Bir haftadır Mekke'deydik ve önceki gün Medine'ye geçtik..
100 Vakit okuru ve bir o kadar aileden kişilerle birlikteyiz. Bol bol dua. Tevbe, istiğfar ve ibadet. Kur'an okumaları..
Ramazan öncesi Kabe her gün biraz daha kalabalıklaşıyor..
Her tarafta inşaat.. Kabe'nin çevresi gökdelenlerle çevriliyor..
Hava sıcak. Kalabalıklar içinde yalnız insanların sessizliği yakıcı bir rüzgar gibi suratına çarpıyor..
Tarihin en eski yapısı, modern yaşamın tüm markaları ve renkleri Mekke'yi kuşatmış durumda.. Kral Fahd kapısından çıkınca karşınızda kocaman bir PEPSİ kamyonu hacıları bekliyor! Cep telefonu zilleri tavaf sırasında ya da Safa ve Merve arasında bile susmuyor.. Sokaklar çin mallarıyla dolu..
Kalabalıkar arasında insanlar yalnız; çünkü Rabbleri ile baş başa kalmak istiyorlar!
çünkü insanların çoğu dil bilmiyor.
çünkü buluşacak yer yok..
Onbinlerce insan otellerinden çıkıp Kabe'ye geliyor ve sonra tekrar oteline dönüyor..
Kentte buluşacak ortak mekânlar yok! çünkü bildik sivil toplum örgütleri, vakıf ve cemaatler burada yok.. Şehirde uydu anteni ve internet var. Ama otellerde kanallar ile internet son derece sınırlı. Onun için Mekke'den sağlıklı bir iletişim imkânı olmadı..
Türkiye'deki haberleri, Türkiye'den gelenlerden ya da burada çalışanlardan alıyoruz. Onlar evlerinde televizyonları izleyebiliyorlar..
Ben Mekke ve Medine'de 15 günde hatime niyet ettiğim için çevreyle fazla bir temasım olmuyor. Ama sanırım Medine bu bakımdan daha rahat olacak..
Türkiye yine Ergenekon'u, yine çeteleri konuşuyormuş.. Gürcistan bölünmüş galiba.. Ateşkes olmuş ama Rusya, işgal ettiği toprakları terk etmiyormuş..
Baykal yine muhtemelen bildik muhalefetini sürdürüyordur..
Aslında biraz Türkiye'den ayrı kalayım istedim. Her gün aynı şeyleri okumak, yazmak bıktırıyor insanı.. Bakalım dönünce nasıl ayak uyduracağız.
Burada ilk kez umreye gelen Vakit okurları ile konuşuyoruz. Şimdi Hacc farz oldu. Onları bu defa da Hacc telaşı basmış durumda..
Her yerden insan var.. Farklı Vakit okurları bir aradalar.. En önemli belirleyici ortak kimliğimiz, Müslüman olmak. Yoksa meslek, etnik köken, tarikat, mezhep, gelir grubu olarak farklı bir sürü insan var.. Ama hepimizin yüzleri Mekke'ye dönük. Asıl önemli olan da bu.. Burada İslâm, Mekke ve Kabe tarihi üzerine konuşuyoruz. Osmanlı'nın Hicaz'a gelişi ve buradan ayrılışı.. Mustafa Efe ve oğulları da burada. Efe hoca 80 yaşını geçmiş. Bundan 50 sene önceki Hacc hatıralarından söz etti kısaca.. Karadan ve denizden Hacc yolculukları..
Harem'den söz ettik. İstanbul Anadolu yakasındaki otogar olan “Harem”e niçin Harem dendiğinden, eskiden Hacc'a giderken önce Hz. İbrahim'in memleketini ziyaret ettiklerinden, Şam, Filistin, Mescid-i Aksa, Medine derken Mekke-i Mükerreme!
Hicaz demiryolu, Sürre alayları.. Kur'an-ı Kerim yazan hattatların mürekkeplerini nasıl hazırladıklarından..
Bilmem biliyor musunuz, bugünkü Kabe'nin inşaatını en son kim yaptırmış.. Kabe, 11 kez yeniden inşaa edilmiş.. Son inşaasını yaptıran kişi 4. Murat.. 1550'lerden itibaren Hicaz bölgesinin hizmeti hep Osmanlılarda olmuş ve tabiî bir de Filistin cephesi çökene kadar.
Herkesin “Medine Müdafaası”nı bir okuması gerek..
Umreye gelenlere bakıyorum da, İslâm dünyasının her bakımdan ortalaması gibi.. Zenginlik ya da kültür olarak manzara bu. Kesinlikle bu ortalamanın ciddi olarak yükseltilmesi gerek..
Bir de buraya gelenlerin buradan zemzemden başka şeyler de götürmesi gerek.. Burada Kürdü, Türkü, Arabı, Farsı, hepsi bir arada.. Hepsi kardeş, hepsi Allah'ın huzurunda aynı ayeti okuyor da peki sonra bize ne oluyor ki, saflarımız kırılıyor.. Yoksa bizim dinimizden büyük ideolojik, politik, mezhebi, ırkî, tarikat temelleri aidiyetlerimiz mi var?! Allah korusun!
Biz kardeşiz!
Biz kardeşiz!
AYNI ALLAH'A, RASûLE VE KİTABA İMAN EDENLER TEK BİR CEMAATTİRLER!
Biz ancak kardeşiz!
Selam ve dua ile.
VAKİT