22 Mayıs 2010 tarihinde Sarayburnu’ndan Filistin’e uğurlanan İHH’nın yardım gemilerinin çağrıştırdığı duygu, Hz. Nuh’un özgürlük gemisine olan ilgimiz gibiydi.
Ama bu gemiler özellikle de Mavi Marmara 31 Mayıs 2010 gecesi İsrail askerlerinin vahşice saldırısına maruz kalmış ve bu saldırı sonucunda gemide ki insanlardan birçok kişi yaralanmış ve 9 kardeşimiz de şehit edilmişti.
Mavi Marmara özgürlük gemisi 26 Aralık 2010 günü Filistin’e yol aldığı limana yani Sarayburnu’na geri dönüyor. Siyonist İsrail’in gemiyi iade etmesinden sonra İskenderun limanında uzun bir süre bakıma alınan gemi ilk önce Çanakkale’ye uğrayacak. Aktivist, gazeteci ve şehit ailelerini alarak oradan da İstanbul’a, Sarayburnu’na gelecek.
Sarayburnu’nda düzenlenecek karşılama törenine Türkiye’nin birçok ilinden otobüsler kalkacak. Ayrıca 9 şehidimizin fotoğraflarının asılı olduğu 9 özel motor ve 100 den fazla motor Mavi Marmara Gemisine eşlik edecek.
Geminin özellikle 26 Aralık tarihinde Sarayburnu’na gelmesinin önemli bir nedeni daha var. 27 Aralık 2008 yılında Katil İsrail’in Gazze’ye yapmış olduğu Dökme Kurşun Operasyonu’nun yıl dönümü.
Hatırlayacak olursak, İsrail 27 Aralık 2008 günü sabah saatlerinde 60 savaş uçağı ve helikopterlerle Gazze Şeridine 100 tonun üzerinde bomba yağdırmıştı, kimyasal içerikli salkım bombaları atmıştı. Bu Siyonist saldırıda 1500’ün üzerinde insan katledilirken binlerce kişi ağır yaralanmıştı.
Bu hava harekatının ardından elektrikleri kesilen Gazze’de hastanelerdeki yaralılar cep telefonlarının ışıkları altında ameliyat edilmeye çalışıldı.
Hamas’ın önde gelen isimlerinden Nizar Reyyan 10 Ocak günü şehit edilmişti. İsrail 7 Ocak günü ise Birleşmiş Milletlere ait bir okulu bombalayarak henüz ağzı süt kokan binlerce çocuğu katletti. İsrail’in bu vahşi saldırısından kaçmak için Mısır sınırını kullanmak isteyen Filistinlilere Mısır askeri ateş açmıştı. Ve 22 gün süren vahşi saldırı ve kuşatmanın sonunda çoğu çocuk olmak üzere 1500 kişi hayatını kaybetmişti.
Aslında bu saldırı İsrail’in 42 yıldan beri Filistin halkına uyguladığı katliamlarından sadece birisiydi. İsrail’in politikalarının bir parçası yani.
Dökme Kurşun Operasyonu sonrasında Goldstone Raporu’nda İsrail’in Filistin halkı üzerine beyaz fosfor kullandığı tespit edilmesine rağmen, ne yazık ki Gazze’de yaşanan bu vahşete karşı açılan herhangi bir soruşturma söz konusu olmadı.. Geldiğimiz süreçte aynı sorun Mavi Marmara Gemisiyle ilgilide yaşanıyor. İsrail uluslararası sularda büyük bir insanlık suçu işledi. Ancak Netenyahu “Türkiye önemli, ama özür de tazminat da söz konusu değil!” derken, Siyonist İsrail’in Başbakan yardımcısı Silvan Şalom tazminatın karşılıklı olması gerektiğini, çünkü filo olayında İsrail’in de zarar gördüğünü söyleyen bir yüzsüzlükle, “asıl siz bizden özür dileyin” deme pişkinliğini gösterdi.
İsrail’in özrü veya tazminat ödemesi Türkiye ile politik ilişkileri açısından tabi ki önemlidir. Ancak bizim için de, beyanda bulunan Mavi Marmara şehitlerinin aileleri için de özür ve tazminat olayından daha da önemli olan, yıllardır Filistin’e uygulanan ambargonun ve ablukanın biran önce son bulmasıdır.
Bu nedenle 26 Aralık 2010 Pazar günü hem Mavi Marmara şehitlerimizi anmak, İsrail’in Mavi Marmara’da yaptığı vahşeti hatırlamak hem de 27 Aralık Dökme Kurşun Operasyonu’nu unutmadığımızı hatırlatmak için Sarayburnu’nda buluşalım.
Hayatımızdan ve hafızalarımızdan iki gemiyi hiç çıkartmayalım.
Biri insanlığın kurtuluşunu simgeleyen Hz. Nuh’un gemisi, diğeri özgürlüğü simgeleyen Mavi Marmara Gemisi.
Fragmanlarından takip edebildiğimiz kadarıyla Kurtlar Vadisi ekipmanı Filistin’de yaşanan zulmü gündeme getirmek için bir film çekti. Bu film 2011’in Ocak ayının son günlerinde vizyona girecek. Ekipmanın elemanlarından olan filmin senaristi Bahadır Özdener, Kanal D Ana Haber Bülteni’nde filmin senaryo kurgusu içinde Mavi Marmara gemisine yer vermelerini şöyle ifade ediyordu: “Uluslararası sularda seyreden Mavi Marmara gelmesinde İsrail askerlerinin gerçekleştirdikleri katliam, unutulmayacak bir insanlık suçudur. Bu olayın acısını, anısını ve anlamını canlı tutabilmek için senaryoda Mavi Marmara gemisinde yaşanan olaylara yer verdik. Bunun için filmin senaryosunu yeniden yazdık.”
Mavi Marmara olayı, fıtrattan ve adaletten yana olan onurlu, vicdanlı, yiğit insanlarımızın zulme, işgale, ambargoya ve katliamlara karşı sergiledikleri bir şahitliktir. Mavi Marmara’da yaşanan örnekliği ve onuru şiirlerimizde, nesirlerimizde, piyeslerimizde yeniden yeniden yazmalıyız.
Ve şimdi hep birlikte özgürlük gemimizi yeniden inşa etmeliyiz. Değerleri, onurları ve özgürlükleri adına eli sapan tutan Filistin’in, Gazze’nin zeytin karası gözlü çocukları için. Filistin’in yaşattığı tevhidi değerleri korumak için… Ve bir de “annem mi; yoksa şehadet mi?” diyen sevgili Furkan için… Herşeyden önce de Adl ve Kahhar olan Allah için…