Ersin Çelik / Yeni Şafak
Masa nasıl Muharrem İnce’ye kaldı?
İttifak cephelerinde fotoğraf artık netleşiyor. Zaten zaman da kalmadı. Cumhur İttifakı, Yeniden Refah’ın katılımı ile giriyor seçimlere. Fatih Erbakan imzaları tamamlama aşamasındayken adaylıktan Erdoğan lehine çekildi. HÜDA-Par dışındaki her parti kendi logosuyla seçmenin karşısına çıkacak. Cumhur İttifakı için taşlar yerine oturdu demek en doğrusu olur. Gözler şimdi başta AK Parti olmak üzere partilerin milletvekili listelerinde olacak. YSK takvimine göre partiler 9 Nisan’da aday listelerini teslim edecekler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dünkü grup toplantısında, AK Parti listelerinde büyük bir değişim olacağının işaretlerini verdi.
Erdoğan, üç dönem kuralının uygulanacağını ilan etti ve “aday listelerinde yeni isimler olacak” dedi. AK Parti’de üç dönem kuralına 60 milletvekili takılıyor. Aralarında henüz 40’lı yaşların başlarında olan Fatih Şahin ve Hamza Dağ gibi isimler de var.
Erdoğan siyaset kulislerini hareketlendirecek bir mesaj daha verdi. Geçtiğimiz hafta katıldığı yayında, Yardımcısı Fuat Oktay’ın Ankara’dan ve kabine üyelerinin de büyükşehirlerden milletvekili adayı gösterileceğini açıklamıştı.
Erdoğan dünkü grup toplantısında seçim sonrasına dikkat çekerek, “Bakanlarımız bugüne kadar kabinede verdikleri hizmetleri 14 Mayıs’tan sonra Meclis’te verecekler, çalışmalarını Meclis’te sürdürecekler. Seçimleri kazandıktan sonra kabinede yeni isimlere görev vereceğiz” dedi. Bu sözlerden; seçim sonrasında kabinenin tamamen değişeceği anlamı çıkıyor. Yeni kabine siyasete yeni isimleri de kazandıracaktır. Erdoğan, milletvekili listeleri belli olduktan sonra seçim sonrası kuracağı kabinede hangi bakanlığa kimi düşündüğünü açıklayabilir de. Geçtiğimiz hafta Mehmet Şimşek ile baş başa yaptığı görüşmenin seçim sonrasına yönelik olduğunun işaretler var.
Bu arada mevcut bakanların aday gösterilecekleri şehirler sadece AK Parti’yi değil diğer partileri de ilgilendiriyor. Bakanlar hem kamuoyu güçleri hem de icracı yönleriyle sahada olacaklar. Aday oldukları büyük şehirlerde AK Parti’ye “artı bir vekil” kazandıracak çalışmaların sorumluluğunu yüklenecekler. Bu nedenle de diğer partiler için hangi şehirde kimlerle yarışacakları önemli. AK Parti’nin listelerini öğrenseler, kendi listelerini bakanlara göre belirleme, değiştirme ve adayları kaydırma yoluna gidebilirler.
Millet İttifakı için ise durum bu kadar net değil. Aksine hâlâ çok karışık. Bileşenler ne yapacak bilinmiyor. Saadet, DEVA ve Gelecek’in ‘ittifak içinde ittifak’ yapma ve seçimlere Saadet Partisi çatısı altında girmesinden bahsediliyor. Bu ittifak hem risk hem de bir meydan okuma. Her parti kendi etkisini, gücünü ve ederini görmek istiyor. Böyle bir ittifak en fazla da CHP’nin işine gelir. Aksi durumda bu partilerin milletvekili adaylarını da CHP listelerinden göstermek zorunda kalacaklar. Bir alternatif daha konuşuluyor; Meral Akşener’in git-gel yapması, HDP’nin masaya ilintilenmesi ile kamuoyu yoklamalarında oy kaybettiği görülen İYİ Parti, son olarak Yavuz Ağıralioğlu’nun istifasıyla milliyetçi seçmen kaybı da yaşayacaktır. Bu durumda yüzde 7’nin altına düşme eğilimindeki İYİ Parti’nin ittifak içinde ittifakı kabul edebileceği konuşuluyor.
Görüldüğü gibi Kemal Kılıçdaroğlu, kurduğu masaya oturttuğu tüm partileri bir şekilde teslim aldı. Dönüşü olmayan yola soktu. Bu partiler kendi başlarına ya da CHP dışı bir ittifakta taban bulma potansiyellerini de yitirdiler. Meral Akşener, kendi istediği ismi Cumhurbaşkanı adayı yaptırıp, oluşan etkiyle partisini de ana muhalefet konumuna yükseltme hesapları yapıyordu. Şimdi ise barajın altında kalmamanın formüllerini arıyorlar.
İttifak cephelerinde tarafını belli etmeyen tek isim ise Muharrem İnce. Ben yazıyı gazeteye gönderirken, Kemal Kılıçdaroğlu Memleket Partisi Genel Merkezi’nde İnce’yi ziyaret ediyordu. Çok ilginç değil mi? Kılıçdaroğlu, 2018 seçimlerinde “gel bakalım” diye sahneye çağırıp Cumhurbaşkanı adayı ilan ettiği İnce’nin ayağına gitti. Neden gittiği herkesin malumu. Kemal Bey’in bu saatten sonra İnce’den adaylığını geri çekmesinden başka bir talebi olamaz. Bu görüşmenin “masaya davet” çerçevesinde olduğu da konuşuluyor. Ağır baskı altındaki Muharrem İnce, adaylıktan geri çekilirse karşılığında bir şeyler alması gerekiyor. Eli güçlü. Çünkü kendisini hafife alan, muhatap kabul etmeyen, CHP’nin öz evladı olmasına rağmen; ittifak çerçevesinde Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Gültekin Uysal kadar değer verilmeyen Muharrem İnce, eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ayağına getirdi. Bu, şu demek; Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce olmadan HDP’nin verdiği açık desteğin bir anlam ifade etmediğini net bir şekilde görmüş. Demek ki hesap kitap ortada ve gerçek anketler başka sonuçlar söylüyor. CHP tabanındaki öfke nöbetleri ve küfür kıyamet hakaretler boşa değil. Muharrem İnce geri çekilmezse 7’li masa için fotoğraf bir türlü netleşmiyor. Öyle bir zemin oluştu ki; İnce, adaylıktan çekilse de çekilmese de masanın hesabını ödemek zorunda kalacak.
Bu saatte sonra ne yapar peki? Ankara siyasetini yakından takip eden ve tüm taraflarla görüşebilen bir dostuma sordum; “Benim tanıdığım Muharrem İnce, Millet İttifakı’na girmek istemişti. Ancak etkisini göremediler. Biraz da buna kızgın. İstediğini alırsa ve Kemal Bey’in kazanma ihtimalini görür ya da bu ihtimale inandırılırsa adaylıktan çekilir. Ancak kazanmayacak bir Kılıçdaroğlu ile yeniden yol yürümezse seçimlerden sonra partisinin güçleneceğini çok iyi biliyor” dedi. İnce için zor saatler. Çünkü kararını bugün 17:00'ye kadar netleştirmek zorunda. Hep birlikte göreceğiz.