Eski adı İslâm Konferansı Örgütü (İKÖ) olan İslâm İşbirliği Teşkilatı (İİT)'nın Dördüncü Olağanüstü Zirvesi, Mekke'de gerçekleştirildi. Biz bu yazıyı yazarken zirve henüz kapanışını yapmamış ve nihaî kararlarını açıklamamıştı. O yüzden bugünkü yazımızda sonuç bildirisi ve alınan kararlar üzerinde değerlendirme yapma imkanımız yok. Daha çok zirve öncesi durum, gündem ve sergilenen tavır hakkında bir değerlendirme yapabileceğiz.
Zirve, İslâm'ın kutsal beldesi Mekke'de, ibadet ve arınma ayı Ramazan'ın son on gününe tekabül eden bir dönemde gerçekleştirildiği için zaman ve mekân açısından da "olağanüstü" yönü vardı. Ama ne yazık ki toplanan liderler sadece havanda su dövmekle meşgul olduklarından sergilenen tutum yönünden gayet "olağan" yani alışık olduğumuz hava hâkimdi.
Mekke'deki liderler zirvesi öncesinde İİT üyesi ülkelerin Dış İşleri bakanları da yanı başındaki Cidde'de bir araya geldi.
Olağanüstü olmasının sebebi Suriye'de artık kan dökülmesine ve çıkmaza son verilmesi için bir şeyler yapılması önerisiydi. Baas rejiminin iki sıcak dostu İran ve Cezayir dışında tüm üyeler de artık bu konuda belirgin bir adım atılabilmesi için Beşşar'ın kenara çekilmesinin zorunlu olduğu kanaatinde birleşiyordu. Ne var ki kanaatte ittifak sağlansa da amelde bir şey yapılması, net bir adım atılması için ittifak sağlanamıyor. Çünkü herkes eline aldığı tokmağı bol ses çıkaran davulun gergin derisine vurmakla meşgul. Kimse bu tokmağı Beşşar'a gösterme ve "bu vahşete son vermez, kan dökmeyi bırakmaz ve kenara çekilmeyi kabul etmezsen senin kafana vururuz" deme cesareti gösteremiyor. O yüzden Beşşar rejiminin İİT üyeliğinin dondurulması konusunda bile bir adım atılamıyor.
Cidde'deki Dış İşleri Bakanları toplantısında bakanların Suriye üyeliğinin askıya alınması önerisine İran ve Cezayir itiraz etti. İran Dış İşleri Bakanı Ali Ekber Salihi "Eğer Suriye'nin üyeliğini dondurursanız; sorunun çözümü için bir şey yapmış değil soruna taraf olmuş olursunuz" dedi. Şu işe bak ki, Baas rejimi bir halkı imha etmek için savaş yürütecek, insanları hunharca katledecek, kundaktaki bebekleri bile sorumsuzca öldürmek için üstlerine havadan bombalar yağdıracak ama sen böyle bir vahşete itiraz ettiğin, "bırak artık bu işi, kenara çekil de şu kan seli dursun" dediğin zaman bile "taraf olma" suçu işlemiş olacaksın! Ama kendisi keskin nişancılar gönderip Baas rejiminin katilleriyle yan yana insanların üzerine mermi yağdırdığı zaman o taraf olmuş olmayacak, o sorunun çözümü için bir şeyler yapıyor olacak!
Aslında İİT'nin Suriye'nin üyeliğini dondurma önerisini ele alması ve tartışması yersizdir. İslâm coğrafyasının bir ülkesi olarak Suriye'nin üyeliği devam edecektir ve Baas diktasının artık beyin ölümünün gerçekleştiğini tahmin ettiğimiz şu günlerde bu ülkenin üyeliğinin dondurulması da tamamen yersizdir. Asıl önerilmesi ve kabul edilmesi gereken Baas rejiminin artık hiçbir geçerliliğinin kalmadığı, Suriye'nin de teşkilat içinde halkı temsil edecek meşru direniş tarafından temsil edilmesi gerektiği kararıydı. Yani Suriye'nin üyeliği askıya alınmaksızın katil Baas rejiminin üyeliğine ve temsil hakkına son verilmesi gerekirdi. Temenni ediyoruz ki inşallah Suriye'deki özgürlük savaşçıları Ramazan ayının başında dile getirdikleri arzularını gerçekleştirir ve mübarek Ramazan bayramında Baas diktasının en azından tamamen başkanlık sarayına kapatıldığını ilan etmek suretiyle iki bayram sevincini birlikte yaşarlar. O zaman zaten Suriye'nin İİT üyeliğinin dondurulmasının da bir anlamı kalmamış olacaktır.
Suriye'deki vahşi saldırıların ve katliamların durdurulması için yapılması gereken kâğıt üzerinde kalacak kararlar alınması değil özgürlük savaşçılarının eline uçaksavar füzeleri verilmesidir. Bunu biz daha önce de dile getirmiş ve Baas diktasının karada kontrolü büyük ölçüde kaybettiğini, en çok hava saldırılarıyla katliamlar ve yıkımlar gerçekleştirdiğini ifade etmiştik. Geçtiğimiz günlerde bir uçağın düşürülmesiyle hava kuvvetlerinin nasıl sarsıntı geçirdiğini ve ordudan kaçışların arttığını gördük. Birkaç uçak daha düşürecek olsalar Beşşar'ın pilotları kendilerine verilen uçakları mümkün olan en yakın havaalanına sığınma talebinde bulunmak için kullanmayı tercih edeceklerdir
YENİ AKİT