Kenan Alpay / Haksöz Haber
Türkiye toplumu balık hafızalı bir toplum sanılıyor. Öyle ki bir aydın hastalığı olarak Türkiye’de topluma dostu-düşmanı ayırt etmekten aciz bir güruh muamelesi de yapılıyor. Oysa parçası olduğumuz Müslüman toplum bütün eksik ve zaaflarına rağmen ne balık hafızalıdır ne de iradesiz bir güruhtur.
Hüsnü Niyet Değil Acziyet Bekliyorlar
Şimdi esasa ilişkin birkaç soru sorup cevabını birlikte arayalım. Kur’anı Kerim’e ve Hz. Muhammed Mustafa’ya (a.s.) en aşağılık saldırıları organize edenleri Müslüman bir toplum unutabilir mi?
27 Mayıs’tan 28 Şubat’a kadar askeri darbelere siyasal ve toplumsal zemin oluşturmaya çalışanlara yerli ve milli sıfatı yakıştırıp, vatansever dostlar deyip saflar sıklaştırılabilir mi?
Siyaset tarzları ve lider kadrolarıyla takibi imkânsız çelişkilerle hareket eden bir örgüte güven duyup ittifak ilişkisi kurulabilir mi?
Bosna’dan Suriye’ye, Mısır’dan Doğu Türkistan’a dünyanın her bir köşesindeki Müslüman katliamlarına alkış tutmuş bir örgüte karşı hüsnü niyet beslemek mümkün müdür?
Mao’dan Miloşeviç ve Esed’e, Stalin’den Sisi ve Hafter’e bütün İslam düşmanlarına selam duran, bu zalimlerin akıttığı mazlumların kanını emperyalizmin yenilgisi diye pazarlayan barbarlıkla barışmak, dost olmak mümkün mü?
Fetö’ye Karşıysa Koy Sepete!
Bizden Doğu Perinçek’e “modern evliya”, Aydınlık şebekesine de “hayır cemiyeti” muamelesi yapmamızı bekleyen devşirme tipler var. Öteden bu yana zaten kara-propaganda işini iyi beceren Aydınlıkçılar da fırsattan istifade mezkûr kıblesiz trollerden de cesaret alarak İslami camiaya karşı daha çirkefçe saldırılar tertiplemeye başladılar.
Rezilliğe Doymayan ‘Aydınlık’
Son olarak Doğu Perinçek’in lideri olduğu Vatan Partisi MYK Üyesi Osman Erbil bir dizi sosyal medya paylaşımı yaparak “Fetö sevdalısı Haksöz Tarikatı” diye bir çirkinlik uydurmuş ve Aydınlık da bunu güya haber yapmış. Bu kadar pespaye, bu derece rezilce bir haberin Aydınlık’ta yer alması elbette ki hiç şaşırtıcı değil. Çünkü Aydınlık demek karanlık istihbarat ve operasyonel haberciliği, yalan ve iftira ile şöhret bulmuş bir çirkeflik demektir. Aydınlık çizgisi Rusya ve Çin’in emperyalist siyasetlerine karşı duran herkesi Amerikancılıkla, Türkiye’deki Kemalist darbe geleneğine direnen herkesi de FETÖ’cülükle itham eden bir psikolojik harb üssüdür.
Allah’a Düşman, Bana Dost Olabilir mi?
Meselenin en acı tarafı Perinçek-Aydınlık propagandalarının etkisiyle birileri askeri darbe ve cunta geleneğini FETÖ ile eşitleyip 27 Mayıs, 9 ve 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan’da tezahür eden Kemalist darbe ve muhtıra süreçlerini adeta inkar etmeye kalkışmasıdır. Oysa yaşadığımız tarih açıkça göstermiştir ki; Türkiye’de askeri darbeler salt olarak Fetö’yle eşit olmadığı gibi Gladyo da Fetö’den ibaret değildir. Gladyo’nun milliyetçi, ulusalcı, mistik ve Maocu kanatları hiç eksik olmamıştır.
Fetö’yle mücadele maskesi Doğu Perinçek ve Aydınlık ekibi dâhil askeri vesayet yanlısı pek çok Kemalist örgüt tarafından bir meşruiyet ve genişleme imkânı olarak kullanılmaktadır. “FETÖ sevdalısı Haksöz Tarikatı” türü rezil mizansenlere gülüp geçeriz. Fakat Perinçek-Aydınlık-Ulusal Kanal cephesi Şeytan Ayetleri iğrençliği başta olmak üzere 2000’e Doğru ve Kaynak Yayınları üzerinden Kur’anı Kerim’e, Hz. Muhammed Mustafa’ya (a.s.), Allah Resulü’nün pak zevceleri olan annelerimize, tesettür ve kurban başta olmak üzere ağız dolusu kustuğunu unutmayız, unutamayız ve affetmeyiz.
Allah ve Resulü’ne savaş açanlarla değil dostluk ve yoldaşlık oturup çay sohbeti bile yapmayız. İşledikleri suçlardan pişman olup özür dileyinceye, samimi bir biçimde tevbe edinceye kadar hukukumuzda bir milim değişim olmaz. Bu durumda Perinçek şebekesiyle ahbap-çavuş muhabbetini ileri noktalara kadar taşıyan ahlaksız trollere şu soruyu sorarak bitirelim: “Maocu Kemalistler tevbe ettiler de bizim mi haberimiz olmadı?!”