Ali Osman Aydın / Yeni Akit
Nasıl iyi olalım?
Birbiri ardınca meydana gelen tüyler ürpertici şiddet olayları toplum psikolojisini derinden sarstı.
Ateşlenen her silah, hayatını kaybeden her insan sarsıntıyı derinleştiriyor.
İnsanların güven duygularını, topluma olan inançlarını yerle bir ediyor.
Esenyurt’ta meydana gelen cinayet de bu hissiyatı odun yığınlarını bir anda saran alev gibi misliyle büyüttü.
Cinayet günü, sırf orada bulunduğu için öldürülen gencin durumuna bakan insanlar şu çıkarımda bulunuyorlar haklı olarak: “O dükkanda ben de olabilir ve suçsuz olduğuma bakılmadan öldürülebilirdim.”
Türkiye’de kendinizi ummadığınız bir anda tarafı olmadığınız bir çatışmanın tam ortasında bularak, kurşunların hedefi haline gelme olasılığınız çok yüksek.
‘Bedavaya’ değil rastgele yaşıyoruz.
Müstakbel katillerimiz, gayet rahatlar!
Zaten bu şiddet olaylarının bu kadar büyük infial yaratmasının nedeni fazlasıyla sadistçe, soğukkanlıca işleniyor olması. Tıpkı “Çukur” ya da “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” gibi dizilerdeki sadistik vakalar gibi. Katiller, öfkeye kapılmadan, bağırıp çağırmadan, gayet soğukkanlı bir şekilde hedeflerindeki kişiyi ve olabiliyorsa etrafındakileri öldürüp, geldikleri gibi sakince yürüyüp gidiyorlar. Bir böceği öldüremeyeceğiniz rahatlıkla kanlı canlı insan evlatlarını öldürüyorlar!
İstikbalde dökecekleri kanlara, alacakları canlara karşılık bir müddet yatıp çıkacaklarını biliyorlar çünkü.
‘Adaletin’ lehlerine çalıştığını, yasaların onlardan yana olduğunun bilincindeler.
Türkiye onlar için bir cennet. Cinayet onlar için bir kariyer planı...
Kaynağı ne olursa olsun güç karşısında eğilen kokuşmuş bir toplumda, katiller öldürdükçe prestij kazanıyorlar.
Kalan hayatlarına iyi bir üniversite diploması olanlar gibi,diğerlerine nispetleavantajla devam ediyorlar.
Siz öldüğünüzle kalıyorsunuz. Yasınızla...
****
Geçen yıl Antalya’da yaşanan bir kazada, bisiklet süren 9 yaşındaki Yelkan Göktuğ Demirsöz’e bir araba çarpıyor. Küçük Yelkan ölüyor. Aracı kullanan Mustafa Nagnalo’ya 1 yıl 8 aylık ceza veriliyor. Verilen ceza daha sonra 12 bin 100 liralık para cezasına çevriliyor!
Yetmiyor, mahkeme cezanın 24 ay taksitle ödenmesi konusunda kolaylık sağlıyor suçluya.
Siz 9 yıl, bin bir zahmetle çocuğunuzu büyütüp gözünüz gibi bakıp koruyorsunuz, ama mahkeme onu öldüren kişinin hayatını kolaylaştırmak için her yolu deniyor!
Suçluların korunduğu, düşünüldüğü, hak ettikleri cezayı bir türlü bulmadığı ama suçsuzların hırpalandığı, ezildiği, bir sisteme dönüştü Türkiye’de adalet!
O kocaman mahkemelerimiz, çocuğu tesadüfen Tekel bayisinde bulunduğu için öldürülen gencin anne babası için ne öneriyor? Peki ya 9 yaşındaki Yelkan’ın anne babası için? Oğlu öldürülen Mustafa Kasadar için???
Ben söyleyeyim, sabır öneriyorlar. Hayatlarını cehenneme çeviren o korkunç acıyı bağırlarına basıp, sessizce hayatlarına devam etmelerini öneriyorlar!
Bu adalet değil, zulmün ta kendisi.
Mazlumun hakkının alınmadığı bir sistem zulüm sistemidir.
Bu ülkede, bütün toplumun sinir sistemini tahrip eden tüyler ürpertici şiddet vakaları olurken, siyasilerimiz neredeler acaba?
Nelerle meşguller?
Bizler güven içinde yolda yürüyemiyorken, alışveriş yapamıyorken, çocuklarımızı bir yere gönderemiyorken, endişe içinde kıvranıyorken, başımıza ne geleceğini bilemediğimiz için kaygılanıyorken, vekillerimiz afiyetteler mi?
Şiddetten arındırılmış, makam şoförlü, korumalı steril hayatlarında yeterince keyifliler mi?
Değillerse, neden bu olaylar Arjantin’de oluyormuş gibi sessizler?
Siyaset demek, rakiplerle girilen yenişme yarışından mı ibaret? Rakibinizi yendiğinizde topluma karşı sorumluluğunuz bitmiş mi oluyor?
Adaleti kim sağlayacak, şimdiki gibi, gücü yeten, dişi kesen mi?
Peki ya, güçsüzler, zayıflar, kötülük nedir bilmeyenler?
***
Onlar sessizleştikçe biz sesimizi yükseltelim.
Ölenler biziz. Bizim çocuklarımız ölüyor.
Sokaklar da yaşayan, yaşamak zorunda olan biziz.
Sesimizi yükseltelim. Televizyonları, kitle iletişim araçlarını, sokakları saran şiddete karşı sesimizi yükseltelim.
Meclistekiler “uyanana”, karar vericiler vaziyeti görene kadar, yüksek sesle söylemeye devam edelim.
CAN ALANIN CAN VERECEĞİ BİR SİSTEM İSTİYORUZ!
HAK EDENE, HAK ETTİĞİ CEZAYI VERECEK BİR SİSTEM İSTİYORUZ!
ADALET İSTİYORUZ!