Hamza Türkmen - Medenileşmenin Hangi Yolundayız? / Diriliş Postası
Ulus devlet ve toplum modeli, Avrupa’nın Batı-dışı toplumların yapısını çözüp kendi paradigmasına göre biçimlendirmek için ihraç ettiği toplumsal mühendislik ürünüydü.
Ümmet coğrafyasında bu konuda modelleştirilen ilk ulus devlet ve ulus vatan Türkiye oldu. İlk defa Mustafa Kemal ümmet yapısından kurtulup bir ulus topluma dönüşebildiklerini sevinçle ilan etti. Bu sevinci ‘milletin efendisi’ denilen köylüler pek anlamadı, ama bu dönüşüme liberaliyle, sosyalistiyle Avrupalılar, Kemalist kadrolardan daha çok sevindiler.
Çünkü onlar ilerlemeci/lineer bir tarih yorumu ile hayatı okuyorlardı. Türkiye'deki takipçileri Cumhuriyet Mitingleri'nde, Gezi Parkı olaylarında, 6-8 Ekim Kalkışması dayanışmasında Kemalistini, ulusçusunu, liberalistini, sosyalistini, LGBT'lisini mukallit tek bir güruh hâline getiren de tarihin akışıyla ilgili bu bâtıl itikadlarıydı.
İlerlemecilikten liberaller, siyasette ve ekonomide serbest rekabet ortamına ulaşılmasını; sosyalistler, zorunlu tarihî şemalarla feodal ve dini dönemlerin aşılmışlığını anlıyorlardı. Aydınlanma felsefesinin bu iki ekolü de, kendileri gibi bakmayanlara gerici, feodal, medenileştirilecek tarih dışı zavallılar olarak bakıyorlardı.
Batılılar, daha sonra modernite karşısında esas duruş gösteren güruhlara demokrasi örfünü öğretmeye çalıştılar.
Demokrasiye göre seçimlerle kendi kendimizi idare edecektik.
(...)