Samed Karagöz / Yeni Şafak
Massive Attack’ın desteği
Geçtiğimiz günlerde ünlü İngiliz grubu Massive Attack İstanbul’da bir konser verdi. Bu konsere geçmeden önce dikkatimi çeken bir husustan bahsetmek istiyorum.
Bir kısım sürekli olarak geçmişte ülkemizde düzenenlenen konserlerden özellikle Ahmet San organizasyonuyla yapılan büyük konserlerden özlemle bahsedip duruyor. Ve bu kısım sürekli olarak ülkenin “geri”ye gittiğinden filan dem vuruyor. Bu kesim şunu göz ardı ediyor. Dünya artık değişti. Dünyanın çok çok şehrinde bu tarz organizasyonlar yapılabiliyor. Pandemiden sonra ortaya çıkan ekonomik koşullar bunu daha da imkânsız hale getiriyor. Eminim ki bundan 20-30 sene bu günleri de aynı nostaljik yaklaşımla göklere çıkartacak birileri olacak. Çünkü özellikle İstanbul’da sürekli olarak son derece önemli müzisyenlerin grupların konserleri yapılıyor. Sadece Beşiktaş Stadı’nda bu yaz gerçekleşen konserler bile hatırda kalsa yeter. Gelelim Massive Attack’ın konserine. İngiliz grup siyasi, politik mesajlar vermeyi çok seviyor. Geçtiğimiz gün gerçekleşen konserde de benzer bir durum oldu. Grup, konserinde İsrail’in işlediği suçları sadece 7 Ekim’den itibaren değil kurulduğu günden itibaren gözler önüne serdi. İşte konser sırasında dev ekranlarda gösterilen bazı yazılar:
l 29 Kasım 1947’de Birleşmiş Milletler’in (BM) Paylaşım Planı’nın kabul edilmesinden, İsrail Devleti’nin kuruluşu sırasına kadar (15 Mayıs 1948), siyonist milisler tarafından anavatanlarından sürülen Filistinlilerin sayısı
* İsrail’in kuruluşu sırasında (1947-1949) siyonist milisler ve yeni İsrail ordusu tarafından anavatanlarından kovulan ve mültecilere dönüştürülen Filistinlilerin sayısı
*2021’de İsrail ordusu tarafından sökülen, yok edilen ve yakılan ağaçların yaklaşık miktarı
* İsrail’in 1967’den bu yana, işgal ettiği topraklarda söktüğü ağaç sayısı
* İsrail vatandaşlığına sahip Filistinliler, 2023’te onlarca ayrımcı yasaya maruz kalarak kendi anavatanlarında ikinci sınıf vatandaş olarak yaşamaya zorlandı
* 1948 ile 1950 yılları arasında, siyonist milisler ve yeni İsrail ordusu, Filistin şehirlerini ve kasabalarını etnik olarak temizledi; bunlar sistematik olarak yok edildi ve Yahudilerle yeniden dolduruldu
Konsere giden bir arkadaşıma izleyicilerin tepkisini sordum. Nihayetinde Türk sekülerlerinin ortalamasını gözlemliyorum. Beni şaşırtan bir şekilde Binyamin Netanyahu bütün bu suçların faili olarak gösterildiğinde izleyicilerin yoğun bir yuhlamasının olduğunu öğrendim. Amerikan Kongresi’nde ayakta dakikalarca alkışlanan( bu esnada savaş suçlusu ve soykırım suçlusu yazılarını gösteren Rashida Tlaib’i asla unutamayacağız) ve kahraman muamelesi gören Netanyahu’nun bu kitle tarafından yuhlanması beni ziyadesiyle memnun etti, en azından hâlâ bazı farkındalıkların olduğunu gösterdi.
Her fırsatta, her koşulda Filistin’de yaşananları anlatmaya herkes devam ederse İsrail’e karşı bir tepkinin zamanla oluşacağına inancım tam. Amerikan kongresindeki alkış tufanı işimizin ne kadar zor olduğunu gözler önüne sermesi açısından son derece önemli. Batı’da özellikle Amerika’da yapılan gösterilen gerekli lakin bunları politika yapıcılar üzerinde bir etkisi olmadığını kongredeki konuşma bize bir kez daha gösterdi.