MEB bu utancı derhal temizlemelidir!

İzmir Buca’da bir ilkokula Diyarbakır Askeri Cezaevi’ndeki işkencelerle anılan Esat Oktay Yıldıran’ın ismi verildi.

HAKSÖZ HABER

İzmir'in Buca İlçesi'ndeki Belenbaşı Köyü'nde bulunan Şehit Sadık Şen İlkokulu’nun adı dün tuhaf bir törenle değiştirildi. Adı geçen ilkokula 12 Eylül darbesi sonrası 1981-83 yılları arasında Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde yüzbaşı rütbesiyle güvenlik amirliği yapan ve adı cezaevindeki sistematik işkence iddialarıyla anılan Esat Oktay Yıldıran'ın ismi verildi.

İşkenceci kimliğiyle tanınan bir kimsenin 35 sene sonra üstelik “bayram değil seyran değil” dedirtecek düzeyde bir havada "onore" edilmesi (doğal olarak) beraberinde birçok soruyu akla getirdi. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde bir okulun adı olması için “tüyler ürperten” bu ismi hangi komisyonda kimler teklif etmiş ve hangi amirler tarafından onaylamıştır? Bu ismin onaylanması ve tuhaf bir törenle bir okula verilmesi işkencenin övülmesinden, askeri darbe döneminin sebep olduğu acıları büyütmekten, insan onuruna karşı yapılan sistematik saldırıları umarsızca ve utanmazca hortlatmaktan başka ne anlama gelebilir ki?

Yeni Anayasa tartışmalarının yapıldığı bir vasatta sadist bir işkencenin ismini bir okula vermek bilimsel açıdan, ahlaki ve hukuki açıdan veya çocukların ruhsal gelişimlerine katkı açısından ne anlama gelmektedir? Bu çirkin kararın alınma ve uygulanma aşamasında görev alan bütün yetkililerden bu izahı beklemek hakkımızdır. Normalleşme ihtiyacı had safhadayken Türkiye toplumuna bürokratik oligarşi namına tehdit içeren çirkin bir mesaj vermek isteyen birilerinin attığı adımlar hızla ve etraflıca soruşturulmalı ve gereken cezalar verilmelidir.

Bunu yapmanın öncelikli yolu ise teklifi yapan komisyonun araştırılması ve görevden uzaklaştırılmasıdır. Bu derece kirli ve barbarlıkla özdeşleşmiş bir ismin bir okula verilmesi 12 Eylül askeri darbe sürecinde Diyarbakır’da yaşattığı derin ve telafisi imkânsız acılarla dalga geçmektir. 12 Eylül Darbe sürecinin cezaevleri cephesinde öne çıkan en vahşi isimlerinden birisinin adını yaşatmak ahlaken, hukuken ve siyaseten büyük bir vebaldir!

Her şey bir yana "şehit" ilan edilerek el üstüne tutulan ve hatırına lokma dağıtılan Yıldıran'ın adının verildiği okulda kendisi için oluşturulan köşesinde 12 Eylül’de üstlendiği görevlerden neden hiç bahsedilmiyor? Yıldıran’ın okul koridoruna asılan biyografisinde yüzlerce insanı işkence ile hayattan koparması ve en az 30 kişinin ölümünden sorumlu olması gibi en önemli bilgiler nedense es geçilmiş? Resmi tarih anlatısı biyografileri istediği gibi kaleme alıp yorumlarken tarih bir kez daha zalimlerin övüldüğü mazlumların ise görmezden gelindiği bir denklemde inşa ediliyor.

Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya, Mustafa Muğlalı gibi isimlerin okul ve caddelerden, kışla ve meydanlardan silinmesine öncülük eden AK Parti iktidarında bürokratik oligarşinin ırkçı-faşist uzantıları her nasılsa hala operasyon düzenleme kabiliyeti ve cesaretini kendilerinde bulabiliyor. Şeyh Said Bulvarı’na bir cevap mahiyetinde olduğu izlenimi veren Esat Oktay Yıldıran İlkokulu adımı barbarca bir meydan okumadan, vahşete güzelleme yapma girişiminden öteye bir mana taşımamaktadır.

İzmir Valiliği ve İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü'ne son kez sormak istiyoruz; işkencecinin adını bir okula vererek nereye varmak istiyorsunuz? Nihayet en üst düzeyde sorumluluk Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in omuzlarında olduğu için kamuoyu bu çirkin kararın bir an önce yürürlükten kaldırmasını talep etmektedir.


Konu hakkında MEB'den yapılan açıklamada atılan bu adım "tasvip edilemez" olarak nitelenerek hatanın düzeltilmesi için gerekli adımların başlatıldığı vurgulandı. 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!