HAKSÖZ HABER
Heyetler arası görüşmelerin ardından Türkiye ile Katar arasında 15 farklı anlaşmaya imza atıldı. Herkes biliyor ki Katar’ın ekonomik gücü Türkiye’nin kat be kat üstünde. Bunun yanında Türkiye’nin ise siyasi ve askeri olarak bölgesinde göz ardı edilmemesi gereken bir güç olduğu da aşikâr.
Katar diğer Arap krallıkları gibi halkların özgürlük arayışını boğmaya çalışan kaba kuvvetten yana bir tavır alış belirlemezken aksine imkânları gücünde Müslümanları destekleyen bir konum belirliyor kendisine. Katar’a duyulan nefret de buradan geliyor!
Geçtiğimiz yıllarda Suudi Arabistan önderliğinden başlatılan ambargo Katar’ı zayıflatmak bir yana güçlendirdi. Artık “komşuları” Katar’ı ambargolarla yenemeyeceğini biliyor. Dünya da bu gelişmeleri seyrederken Katar ile Türkiye ilişkileri ise her geçen gün gelişiyor.
Bu durumdan rahatsız olanların başında ise CHP’nin başını çektiği grup geliyor. Katar’ın ekonomik darboğazdan geçen Türkiye’ye desteği kuvvetle muhtemel iki parametreden geliyor: Yapılacak yatırımlardan kazanç elde etmek ve kendisi ile benzer bir siyasi konumda yer alan Türkiye’yi desteklemek.
Gayet anlaşılır sebeplerden kaynaklanan bu desteği Türkiye’ye çekmek de bir başarıdır. Hükümetin eli sıkıştığında kendisine yardım edecek ittifaklar kurması gayet anlaşılabilir. ABD nasıl Suudi Arabistan’a gidiyorsa Türkiye’de pekala Katar’a gidebilir!
Peki, CHP bu durumdan niye rahatsız? Öncelikle ekonomideki sıkıntının katlanması CHP'ye siyasi argüman sağlıyor. Katar yardımları ise ekonomiye nefes aldırıyor. Bunun dışındaki sebepler ise CHP’nin ideolojik olarak durduğu yer ile alakalı.
CHP Genel Başkanı geçtiğimiz haftalarda “İhvancı” tabirini bir suçlama ifadesi olarak kullandı. Katar ise İhvan mensupları için şuan dünyadaki en öncelikli sığınma yerlerinden birisi. Tüm baskılara rağmen Katar, İhvan’ı ülkeden çıkartmayı kabul etmedi. Ambargonun sebeplerinden birisi de buydu. O sebeple CHP Genel Başkanı’nı çok ciddiye alacaklarını sanmıyoruz...
CHP’nin Katar nefretine son gerekçe ise Katar Dışişleri Bakanı ile Mevlüt Çavuşoğlu arasında geçtiği iddia eden bir diyalogdan kaynaklanıyor. Reuters tarafından servis edilen habere göre Muhammed Abdulrahman El Sani “Ekonomik gidişat nedeniyle Türkiye'de ortaya çıkacak fırsatları değerlendiriyoruz” şeklinde bir açıklama yapıyor. Kimi haber sitelerinin ekonomik gidişat yerine kriz ifadesini kullandığını da belirtmek isteriz.
Bu sözler Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Partili bazı isimleri çılgına çevirmiş. Halbuki öncesinde Katarlı Bakan şunları söylüyor: Türk kardeşlerimizin alacakları önlemler bu krizin aşılmasını sağlayacak. Bizim Türkiye’yle olan ilişkilerimiz çok güçlüdür. Desteğimiz devam ediyor. Katar’ın Türkiye’deki yatırımları büyük ve bu yatırımların sonuçları olumludur. Ve biliyorsunuz ki, Katar’ın Türkiye’deki yatırımları eskiye dayalı ve yeni değildir, çok sağlam temellere dayalı. Bu kriz geçici bir krizdir ve inşallah aşılacak, böyle meydan okumalardan daha güçlü çıkarız.
Kılıçdaroğlu bütçe görüşmelerinde Katar ziyaretine tepki gösterirken CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “128 milyar doları buharlaştıranlar, milli paramızın kolunu, kanadını kırdı. Türk Lirasını tamamen savunmasız bıraktı. Şimdi elin oğlu avucunu ovuşturup, ucuza mal kapatmanın hazırlığını yapıyor.” sözleriyle Katar ile kurulan ilişkileri eleştirdi.
Kim birilerinin ülkesine yatırım yapmasından rahatsız olur? Bundan rahatsız olmak için yatırımcıdan nefret etmeniz gerek! Ekonomi bahislerinin hepsinin hikâye olduğunu herkes biliyor. CHP’lilerin Katar düşmanlığı bildiğimiz İslam düşmanlığından neşet ediyor!