Marine Le Pen'in Zaferi IŞİD'den Daha Büyük Bir Tehdit

Ulusal Cephe'nin yetersizlik, yolsuzluk ve adam kayırma konularındaki kötü sicili, Fransa'nın sonunun habercisi olabilir.

Remi Piet / Al Jazeera

Fransa'da aşırı sağ görüşlü Ulusal Cephe (FN) partisi ilk kez ulusal bir seçimde zafer kazandı. Marine Le Pen liderliğindeki hareket, bölgesel seçimlerin ilk turundan birinci çıkarak geleneksek sosyalist ve cumhuriyetçi partileri geride bıraktı.

 

Toplam 14 bölgenin altısında sandıktan galip çıkan yabancı düşmanı hareketin – kuzeyde Nord Pas de Calais ve güneyde Provence Alpes Cote d'Azur olmak üzere – bu bölgelerin en az ikisinde kontrolü ele geçirme şansı artmış durumda. Bu durumda etkili olan faktör ise, Nicolas Sarkozy'nin büyük bir sorumsuzluk örneği göstererek, 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi oylarını arttırmak umuduyla, Le Pen'e karşı Cumhurbaşkanı Francois Hollande'ın sosyalist partisi ile ittifaka gitmeyi reddetmesi oldu.

Seçimlerden çıkan sonuç, tarihi bir öneme sahip. Ulusal Cephe, geçtiğimiz yıl Avrupa Parlamentosu seçimlerinde en yüksek oyu almıştı, ancak partinin Brüksel karşıtı söyleminin zamanlaması, Fransa genelindeki hoşnutsuzluktan faydalanma kapasitesine de bağlanabilir.

Siyasi kutuplaşma

Le Pen, Pazar günkü seçimlerde halkın 13 Kasım'da Paris'te gerçekleştirilen terör saldırılarının ardından içine düştüğü güvensizlik duygusundan istifade etti. Nitekim bölgesel seçimlerin sonuçları Fransız siyasetindeki kutuplaşmayı doğrular nitelikte.

Alman eyaletlerinin aksine, Fransız siyasetinde bölgelerin elindeki güç sınırlı kalırsa, Le Pen'in Lille'deki – ve yeğeninin Marsilya'daki – muhtemel zaferi, Ulusal Cephe'ye popülist ve dar görüşlü siyasi ilkelerini yayma imkanı sağlayacak.

Aşırılık yanlısı hareketin başarısının ardındaki temel sebeplerden biri, Fransız seçim sisteminin özelliği. Ulusal Cephe, her ne kadar son 30 yılda yavaş yavaş büyüme göstermiş olsa da, oy çokluğuna dayalı sistemde daha önce (1986-88 hariç) hiç iki parlamenterden fazlasını çıkaramamıştı, zira diğer partiler, Le Pen'in ırkçı siyasi ilkeleri ile ilişkilendirilmek istemiyordu.

Sonuç olarak, Fransa halkı Ulusal Cephe liderlerinin yetersizliğini değerlendirme ya da aşırı sağ görüşlü partinin temsil ettiği gerçek tehlikelerin farkına varma imkanını nadiren bulabildi.

Yeşiller Partisi gibi diğer azınlık partileri, parlamentoda varlık göstererek mali açıdan ayakta kalabilmek adına, sık sık başka partilerle ittifak kurmak, siyasi duruşlarını yumuşatmak ve ödün vermek zorunda kalırken, Ulusal Cephe "dışlanmış" rolünü benimseyerek dikkat çekmeden büyüdü.

Rus bankalarından alınan şaibeli krediler

Seçim kazanamamanın ve parlamentoya girememenin getirdiği mali sıkıntı (Fransa'da siyasi partiler parlamentodaki üye sayıları nispetinde kamu fonu alabiliyor), iddialara göre partinin bu yılın başında Rus bankalarında aldığı kredilerle hemen hafifledi.

Rusya'nın bu fırsatçı desteği, Ulusal Cephe'nin bağımsızlığına ve Rusya Devlet başkanı Vladimir Putin'e bağlılığına dair ciddi soruları da beraberinde getiriyor.

Ulusal Cephe'nin yerel seçimleri kazandığı az sayıda bölgede yaşananlar ise insanı dehşete düşürecek cinsten. Hayange'da aşırı sağcı belediye başkanının seçim bütçesinde usulsüzlük yaptığı ortaya çıktı. Beziers'te Ulusal Cepheli Belediye Başkanı Robert Menard, azınlıkları hedef alan özel milis güçleri ve dini listeler oluşturulmasını teşvik etti. Bir zamanlar Ulusal Cephe'nin elindeki güney kentleri Toulon, Vitrolles, Orange ve Marignane'da ise yolsuzluk, adam kayırma ve kötü idare sorunları yaygındı.

Ulusal Cephe idaresinde geçen birkaç yılın ardından söz konusu şehirlerin her biri kendini ciddi bir borç batağının içinde ve kültür ve sosyal refah alanındaki önemli kesintilere rağmen bütçe dengesini sağlayamaz halde buldu.

 

Ulusal Cephe, hangi yönetim pozisyonunda olursa olsun yetersiz olduğunu her fırsatta gösterdi. Ne yazık ki, partinin parlamentoda temsil imkanı bulmasının önüne geçen seçim sisteminin bizzat kendisi önümüzdeki yıllarda bir yığın yetersiz ve yozlaşmış siyasetçinin yolunu açabilir.

Günah keçisi ilan edilen bir toplum

Şüphesiz, Ulusal Cephe'nin zaferinde 13 Kasım Paris saldırılarının payı var. Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından düzenlenen terör eylemleri, Le Pen'e Müslüman azınlıkları hedef alarak, çoğu zaman barışçıl ve Fransa'nın cumhuriyetçi değerlerine, yani özgürlük, eşitlik ve kardeşliğe saygılı bir topluluğu günah keçisini haline getirme fırsatı verdi. Bu da kesinlikle tesadüf değil.

IŞİD'in temel amacı, Fransız toplumunda kutuplaşma yaratıp, ülkenin medeni yapısındaki dağılmadan faydalanarak, Ulusal Cephe'nin yabancı düşmanı söylemi ve Fransız liderlerin de bu söyleme karşı çıkma cesareti göstermemesi nedeniyle kendisini dışlanmış hisseden, cahil bireyleri saflarına katmak.

Fransa, çok kültürlü toplumuna yapılan saldırıların yaralarını sarmakla uğraşırken, Ulusal Cephe'nin Pazar günkü zaferi, IŞİD'in terör saldırılarına benzer şekilde, komüniteryanizme ve Aydınlanma çağından ve mantığın felsefi zaferinden miras alınmış, laik ve ilerici bir modelin yenilgisine doğru bir adım daha atıldığı anlamına geliyor.

Marine Le Pen'e oy vermeye devam edenler, bu davranışlarındaki bariz çelişkinin farkında değil. Nicolas Sarkozy gibi, kısa vadeli seçim menfaatlerinin peşinden gitmeyi tercih edenler, cumhuriyet karşıtı güçlerin en sevdiği müttefikler.

 

Yorum Analiz Haberleri

Laiklerin maneviyat arayışı
Fitneden daha kötüsü fitneye meftun olmaktır
Diyarbakırlı Ziya Gökalp’e kulak verilseydi..
“Süreç ve Esenyurt aynı sayfada değil”
Zulme sessiz kalmak en kötüsü...