Bugün Milliyet gazetesinde yer alan bir haber, Mavi Marmara'nın rotasının değiştirilmesine rağmen İsrail'in katliamı gerçekleştirdiğini gözler önüne serdi. Diplomasi trafiği sonrasında Mavi Marmara'nın rotasını Gazze yerine Mısır'ın El-Ariş limanına kırmasından sadece Ankara değil, ABD, İsrail ve Mısır da haberdardı. Ancak buna rağmen katliam yaşandı.
Milliyet'te yer alan haber, İsrail komandolarının 9 kardeşimizi şehit ettiği kanlı baskının, geminin Mısır'a gideceği bilindiği halde gerçekleştiği anlamını taşıyor. Bu da işgalci İsrail hükümeti açısından yepyeni hukuki sonuçlar doğurabilecek bir durum.
İLGİLİ HABERDEN AYRINTILAR:
Gazze'ye insani yardım amacıyla yola çıkan filo, siyasi çabalar ve krizi önlemeye yönelik diplomatik temaslar sayesinde son dakikada rotasını Mısır'a kırmıştı.
Ankara'nın İsrail'e de bildirdiği formüle göre, İsrail'in gemiye "Geçemezsiniz" yolundaki uyarısı ya da hücum botlarıyla hafif bir müdahalesi sonrasında Mavi Marmara filosundaki 6 gemi, Mısır donanmasının nezaretinde teker teker El-Ariş limanına gidecekti.
İşin ilginç yanı, bu formül son dakikada değil, tam 3 gün önceden İsrail'e bildirilmişti. "El-Ariş müjdesi" Ankara tarafından baskından 3 gün önce 28 Mayıs Cuma sabahı Washington'a bildirilmiş, birkaç saat sonra İsrail hükümeti de bu haberi alıp doğrudan Ankara'yla temasa geçerek konfirme etmişti.
Bülent Yıldırım doğruladı
Geminin organizatörü konumundaki İHH başkanı Bülent Yıldırım da bu gerçeği Milliyet'e doğrulayarak "El-Ariş'e gidecektik. Durum onu gösteriyordu. Verdiğimiz koordinatlar Mısır karasularıydı. Gidiş yönümüzü herkes biliyordu." dedi.
Böylece 9 kardeşimizin şehadetine neden olan baskın öncesinde sürecin aslında çözüme bağlandığı, İsrail'in buna karşın yine de olağanüstü sert bir müdahalede bulunmayı seçtiği ortaya çıktı.
Diplomasi trafiği…
Filoyla ilgili diplomasi, İHH Gazze misyonunu açıkladıktan hemen sonra başlamış, İsrail rahatsızlığını Şubat'tan itibaren çeşitli defalarda doğrudan Ankara'ya bildirmiş, Mayıs ortasında geminin Gazze'ye geçmesini engelleyeceğini resmen iletmişti. BM İnsan Hakları Komisyonu raporuna göre İsrail Genelkurmay'ı nisanda resmen filonun durdurulması için eylem planı hazırlanması talimatı vermiş, 13 Mayıs'ta İsrail Genelkurmayı operasyon planlarını onaylamıştı.
Bu arada Türkiye'de ise hükümet ve Dışişleri Bakanlığı nisan ayında İHH ile temasa geçerek bu misyonun yapılmaması çağrısında bulundu. Ancak fazla yüksek perdeden yapılmayan bu çağrı, İHH tarafından reddedildi. İHH'nin kararlı tutumu karşısında hükümet ve güvenlik birimleri, İHH'nin üst düzey yetkililerine karşılaştıkları riskler konusunda gemi hareket etmeden brifing verdi.
İsrail'in operasyon kararından haberdar olan Ankara, mayıs ayı boyunca İsrail'le resmi kanalları açık tutarken İHH'ye yönelik telkinlerini de artırdı. Mavi Marmara'nın İstanbul'dan ayrıldığı 22 Mayıs'tan Antalya'ya vardığı 28 Mayıs arasındaki 6 günlük zaman diliminde, Gazze diye yola çıkan geminin aslında El-Ariş'e gitmesi kesinleşti.
Senaryoya göre Gazze'ye doğru yola çıkan gemi, İsrail'in uyarı ya da engellemesiyle karşı karşıya kaldığı noktada direnmeyecek, ambargoyu zorlamayacak, rotasını El-Ariş'e çevirecekti.
