Meleklerle omuz omuza

Hakan Albayrak

Anadolu'da bir İmam-Hatip Lisesi'nde hikmetli bir öğretmen var.

Düzenin bütün haşmetiyle üzerine çöktüğü bir okulda görev yaptığı halde ışık saçıyor gözleri.

Hayalleri zifiri karanlıkla boğulmaya çalışılan çocuklar o ışığın aydınlığında yollarını buluyorlar.

Yol "Gayret bizden, tevfik Allah'tan" yolu.

İhtirasa da umutsuzluğa da mahal yok.

"Biz işimize bakalım" diyor öğretmen… Umutsuz vak'a damgası vurularak ölmeye terk edilen çiçeği, Tarkovski'nin "Kurban" filmindeki o bilge adam gibi telaşsız bir ısrarla suluyor.

Ve şükürler olsun, kıpırdıyor çiçek.

İmam-Hatip'li çocuklar öğretmenin ardından tekrar ediyorlar: "Biz işimize bakalım."

* * *

Zaferle değil, doğru olanı yapmakla mükellefiz.

Doğru olanı yapanlar, mesela okullardaki başörtüsü yasağına direnen mesture öğrenciler, kısa vadede bir 'zafer' elde edemeseler de, kazananlardır.

Allah'a inanıyorsak buna da inanalım.

Muarızlarımızın göz kamaştırıcı gücüne aldırmadan ve maruz kaldığımız musibetlerin hayra matuf olabileceğini hiç aklımızdan çıkarmadan devam edelim yolumuza.

İşimize bakalım.

Alemlerin Rabbi'yle barışık; Gayb'a inanan, namazı kılan, kendilerine verilen rızktan infak eden, esenlik dağıtan, mazlumları kollayan, zulme meşru yollarla direnen, yeryüzünde vakarla karışık bir tevazu ile yürüyen ve kendilerine sataşan cahillere "Selam" deyip geçen iyi insanlar olmaya bakalım.

Öyle yaparsak, Allah'ın rahmet ve bereketine nail oluruz.

Ve Allah'ın rahmet ettiği, bereketlendirdiği insanları durdurabilecek bir barikat yoktur.

* * *

Yolun başına dönelim: Siyasi gözlemcilere göre Resulullah (as) ve ashabının hiç şansı yoktu...

NOT: Bu yazı, 30 Ekim 2000 tarihli Gerçek Hayat'ta yayınlanmıştı. Aynı başlığı taşıyan kitabımda da yer alıyor.

Yeni Şafak Gazetesi