Marksist Hocanın Kemalist Hayalleri

Böyle fikirleri donmuş, anakronik görüşlere sahip hocalar daha çok konuşsa biz de daha çok aydınlansak, ne iyi olur!

Atilla Yayla/ Yeni Şafak

Hürriyet gazetesi, kendi adlandırmasıyla, “Marksist iktisat hocası” Korkut Boratav ile bir röportaj yapmış (2 Şubat 2015). Cansu Çamlıbel’in gerçekleştirdiği röportajın aşağıda aktardığım kısımları çok ilginç. Önce okuyalım, sonra söylenenlerin ne anlama geldiğini ele alalım.

“Haziran kalkışması Türkiye halkının önemli bir bölümünün aydınlanma değerlerine sahip olduğunu, sınırsız demokrasiye tutkun olduğunu, paylaşımcı olduğunu, kamucu olduğunu, yani geçmişten gelen varlıkların kapkaççılar tarafından yağmalanmasına karşı olduğunu, bu anlamdaki bir kapitalizme de karşı olduğunu, bu kapitalizmin siyasi iktidar tarafından temsil edildiğini de teşhis ederek ortaya koydu. Sınırsız demokrasi, paylaşımcılık, ihtiyaca göre dağıtım, kamuculuk, aydınlanmacılık... Bunların heyet-i umumiyesi -katılımcılar o algılama içinde değil ama- komünizmdir. Bunların hepsi Türkiye toplumunun bünyesinde bu değerlerin kendiliğinden yerleşmiş olduğunu gösteriyor. Birleşik Haziran Hareketi’nin ana çerçevesi budur. Gezi Hareketi bu ittifakı tam simgelemektedir.

- Damarlarımızda komünizm var yani, öyle mi?

Damarlarımızda komünizm akıyor, bu halkı bu derecede yoz bir karanlığa mahkum etmek mümkün değil. Haziran kalkışmasının insanları yok olmadı, hala bir aradayız. Bir buçuk yılda da değerleri değişmiş olamaz. Onun için Türkiye için iyimseriz. Yunanistan’da Syriza’nın etkisi Avrupa’ya dalga dalga yayılırsa Türkiye toplumu, Ortadoğu coğrafyasının değil, Avrupa coğrafyasının bir parçası olduğunu umarım fark edecektir. Bu da bizim için güzel bir ümit noktasıdır.

- Bize sizin baktığınız yerden bir Kemalizm tanımı yapar mısınız?

Kemalizm... bir kere aydınlanmacıdır; Ortaçağ karanlığına baş kaldırdığı ölçüde demokrattır. Türkiye’ye aydınlanmanın devrimlerinin bir bölümünü, laikliği, medeni hukuku getirmiştir. Tercüme faaliyetiyle, klasiklerle Türkiye’yi Batı kültürüyle birleştirmiştir. Kemalizm'in demokrat kanadı budur. Hasan Ali Yücel, Türkiye’de demokrasinin örnek bir simasıdır. Köy enstitülerinin mimarlarından biri odur. Ama Kemalizm yaftasına sığınmış bir karanlık kanat da vardır. 1946 ile 1950 arasındaki CHP iktidarına damgasını vuran anti-komünizm, 12 Eylül’de cuntanın Atatürkçülüğü bunun dik âlâsıdır. Kemalizm’in demokrat kanadını insanlara indirgersek, İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu örnektir”.

Mezara komünist olarak gitmeye kararlı olduğu ve de tarihî tecrübelerden zerre kadar ders almadığı anlaşılan hoca, komünizmi yüceltiyor, sınırsız demokrasi ile özdeşleştiriyor. Haklı, sınırsız demokrasi demek diktatörlük demektir. Demokrasi komünistlerin lugatında diktatörlüğün rumuzudur. Hoca, Haziran kalkışması dediği Gezi isyanlarını da çok seviyor. Gezi’nin, katılanlar farkına varmasa bile, komünist bir ayaklanma olduğunu söylüyor. Hocanın bu sözleri komünizme karşı olanlara ne düşündürtecek acaba?

Hâliyle, Yunanistan’da Syriza’nın seçim zaferi hocayı çok sevindirmiş ve umutlandırmış. Syriza’nın son hamlelerinden sonra hâlâ aynı yerde mi, merak ediyorum.  Syriza muhalefetteki desteksiz atış pozisyonundan çark etti ve yavaş yavaş gerçekleri kabul etmeye başladı. Korkarım,  Syriza, bizim sosyalistler için tam bir hayal kırıklığı olacak. Olsun, hiç olmazsa onlara şu fani dünyada, sınırlı ömürlerinde birkaç günlük sevinç yaşatıyor.

Marksist hocanın Kemalizm'e bakışı da ilginç. Kemalizm'i ilerici bir yaklaşım olarak görüyor. Tek parti diktatörlüğü dönemini onaylayıp yüceltirken, demokrasiye geçiş süreci olan 1946-50’yi karalıyor. Benim açımdan sözlerinde şaşılacak bir şey yok. Bundan asıl ders çıkarması gerekenler, muhafazakâr medyanın, sosyalizm ile Kemalizm'in birbirinin zıddı olduğunu zannedip, sosyalist olduğunu söyleyen Kemalistleri “siz sosyalist olamazsınıııız!” diye paylayan bazı yazarları. Sosyalizm tapınması sadece sosyalistlerde yok, bazı dindar muhafazakârlar arasında da yaygın. Geçenlerde bir televizyonda muhafazakâr çizgide oluşuyla tanınan bir konuşmacının “Türkiye’de sol sosyalizmi boğuyor. Sosyalizmin kendini gerçekleştirmesine izin verilmedi” diyen cümlelerini neşe içinde dinledim.

Bu kafadaki kimselere bir kere daha seslenmek isterim: Arkadaşlar, sosyalizm-komünizm hocanın açıkladığı şeydir. Onun liberal demokrasiyle, klasik insan haklarıyla, bireysel özgürlükle, adâletle bir alâkası yoktur. Fikret Başkaya ve Özgür Üniversite çevresi hâriç, ülkedeki sosyalistlerin tamamına yakını aynı zamanda Kemalist'tir. Sosyalistlerin en iddialıları Kemalizm'i sosyalizme giden yolda bir merhale olarak görürler. Kemalizm onların mahallî ve konjonktürel, sosyalizm ise genel ve evrensel ideolojisidir...

Böyle fikirleri donmuş,  anakronik görüşlere sahip hocalar daha çok konuşsa biz de daha çok aydınlansak, ne iyi olur!

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm