Yeni Şafak / Faruk Beşer
Yaşlılar ölsün mü?
Medeniyet denen şey nedir? Akif bundan yaklaşık yüz sene önce ‘Medeniyet denen tek dişi kalmış canavar’ demişse demek ki, o zaman da Batı, medeniyeti temsil ediyordu. Hatta tek dişi kalmışsa artık ömrünü tamamlamış ve diş geçirmesi bitmek üzere olduğu sanılmıştı. Ama başkalarını dişliyorsa, canavarlık yapıyorsa, hatta bunu artırarak sürdürüyorsa demek hala yaşıyor ve bu medeniyet insancıl bir medeniyet değildi. O halde insanın medeniyet denen bir birikimi varsa onun merkezine insana bakışı koymak gerekmez mi?
İnsan nedir? Değeri varsa bu değeri nereden alıyor? İnsan yiyen, içen zevk alan, yani tüketen, bunun için de tüketebileceği şeyleri hep hazır bulmak için üretmesi gereken ve ürettiği oranda ve ürettiği sürece değer verilen bir varlık mı? Böyle görüldüğü kanaatine nereden varabiliriz? Hayat bunun üzerine kurulmuş, değerler, mevkiler, makamlar, protokoller buna göre ayarlanmış, hatta sosyal devlet olma, sosyal güvenlikten, sosyal hizmetlerden pay alma bu ölçülerle belirlenmişse böyle görülüyor demektir.
Bir insan yaşlanmışsa devlet ona neden ve hangi ölçülerle bakmalıdır? Rasyonel ama akıllıca olmayan bir bakışla, bu insan vaktiyle üretti ve bizim tüketmemize, hazlarımıza katkıda bulundu. Şimdi onun ürettiklerinin bir kısmını ona vermeliyiz, daha iyi bir bakışla da onu ödüllendirmeliyiz. Ya da şimdi ona bakmazsak başımıza daha büyük masraflar açabilir gibi bir düşünce devletin verdiği sosyal hizmetlerde asıl etken ise bunda bir sakatlık aranmaz mı? Bu düşünce insani olabilir mi?
Evet, insan hangi inanca sahip olursa olsun, onda yaratıcısının bir starter gibi içine koyduğu vicdan denen bir dürtü vardır ve vicdan herkeste bir ölçüde yaşlıların da bir insan, hatta bir canlı olduğu motifi taşır. Ama vicdan asıl yönlendirici değildir ve zayıflayabilir. Bu yüzden duyguların payını ve etkisini bir tarafa bırakarak asıl sebebin üretim ve tüketim olduğu akli ölçülerle ortaya konur ve bu itiraf edilirse, temelinde böyle bir düşünce olan bir ilerleme medeniyet sayılamaz. Çünkü medeniyete bir ilerleme olarak bakılıyor. Yahut yaşlılara bakmada, yarın biz de yaşlanacağız, şimdi biz onlara bakmazsak yarın da başkaları bize bakmaz gibi bir düşünce bencillik ve insanı tanımamazlık olmaz mı? Son günlerdeki bazı ilginç haberlere bakalım:
Teksas eyaleti Vali Yardımcısı Dan Patrick, yaşlıların ülke ekonomisinin normale dönmesi için kendilerini feda etmeleri gerektiği anlamında sözler söyledi. Sözleri, gençlerin yaşaması ya da ülke ekonomisinin kötüye gitmemesi için ihtiyarlar ölmelidir diye anlaşıldı.
İspanya’da sağlık sistemi çöktü insani kriz kapıda. Solunum cihazlarını yaşlılardan çıkarıp gençlere takıyorlar…
Huzurevlerinde kalan yaşlılar ölüme terk edildi!
Ve bu medeniyetin bizdeki bir ürünü: ‘Altmış beş yaş üstü parklarda oturan angutlarımız var’.
Böyle yapmasınlar, dikkatli olsunlar demek ayrı şey, yaşlıları angut olarak görme angutluğu ayrı şey.
Bu virüs bize insanlığımızı ve İslamlığımızı yeniden öğrenmemize katkı sağlayacak gibi gözüküyor. Yaşlılar insan oldukları için değerlidirler ve yaşlılarını gözden çıkaranlar medeni olamazlar.