Doğruhaber gazetesinin 3 Aralık tarihli nüshasında yayınlanan mektubu olduğu gibi ilginize sunuyoruz:
OKUMAK İSTİYORUM EY BÜYÜKLERİM!
Ben, Melek Kayalık. Bursa İsabey Yüksel Bodur İlköğretim 8. Sınıf öğrencisiyim. Haydi kızlar okula dediniz, kampanyalar, seminerler, konferanslar ve programlar düzenlediniz, bedava kitaplar verdiniz, zorunlu kıldınız.
Zaten biz doğulu kızlar olarak ailelerimiz yeni okumamıza alıştılar. Ancak bütün bunlara rağmen başörtümüzü bahane ederek önümüze öyle bir engel koydunuz ki, okumamıza engel oluyor. Başörtümüz ne ahlaka ne de geleneğe ve göreneklerimize aykırıdır. Ailemin örtülü oluşu benim de örtünmeme etken olmuştur. Normal zamanlarda başörtü takıyorum. Bu sene başında açmakta zorlandım ve niçin örtülü okuyamıyorum, diye düşündüm. Okula bayan öğretmenler kendini şekilden şekle koyarak girebiliyor. Kız öğrenciler dizüstü etek, eşofman ve çeşitli takılarla girebiliyor. Hiçbir yasakçı ibare yokken neden yasak diye düşündüm. 18.10.2010 tarihinde başörtümle sınıfa girdim. Sözde demokrasi dersi veren eğitimci öğretmen beni görünce sanki sınıfa bomba koymuşum gibi beni azarladı ve apar topar idareye teslim etti. İdare ise bana terörist muamelesi yaparak okul dışına attı. Eve gittim babam beni tekrar okula getirdi. Ancak okul yönetimi polisi çağırarak okumama engel oldu.
20 gündür her sabah babamla okula gidiyorum. Okul yönetimi görevini kötüye kullanarak polis zoruyla eğitimime engel oluyor.
Okumak istiyorum ey Büyük Millet Meclisi! Hem de başörtümle.
Hani demokrasi, eşitlik ve özgürlük diyorsunuz nerede bu özgürlük? 6haftadır beni okulumdan, sınıfımdan, arkadaşlarımdan uzaklaştırdılar.
Okulumu çok özledim, rüyalarımda bile okula gidiyorum, tahtaya çıkıyor yazı yazıyorum.
Size sesleniyorum, Ey devlet büyüklerim! Sesimizi duyun artık. Ben de bu vatanın evladıyım. Sizin çocuğunuz yok mu? Ben de sizin evladınızım.
Ayrıca, Savcı Hasan Yalçın'ın ifademi almadan davamı reddetmesi beni çok üzdü.
Bir cümle arkasına sığınarak zorunlu olan eğitim hakkımı engelleyen herkesten şikâyetçiyim. Bana göre bu yasakçı eğitimciler, ideolojik düşünerek canavar yetiştiriyorlar. Bizim yaşlardaki öğrencilerin çoğu her türlüme lanetlere alışmış durumda. Benim durumumu öğrenip yardımcı olmayanı Allah'a şikayet ederim.