Mekki Surelerde Yaratma

MURAT KAYACAN

Tevhid Allah’ın yaratmasından bağımsız düşünülemez. Allahu Teala gökleri yeri ve ikisi arasındakileri yarattığına göre, yarattıklarının O’na itaat etmesi gerektiği tartışma dışıdır. Bu yazıda Mekki surelerdeki ayetler doğrultusunda ve nüzul sırasına göre yaratma konusunu ele alacağız.

Yaratıp düzene koyan, takdir edip hidayeti gösteren, otlağı çıkaran, sonra da onu kupkuru, siyah bir çöpe çeviren Rabbimizdir (Ala, 87: 2-5). Allah ilk yaratmada acizlik göstermemiştir. Dolayısıyla yaratmasının ardından bir dinlenme de söz konusu olmamıştır. Dünya hayatının son bulmasından sonra ikinci bir yaratmadan şüphe etmenin bir temeli yoktur. Allah insanı yaratmıştır ve ona şah damarından daha yakındır (Kaf, 50: 15-16).

Allah her şeyi bir ölçüye göre yaratmıştır. O’nun emri bir kez ve göz açıp kapama gibi hızlıdır (Kamer, 54: 49-50). Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerini yaratmaya kâdirdir. Çünkü Allah her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir. O'nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir. Her şeyin mülkü ve tasarrufu (hükümranlığı) elinde bulunan Allah'ın şanı yücedir. İnsanlar yalnız O'na döndürüleceklerdir (Yasin, 36: 81-83).

Çocuk edinmek asla Allah'ın şanına yakışmaz. O bundan uzaktır. O, bir şeyin olmasını dilerse, ona sadece "ol" der, o da oluverir (Meryem, 19: 35). Allah insanı yaratmıştır dolayısıyla O’na iman etmek gerekir. İnsanoğlu ersuyunu bile yaratamamaktadır. İnsanı yaratan Allah onun ölümünü de takdir etmektedir. Onun belirlediği ölüm şekli ve zamanının önüne geçilmez. Allah dilemezse, gerekli hava sıcaklığı oluşmaz, tarlaları sulamak için su bulunmaz. Ekili araziler çöpe döner. İnsanlar, vah edip durur. İnsanların içtiği suyu da Allah indirmektedir. Dileseydi onu tuzlu yapardı. Kullara düşen buna şükürdür. Ateş yakmak için kullanılan ağacı da Allah yaratmıştır. O da bir ibret ve yemek pişirmek, ısınmak vs. nedenlerle ateşe ihtiyacı olanlara ilahi bir ikramdır (Vakıa, 56: 57-73).

Allah, kimin daha güzel işler yapacağını ortaya koymak için gökleri ve yeri altı günde yaratmıştı. Arşı da su üstündeydi. Dünyada yaptıklarının hesabını vermek üzere diriltilecekleri gündeme getirildiğinde kâfirler şöyle demektedir: “Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir." (Hud, 11: 7).

Göklerin ve yerin yaratılması insanın yaratılmasından daha zor bir şeydir. Buna rağmen kendisini merkeze koyan inkârcılar, sanki tekrar yaratmayı -haşa Allah’a zor gelecekmiş gibi- onu imkân dışı görmektedirler. Halbuki insanın atası Adem yapışkan bir çamurdan yaratılmıştır (Saffat, 37: 11). Allah, her şeyin yaratıcısıdır. Her şey üzerine vekil de O'dur (Zümer, 39: 62). Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha zor bir iştir. Fakat insanların çoğu bilmezler (Mümin, 40: 57). Allah gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri bir oyun ve eğlence olsun diye değil, hak ve hikmetle yaratmıştır ancak insanların çoğu bunu bilmezler. Şüphesiz ki hakkı batıldan ayırt etme, günü insanların hepsinin bir araya toplanacağı gündür (Duhan, 44: 38-40).

Allah gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ile ve belirli bir süre için yaratmıştır. İnkâr edenler uyarıldıkları şeyden yüz çevirmektedirler. Onların Allah'tan başka yalvardıkları, hiçbir şey yaratmamıştır. Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine hiç bir cevap veremeyecek olan putlara dua eden kimseden daha sapık kim olabilir? Oysa taptıkları şeylerin, onların yalvarışlarından haberleri bile yoktur (Ahkaf, 46: 3-5).

Allah gökleri ve yeri hikmeti ile yaratmıştır. O, kâfirlerin ortak koştukları şeylerden çok yücedir. O, insanı bir erlik suyundan yaratmıştır. Buna rağmen insan, Rabbine karşı apaçık bir düşman kesilir. İnsanlara pek çok faydaları olan hayvanları da Allah yaratmıştır (Nahl, 16: 3-5). İnsanlar pek çok faydaları olan su üzerine de düşünüp ibret almalıdırlar. (Nahl, 16: 10-11). Benzer şekilde Allah’ın geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı, yıldızları var etmesi (Nahl, 16: 12), denizden taze et (balık) ve süs eşyasının temin edilebilmesi, gemilerle yolculuk yapılabilmesi, bu sayede rızık temini; dağlar, nehirler ve yol bulmaya yarayan yıldızlar da birer nimettirler. Hiç yaratan (Allah), yaratmayan (putlar) gibi olur mu (Nahl, 16: 14-17)? Kâfirlerin Allah'tan başka yalvardıkları (putlar), hiçbir şey yaratamazlar. Çünkü onlar, kendileri yaratılmışlardır (Nahl, 16: 20).

Allah göklerle yer bitişik bir halde iken onları ayırmış, canlı olan her şeyi sudan yaratmıştır. Yeryüzünde, dağlar, yollar var etmiş, gökyüzünü de korunmuş bir tavan kılmıştır. Kâfirler ise, gökyüzünün (Allah’a işaret niteliğindeki) alâmetlerinden yüz çevirmektedirler. Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan da Allah’tır (Enbiya, 21: 30-33). İnkârcılar yaratılmış değil midir? Yoksa kendileri yaratıcı mıdırlar? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar düşünüp hakikati anlamazlar. (Tur, 52: 35-36).

Görüldüğü gibi, yaratmaya dair Mekki surelerde Allah’a şirk koşmadan ibadet ile onun yaratıcı oluşu arasındaki sıkı ilişkiye dikkat çekilmektedir.