Kemal Öztürk’ün Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde yayımlanan konuyla alakalı yazısını (19 Şubat 2019) ilginize sunuyoruz:
Tanzim Satış Meselesini Anlamaya Çalışalım
Siyasete, gündemimize, mutfağımıza ve cüzdanımıza etki eden tanzim satış meselesini tartışıyoruz bir haftadır.
Bir çoğumuzun kafası karışık.
Ucuz sebze aldığı için halkımız durumdan memnun. Ancak tartışma bununla bitmiyor.
Bir haftadır durumu gözlemekle kalmadım. Bir de konunun tarafları ve uzmanlarıyla konuştum.
Market zincirlerinin sahipleri, komisyoncular, kabzımallar ve ekonomistler.
Sanırım meseleyi anladım. O yüzden sizinle paylaşıyorum.
FİYATLARI YÜKSELTEN FIRSATÇILAR KİM?
Ortada iki görüş var.
Birinci görüş, hükümetin dillendirdiği görüştür:
‘Sebze meye tarlada çok ucuza üretiliyor, ancak arada “birileri” bu fiyatı yükseltiyor. Bu nedenle vatandaş pahalıya sebze meyve yiyor.’
“Birilerinden” kasıt ise oldukça ağır ithamları içeriyor. ‘Fırsatçılar, haksız kazanç elde eden komisyoncular, hükümete operasyon çekmek isteyenler, seçimi etkilemeye çalışanlar…’ böyle gidiyor.
Bu yüzden aradaki o “birilerini” devreden çıkartıp, üreticiden direkt tüketiciye mal temin ederek, piyasadaki fahiş fiyatları indirmek, enflasyonu dizginlemek mümkün. Tanzim satışlar bu nedenle kuruluyor. Görüş bu.
Gerçekten de İstanbul ve Ankara’da kurulan tanzim satışlarda market ve manavlardan daha ucuza sebze satıldı ve fiyatlar düştü.
Bu nedenle hepimiz ortada haksız kazanç olduğuna, birilerinin fırsatçılık, spekülatörlük yaptığına ve hükümete operasyon çektiğine inandık.
O zaman bu “birileri” dediğimiz ve fiyatların artmasına etki ettiğini düşündüğümüz kişileri arayıp bulayım dedim.
MARKETÇİLER: ASLINDA ZARAR EDİYORUZ
Piyasanın en büyüklerinden olan birkaç marketin sahiplerini ve yöneticilerini aradım. Öyle doğrudan sordum: “Piyasadaki fiyatları siz mi yükseltiyorsunuz?”
Hepsinin anlattıkları aşağı yukarı aynıydı ve şöyle özetlenebilirdi:
‘Biz aslında sebzeden kar etmiyoruz. Bunu resmi fatura ve işletme sistemimiz SAP üzerinden de ispatlayabiliriz. Müşterilerimiz sebze meyve alırken aynı zamanda diğer mallarımızdan da alsın diye buna katlanıyoruz.
Zararı şöyle açıklayalım: Vergiler, çalıştırdığımız binlerce işçi, nakliye ve diğer masraflarımızın işletme giderleri % 20 civarı ürüne yansır. Buna % 7 KDV ekleyin. Ürünler müşteri tarafından seçildiği için % 7 fire oluyor. Bunu da koyarsak toplamda %34 giderimiz var. Ancak biz bunu sadece %25-28 oranında ürüne yansıtabiliyoruz. Yani aslında biz %5 zararına satıyoruz sebzeyi. Hadi diyelim zarar değil de sıfır kar olsun. Yine de fiyatı yükselten de, fırsatçılık yapan da biz değiliz. Tüm marketlerde durum aşağı yukarı aynıdır.’
Tam burada durdurdum konuşanları ve ölümcül soruyu yapıştırdım:
“Peki tanzim satışlardan sonra sizdeki sebze fiyatları da düştü. Demek fiyatınız biraz yüksekmiş ve daha ucuza da satabiliyormuşsunuz.”
‘Hayır daha çok zararına satıyoruz anlamına gelir bu. Çünkü vatandaş tanzim satıştaki fiyatı bizde göremeyince tepki gösteriyor. Biz de biraz daha zararına satışı göze aldık. Ancak buna rağmen bazı ürünleri tanzim satış rakamlarına vermemiz imkânsız. Ne kadar dayanırız buna bilmiyoruz. Marketler kanun gereği alış ve satış fiyatını etikete yazmak zorundadır. Bugün gidin bakın, birçok üründe zararına sattığımızı etiketlerde göreceksiniz.”
Marketlerin görüşü böyle.
HAL VE KOMİSYONCULAR: BİZ DE FİYATLARI YÜKSELTMİYORUZ
O zaman hal ve komisyoncular bu fiyatları artıyor olabilir mi? Onlara da aynı soruyu sordum. Fiyatları siz mi yükseltiyorsunuz?
‘Burası Antalya’nın Kumluca ilçesi. Türkiye’nin sebze ihtiyacı neredeyse buradan karşılanır. Sebze fiyatları, belediyenin hal müdürlüğü, komisyoncular, alıcı tüccarlarla ortak belirlenir. Borsa gibi. Ve hal müdürlüğünün internet sitesinden yayınlanır. Bunun üzerine kimse mal satamaz.
Bu yıl hava şartları, hortum ve sel gibi doğal afetler yüzünden üretim çok düştü. Buna ihracat da eklenince, iç piyasaya mal vermek çok zorlaştı. Bu da fiyatları arttırdı. Bir komisyoncunun ürünlerdeki kar payı %8’dir. Buna vergiler ve işletme masraflarımız dahlidir. Bizim sattığımız ürüne marketler nakliye ve fire masraflarını ekler. Bu da normaldir. Yani fiyatları yükselten, fırsatçılık yapan biz değiliz. Her şey belediye halinin kontrolünde.’
Burada konuştuğum kişiyi yine durdurdum ve sordum.
“Ancak tanzim satış noktalarında sebze fiyatları marketlerden daha ucuz nu nasıl oluyor?
‘Bizim sattığımız ürün Türkiye’deki en düşük fiyattır neredeyse. Bu da internet sitesinde günlük olarak yayınlanır. Şimdi onları karşılaştırın. Eğer bizim fiyatımızdan daha düşük, hatta aynı fiyata satanlar varsa, bilin ki zararına satıyor demektir.’
Hemen http://hal.kumluca-bld.gov.tr sitesine girdim fiyatları aldım. Sonra da tanzim satış noktalarına gidip oradakileri karşılaştırdım.
Tablo şöyleydi:
Domates: Tanzim 3 TL, Hal 2,8 TL
Salatalık: Tanzim 4 TL, Hal 4.7 TL
Çarliston biber: Tanzim 6 TL, Hal 4.5 TL
Sivri biber: Tanzim 6 TL, Hal 7 TL
Patlıcan: Tanzim 4,5 TL, Hal 5,5 TL
Eğer tanzim satış noktaları ürünleri Kumluca halinden alıyorsa bu durumda bazı ürünlerden hiç kar edilmezken, bazılarından zarar edildiği anlaşılıyor. Belki de daha ucuz yerlerden temin etti, bilemiyoruz.
Fiyatlar niye arttı, kim arttırdı sorusunda marketler, hal ve komisyoncuların görüşleri böyle.
O zaman fiyat artışında başka etkenler olabilir mi? Yarın da bu konudaki ikinci görüşü yazayım.