Medyada 28 Şubat eğlimleri

Yalan olduğu besbelli. Ama Milliyet manşetine çekmiş. Demek ki artık eskisi gibi irtica haberleri yapamadıklarından olacak durumu böyle idare etmeyi düşünüyorlar.

 Haber şehirlerarası yolcu otobüslerinde verildiği belirtilen namaz molalarının zorunlu hale geldiği, bunun da yolcuları rahatsız ettiğini söylüyor. Eğer şoför namaz molası vermezse mola isteyenler şoförü “dinsizlik”le suçluyorlarmış. Bu da şoförün moralini bozduğu için kaza yapma riski artıyormuş! Yalan...

Kuyruklu yalan hem de. Hem de namaz molası isteyenler otobüsleri cami önlerine çektiriyorlarmış. Yalanın batsın, yuh be. Otobüs yarım saat cami önünde namaz kılanları beklemiş. Bundan da öbür yolcular müthiş derecede rahatsız olmuşlar! Milliyet gazetesinin dünkü manşeti bu içerikte. Haberi manşete uygun görenler müthiş bir sosyal yaraya parmak basmışlar! Aferim onlara.

Milliyet’i yapanlara gazetecilik dersi vermek gibi bir niyetim yok. Ancak bu kadar basit ve yalan olduğu açıkça belli olan bir haberin manşet yapılması pek de iyi niyetli olmadıklarını gösteriyor! AK Parti’nin çoğunluk iktidarı, her iki seçmenden birinin oyunu alarak iktidar olmasının doğal sonucu bu işte demeye getiriyorlar. Ulusoy Genel Müdürü Mustafa Yıldırım “Günde beş vakit namaz için durulması büyük olay” demiş.

Vayy... Demek ki Ulusoy Otobüs firması ile seyahat edenler beş namaz vaktinin beşinde de otobüs şoföründen namaz molası itiyorlar! Namaz kılanlar seyahatlerini mümkün olduğu kadar namaz vakitleri dışında yapmaya çalışırlar. Eğer yol 10 saati aşan bir süre alıyorsa bu süre içerisinde belki bir defa namaz vakti için durulabilir. Zaten otobüs firmaları 10 saatlik bir yolda normal mola veriyorlar. Namaz kılanlar da bu mola sırasında namazlarını kılarlar. Bunun dışındaki durumlar çok az görülen arizi durumlar olabilir. Bunu büyütmenin ne otobüs firmalarına ne de yolculara yararı olabilir.

Dün Haşmet Babaoğlu da Hürriyet Gazetesi’ne “Yağmur Duası ile ne alıp veremediğiniz var” diye soruyordu. Birkaç gün önce Yalçın Doğan Ankara’da bir restoranın üst katında bir mescit açılmasını, bu yüzden lokantada içki servisi yapılmamasını eleştiriyordu.

Haşmet Babaoğlu yine Yalçın Doğan’ın Hürriyet’in eklerinde yayınlanan bir yazısından şöyle bir alıntı yapmış ve Yalçın Doğan’a adeta “yuh yani” deyip, medyada yıllarca üst düzey görevler yapmış, düşüncelerini istediği gibi kamuoyuna sunabilme imkanına sahip kişilerin çok hayati konularda ucuz klişeleri pişirip pişirip önümüze koyduğunda umutsuzluğa kapıldığını söylüyordu: Yazan Yalçın Doğan’dı. “”Global ısınmayı yağmur duasıyla çözemeyiz” diye yazmış. Sonra da duanın bu işe yaramayacağını... Bu tip adamlar bir de kendilerine “dinsiz” denildiği zaman kızıyorlar!

Vatan yazarı Ruhat Mengi’ye göre de artık “Kayseri de kız öğrenciler okumak istemiyormuş”. Sebebi kız öğrencilerin Kayserililerin tavırlarından duydukları rahatsızlıkmış. Güya korkuyorlarmış, kısa kollu gömlek giyemiyorlarmış ve kulağa 3 adet küpe takamıyorlarmış. Görüyorsunuz, birileri artık aczemendi, Fadime, Kalkancı gibi haberlerle kotarılan 28 Şubat Süreci’nin yeni bir başlangıcını bu tip yazı ve haberlerle kotarma amaçlarını ele veriyorlar!

Toplumdaki küçük bazı arizi durumları genelleştirip manşete çekmek yeni Türkiye’de artık işe yaramaz. Size yeni Kalkancılar ve Aczemendiler lazım. Ki onların son kullanma süresi doldu.

Bugün Gazetesi