Mehmet Eymür'den Sedat Peker değerlendirmesi: Bu gidişin sonu siyasi cinayetlerdir

MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür, Sedat Peker'in yayımladığı 5 videoyu değerlendirdi. “90'larda bu kadar kepazelik yoktu" diyen Eymür savcılığın harekete geçmesi gerektiğini belirterek, "bu gidişin sonu siyasi cinayetlerdir” dedi.

Sedat Peker'in Süleyman Soylu, Pelikancılar, Mehmet Ağar ve Tolga Ağar ile ilgili iddialarda bulunduğu beş videoyu değerlendiren Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, 'Bugünkü tablo çok daha vahim; 90'larda bu kadar kepazelik yoktu' dedi. Eymür ayrıca bu güne kadar 15 milyon kişinin izlediği vidoların her gün beklendiğini belirterek savcılığın harekete geçmesi gerektiğini söyledi. İşte Eymür'ün kritik açıklamaları....

Sözcü yazarı İsmail Saymaz,1. MİT raporunu yazan, Eski Milli İstihbaharat Teşkilatı Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür ile röportaj yaptı. Eymür  organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in yayımladığı videolara ilişkin görüşlerini aktardı.

İsmail Saymaz'ın sorularını yanıtlayan Eymür’in yanıtları şöyle:

-Peker'in videoları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tabi, Sedat Peker de çok pirüpak değil. Kendisine yanlış yollarda olduğunu söyledim. Pek aldırmadı. Anlattıkları önemli şeyler. Kendisi sıkıntıya düşmeden anlatsaydı makbule geçerdi tabii.

-Ağar ile ilgili iddiaları nasıl yorumluyorsunuz?

Zamanında Ağar ile ilgili şeyleri yazdık. Birtakım kimseler “İki Mehmet'in kavgası” dediler. En rahatsız olduğum laftı. Olayı küçülten bir deyim. Ağar ile ilgili her yazdığım şey onu daha yükseltti. Nasıl olduysa… Birileri “Abi bizi de yaz, yükselelim” diyordu.

-Bugünkü durumunu nasıl yorumluyorsunuz?

Cinayetlerden bahsediliyor. Çok üzücü, devletin bu hale düşmesi.

-1. MİT Raporu sizin elinizden çıkmıştı.

Benim elimden çıktı, evet.

-Susurluk'ta da ithamlarda bulunmuştunuz.

Susurluk'u basına ilk haber veren benim.

-Bugünle kıyaslarsak?

Bugünkü tablo çok daha vahim. O zaman hiç değilse işleyen bir yapı vardı. Görevimizi yapıyorduk, ciddiyetle yapıyorduk. Destek de alıyorduk.

-Şimdi?

Şimdi daha kuralsız tabii. Şimdiye kadar savcılığın harekete geçtiğini duymadım.

-Geçmesi gerekir mi?

Kesinlikle. Yer yerinden oynuyor. Bütün millet yazışıyor. Her gün videoları bekliyorlar, daha ne olsun. Son videosunda savcıların ne yapması gerektiğini anlatıyor.

-90'lar böyle miydi?

90'larda bu kadar kepazelik yoktu. Bu derece yoktu.

-90'larda siyasiler ile çıkar örgütleri aynı fotoğrafa giriyor muydu?

Her zaman vardı. Bakıyorum, yine aynı isimlerden, aynı şeylerden bahsediliyor.

-Ağar ve arkadaşlarının marina fotoğrafını kastediyorsunuz.

E tabii. Bu kadar aleni olması da hayret verici.

-Siz Ağar için ağır ithamlarda bulunmuştunuz.

Evet, söyledim. Hatta zamanında söylediğim bir lafı yine tekrarlamak istiyorum. Bu gidişin sonu siyasi cinayetlerdir.

SUSURLUK'TA NE OLMUŞTU? 

Susurluk kazası ya da Susurluk skandalı, 3 Kasım 1996'da saat 19.25 sularında Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen trafik kazası sonucu, devlet-polis-mafya ilişkilerinin ortaya çıkması ile patlak veren skandal. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli skandallarındandır.

KAZA NASIL OLDU?

DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Edip Bucak, İstanbul Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ, Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı ile 1970 doğumlu Gonca Us, 1 Kasım 1996 günü akşam saatlerinde Kuşadası Onura Otel'e gelmişlerdir. Bucak'a ait 06 AC 600 plakalı Mercedes marka siyah renkli otomobille Hüseyin Kocadağ yönetiminde İstanbul'a gitmek üzere yola çıkan grup, 3 Kasım 1996 günü saat 19.25 sularında Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde benzin istasyonundan yola çıkan Hasan Gökçe yönetimindeki 20 RC 721 plakalı kamyona çarparak trafik kazası yapmıştır. Bu kaza, basın literatürüne "Susurluk skandalı" veya "Susurluk kazası" olarak geçmiştir.

Kazada, Mercedes'i kullanan Hüseyin Kocadağ, üzerinde Mehmet Özbay kimliği bulunan Abdullah Çatlı ve Melahat Özbay sahte kimlikli Gonca Us ölmüş, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak yaralı olarak kurtulmuştur. Olay sonrası DGM Sedat Edip Bucak hakkında soruşturma açmış ve hakkında 2 yıl hapis cezası istenmiştir.

SUSURLUK RAPORU KRİTİKLERİ

Susurluk olayıyla ilgili olarak MİT'e Susurluk Raporu hazırlatılmış ve bu rapor gazetelere yansıtılmıştır. Bu raporda yanlış ve ilgisiz konular sıralanmış ve kamuoyu tarafından Susurluk olayının kapatılması için yazıldığı günün gazetelerinde konuşulmuştur. Raporda "Aynı yıl kurulan 54. Hükümet (Refah Partisi - Doğru Yol Partisi Koalisyonu) bünyesinde ise İçişleri Bakanlığı görevinde bulunmuş olup, 8 Kasım 1996 tarihinde görevinden istifa etmiştir." denerek Mehmet Ağar İçişleri Bakanı olarak gösterilmiştir. Aydınlık Gazetesi'nde çıkartılan bir haber esas alınarak da hiç ilgisi olmayan kişilerin de rapora dahil edildiği, olayın kapatılmaya çalışıldığı eleştirisi de yapılmıştır.

Röportaj Haberleri

“Suriye’ye geri dönüş tartışması, empati yoksunu ve yersiz”
Türkiyeli bir mücahid ile Suriye devrimi üzerine…
"Solun bir kısmı mezhepçilikten bir kısmı da İslam düşmanlığından Esed'i destekliyor"
Suriye'nin korku hapishaneleri: Sednaya, Tedmur ve Suriye’nin yeni hafızası
"Suriye devrimi Türkiye'nin de zaferidir!"