Ömer Süleyman onayladı
El-Ariş rotası sadece Ankara ve İHH değil, söz konusu tüm taraflarca açıkça biliniyordu.
Gemi hareket ettikten sonra yükselen diplomatik tansiyon karşısında MİT devreye girerek Mısır gizli servisi başkanı General Ömer Süleyman'ı Mavi Marmara filosunun El-Ariş'e demirlemesi konusunda ikna etti. Gazze konusunda geçiş noktası olmak istemeyen ve daha önce benzer İHH misyonlarından rahatsızlık duyan Mısır, önce isteksiz davrandı. Ancak MİT üzerinden yürütülen temaslarda Mısır istihbaratı son dakikada gemilerin filo halinde değil tek tek gelmesi koşuluyla Ankara'nın talebine onay verdi.
26 Mayıs'ta İsrail Savunma Bakanlığı'nın operasyon planlarını resmen onaylamasıyla Washington da bir anda Mavi Marmara denklemine girdi. Mavi Marmara'nın Antalya limanını terk ettiği 28 Mayıs Cuma sabahı ABD'nin Ankara büyükelçisi Jim Jeffrey Dışişleri Bakanlığı'na giderek Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile yaptığı görüşmede ABD'nin Mavi Marmara'nın yaratabileceği kriz konusundaki kaygılarını ve İsrail'in operasyon yapacağı bilgisini iletti. Sinirlioğlu, ABD elçisine İHH'nin hükümet kontrolünde olmayan bir sivil toplum kuruluşu olduğunu söyledikten sonra, zaten de geminin rotasını el-Ariş'e çevireceği bilgisini verdi. Sinirlioğlu geminin İsrail donanmasıyla ilk temas halinde dümeni kıracağını anlatırken, İsrail'in sert müdahalede bulunmaması gerektiğini vurguladı.
Rotanın Mısır'a kıracağı haberi, Washington'u rahatlattı. El Ariş formülünden memnun olan ABD elçisi, bu bilgiyi İsrail'le paylaşacağını vurguladı.
ABD elçisi Jim Jeffrey, ABD'nin Tel Aviv büyükelçisi James Cunningham'ı arayarak el-Ariş bilgisini aktardı. ABD'li diplomat, bunu aynı gün İsrail Dışişleri Bakanlığına bildirdi. Bunun üzerine İsrail Dışişleri Müsteşarı Yossi Gal, Ankara'yı doğrudan arayarak geminin gerçekten el-Ariş'e gidip gitmeyeceğini sordu. Haberi doğrulayan Dışişleri Müsteşarı Sinirlioğlu, bir kez daha İsrail'den fiziki müdahalede bulunmamasını, itidalli davranılmasını ve şiddete başvurmamasını istedi.
Mavi Marmara rotayı kırdı
Bu arada Mavi Marmara da Gazze açıklarına gelmişti. 30 Mayıs gecesi mürettebat Gazze için hazırlıklara başladı ancak aynı mürettebat BM komisyonuna aslında rotalarının El-Ariş olacağını söyledi.
Gemi aynı zamanda rotasını el-Ariş'e kırdı. Gündüz güney-batı istikametinde 222 derece seyreden gemi, 30 Mayıs gecesi 23: 30'da yönünü 185 derece güneye çevirdi.
"El Ariş'e gidecektik"
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Milliyet gazetesine yaptığı açıklamada "Çıkarken Gazze'ye gidiyoruz dedik. Ancak verdiğimiz koordinatların Mısır karasuları olduğunu herkes biliyordu. Muhtemelen el-Ariş'e gidecektik. Durum onu gösteriyordu. Biz düşündük ki gelirler, müzakere yaparız, el-Ariş'e gideriz, ondan sonra oradan Gazze'ye gideriz. Ama o gece bambaşka gelişti." dedi.
Yıldırım'ın anlattıkları, Ankara ve Batılı diplomatik çevrelerin aktardığı El-Ariş senaryosuyla örtüşüyor. "Mısır karasularına girince Mısır donanması karşımıza çıkar. Biz Gazze'ye gidiyoruz diyecektik, olmazsa el-Ariş'te kalacaktık. İsrailliler gidiş yönümüzü biliyordu. En fazla plastik mermiyle bizi korkuturlar diye düşündük. Ama gelir gelmez gerçek mermi kullandılar."