Matem, Övgü, Veyl

FIRAT TOPRAK

İnsanlığın çürüme sürecinin hane hane, hücre hücre yeni bir ivme kazandığı vasatın adıdır Halep, Humus, Hama ve kefenine sarınmış diğer beldeler.

İş bu vasat diğer bir açıdan suratına kara çalmakta zamana, zemine ve asrın bilmem kaçıncı utancının rahatsız edemediği kalabalıklara.

Kerbela olmuş Bilad-ı Şam; duyabilir mi tüketim pazarında satılık vicdan(sız)lar?

Zevahir kurtarmakla meşgul dünya efendileri..?

Biliriz efendilerin rasyonel karşılıklara abanmışlığını ve ötesinin anlamsızlığını.

Barbarlığın böylesini ölçebilecek tekniği var mı tümden mekanize olmuşların?

Yine mızraklara geçirilmiş ayetler.

Ali lehine tezahüratlar eşliğinde doğranmakta evlad-ı Ali.

Haccac sökün etmiş tarihten Hüseyin elbisesiyle.

Kardeş kardeşi mi vuruyor yoksa dilinde ayetler olan İblislerle mi kavgada Hak erleri?

Kafası koparılmış körpelerin, kana bulanmış iniltiler sahibi kadınların yasını ben tutacağım biteviye.

Sakalı yeni terlemiş, gençliğinin ilkbaharında her gün toprağa düşen yüzlerle yiğidin ardından türküler yakacağım sonu intikam yeminleriyle biten.

Feryadu figanlara yuva kılarak yüreğimi suskudan volkan dizeceğim.

Karanlığın bağrına dalan bomba yüklü araçtaki kardeşimi uğurlayacağım bin gıptayla.

Mavzerinin nakışına işleyeceğim tüm öfkemi, hülyalarımı.

Arşın kapılarını zorlayan nur yüzlü dualara ben eşlik edeceğim mahcubiyet izharıyla. Cennet pazarına dönmüş sokaklara yolumu düşüreceğim elbet.

“Sözünde duranların”  ardından arşınlayarak adım adım.

“Sıra beklemenin” övüncü öncülerin matemine karışır belli belirsiz.

***

Gençlerin ve çocukların devrimidir bu.

Allah’tan başka kimsesi olmayanların devrimi.

 “Eleysallahu bi kâfin abdeh?” (Allah kuluna yetmez mi?)

Şahidiz ki Tevekkül edenler ancak Allah’a tevekkül ederler ve Rabb, nusretini gönderir rızası peşi sıra. 

“Şam’ın Özgürleri” “Tevhid Sancağını” kaldırmışken varsın ki olsun ve her ne olursa olsun.

Gemileri yakanlara, mavzerine aşkla sarılanlara selam olsun!

Bilumum Nusayri taifesi bilsin ki kan kılıca galiptir.

Keleşleri tutan eller meyveye duracak düşmekle toprağın bağrına. Tastamam bir ümit olarak pür yarın kesilerekten.

Ümmetten hayır kesilmez inan.

Analar umut doğurmakta her gün ve analarla savaşan yenilmiştir her vakit.

Gidecek Firavun pahası her ne ise ve o pahadan bir hisse de zulmün sırtını sıvazlayanlara da kalacak.

Saat yaklaştı ve o an eman değil, kılıcın hükmü olacak Muntakim’in adıyla.

***

Bu hercümerç içre sarsılırken her bir katman,

Kahrolası reel politiğe teslim olmuşlara veyl..!

Allahsız denklemler kuranlara..!

Bir yaman çelişkide değerleri, dostların hatırına kurban edenlere..!

Kalemini, aklını ve ruhunu kiralık meta haline getirenlere..!

Doğru adına ne varsa ters yüz etmek için paralanan saray ulemasına..!

Zulme perde bilumum çokbilmişlik ve komplocu akıl tutulmuşluğunun propagandistlerine..!

Beton kentlerin ruhsuz bedenlerine..! (Ki türlü oyun/oynaştalar.)

On binlerin uğradığı vahşetin üç maymunlarına..!

Ölü toprağıyla hesaplaşma derdi olmayanlara veyl..!

Geçici olanı arzulayarak hırsla, ebedi olandan kaçanlara..!

Zulmün icrasından öte meyle veyl..!

“El hak kişi kazandığına karşılık rehindir.”

“Ya Eyyuhellezine amenu…” (Ey iman iddiasında bulunanlar..!)

Ve ma lekum?” (Size ne oluyor?)

Islah Haber