ezik görüntüler vererek azgın güruha yaranacağını mı sanıyor?

Boğaziçi Üniversitesi merkezli olaylar gelinen noktada birçok açıdan salt rektör atama meselesi olmaktan çoktan çıktı. Herkes kendi ideolojik-politik gündemini dayatıyor, mücadelesini öne çıkartmaya çalışıyor.

HAKSÖZ-HABER

Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu’nun rektör olarak atanması kararı üzerine başlayan olaylar giderek karmaşıklaşıyor. Öğrencilerle dayanışma adı altında genişletilen halkaya dahil olan bazı kişi-kesimler mal bulmuş mağribi gibi salt kendini gündem etme refleksiyle hareket ederken, bazılarının dillendirdiği söylem ve beyanları da yeni bir Gezi kalkışması özlemi içerisinde olunduğunu çağrıştırıyor. YÖK’ün statüsü, rektörlerin atama usulüyle belirlenmesi, Melih Bulu isminin tutarlı bir tercih olup olmadığı vb. hususlar sonuna kadar tartışılabilir ama burada öne çıkan azgınlığın önemsizleştirilmesi ve bazı çevrelerin olayları çığırından çıkararak “Gezi ruhu”nu çağırma boyutuna vardırması asla kabul edilemez! Pandeminin getirdiği olağanüstü koşullara rağmen belirli kesimlerin Boğaziçi’nden Kadıköy’e kotardıkları “devrim” çılgınlığı açık bir taşkınlık örneği olarak Gezi olayına benzer şekilde ülke sathına taşınmak isteniyor.

Anlaşılan o ki; gündem olmak için her yolu meşru görenler yine iş başında olup Boğaziçi hadisesini kullanarak götürebilecekleri yere kadar götürmeye azmetmişler. Basit hırslarını gerçekleştirmek uğruna ülkeyi ve halkı ateşe vermeye hazır hastalıklı kişi ve klikler az değil. Ortada çözüm aramaktan uzak, son derece samimiyetsiz ve tutarsız bir görüntü var. Hükümetin olayların saptırılarak rayından çıkma ve kamu düzenini derinden sarsma ihtimaline karşı teyakkuzda olması bu bağlamda anlaşılabilir bir durum.

Tüm bunlarla birlikte Boğaziçi’ndeki rahatsızlığın merkezini oluşturan merkezden rektör atama ve Melih Bulu ismiyle alakalı Hükümetin özeleştiri yapması gerekmez mi? Kaos tetikçilerinin kol gezdiği ve fırsatını bulduklarında ülkeyi ateşe atmaktan geri kalmayacakları doğru ama acaba hükümetin birtakım tercih ve kararları da buna elverişli zemin oluşturmuyor mu?

Anlaşılan o ki; Boğaziçi Üniversitesi’nde düğümlenen sorun giderek bir kısır döngüye girme yolunda ilerliyor, çözümsüzlük derinleşiyor. Mevcut atraksiyonlar akl-ı selim düşünmeyi ve davranmayı zorlaştırıyor.

Sapkınlığı onaylamak için mi atandınız?

Doğrusu tüm bu gerilimin merkezindeki isim olarak Melih Bulu’nun ezik duruşunun da son derece problemli olduğu belirtilmeli.

Son olarak Nagehan Alçı'ya yaptığı konuşmada "Nagehan Hanım! Öncelikle şunu söyleyeyim: Burada LGBT kimliği hedef alınıyor gibi bir yaklaşım yok, Boğaziçi kurumsal olarak her kimliğe saygılıdır. Benim LGBT bireylere yönelik asla bir tepkim söz konusu değil. Ben de LGBT bireylerin haklarını ve özgürlüklerini savunan bir insanım. Ancak bu üniversitede kulüpleşmek için önce aday kulüp statüsü alınıyor siz de biliyorsunuzdur, 2 senelik bir izleme süresi oluyor. LGBT aday kulüptü, henüz kulüpleşmemişti." diyen Melih Bulu, bu ezik görüntüleri vererek azgın güruha yaranacağını mı sanıyor?

Madem atanmışsınız, bari dik durun! Size ve sizi atayan makama sövüp sayanlara şirinlik yapmak zilletten gayrı bir şey getirmez.

Hasıl-ı kelam; Boğaziçi Üniversitesi merkezli gelişmelerden yola çıkarak “Gezi Ruhu”nu çağıranlara karşı tabi ki müteyakkız olunmalı ama Melih Bulu’nun temsil ettiği omurgasız, ezik duruşun da, Hükümetin "devleti zaafa uğratmama" algısıyla kendini bu tür bir omurgasızlığı sahiplenmek durumunda bırakmasının da doğru olmadığı bilinmeli.

Yorum Analiz Haberleri

Suriye'deki gelişmelere "şerhli" yaklaşmak Suriyelilerin sevincini hafife almaktır!
Mahmud Abbas'ın ihaneti zilletini artırmaktan başka bir işe yaramadı!
Gerçek bir lider, ‘övgü, yergi ve tehdit'lerle aslî hedefinden sapmaz!
CHP'nin ideolojik körlüğü Suriye meselesinde ayyuka çıktı!
“Suriyelilerin genelinde zalim bir diktatörü devirmenin onuru var”