Malezya’nın yeni başbakanı: Enver İbrahim

Malezya'da başbakanlık görevine gelen 75 yaşındaki Umut İttifakı (PH) lideri Enver İbrahim, uzun soluklu siyasi geçmişinde ekonomi politikalarındaki başarıları ve demokratik değerlere yaptığı vurgularla biliniyor.

1990'lu yıllardan bu yana siyasi mücadelesini sürdüren, uzun yıllardır reformist muhalefet liderliği yapan,15. genel seçimi önde tamamlayan PH lideri Enver İbrahim, Malezya Kralı Sultan Abdullah Şah'a "görev ve gizlilik yemini" ederek görevine resmen başladı.

İbrahim, hükümet kurma çalışmaları için görüşmelere başladı.

10 Ağustos 1947'de Malezya'nın Penang kentinde doğan İbrahim, İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra 1960'lı yılların sonuna doğru Kuala Lumpur'daki Malaya Üniversitesi'nde Malay Çalışmaları okudu.

İbrahim, Malezya öğrenci hareketi içinde liderlik yaptı.

Politikacı bir ailenin oğlu olan İbrahim, 1971'de kurduğu Malezya Müslüman Gençlik Hareketi'nde (ABIM) 1982'ye kadar başkanlık yaptı.

İbrahim Enver, 1975'te Dünya Müslüman Gençlik Meclisi’ne (WAMY) Asya Pasifik bölgesini temsil etmek üzere seçildi.

Enver, 1981'de İsmail Raci el-Faruki, Taha Cabir Alavani ile birlikte ABD'de Uluslararası İslam Düşünce Enstitüsü’nü (IIIT) kurdu, 1988'de Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi'nin başkanlığını yaptı.

İbrahim, 1982'de dönemin Başbakanı Mahathir Muhammed'in davetiyle Birleşik Malay Ulusal Örgütü'ne (UMNO) katıldı.

Siyasi kariyerinde basamakları hızla tırmanan İbrahim, 1983'te Kültür, Gençlik ve Spor Bakanı, Tarım ve Eğitim Bakanı (1984- 1991), Maliye Bakanı (1991- 1998) ve Başbakan Yardımcısı (1993-98) görevlerini üstlendi.

İbrahim, 1997'de yaşanan Asya mali krizi sırasında Malezya ekonomisini iyi şekilde yönetmesi sebebiyle Malezya halkının saygısını kazandı.

Malezya'nın siyasal ekonomi sistemi hakkında cesur reform çağrıları yapan İbrahim, bağımsız yargı, özgür medya ve hukukun üstünlüğünün gerekliliğine vurgu yaparak, bu ilkelerin Malezya ekonomisinin gücünün genişlemesi için önemli olduğunu savundu.

İbrahim, altyapının geliştirilmesi, yabancı yatırımın çekilmesi ve ekonomik büyümeye odaklanırken, aynı zamanda kamu politikalarında yoksulların ve marjinalleşmiş kişilerin desteklenmesine önem verdi.

Enver İbrahim, 1998'te Newsweek dergisi tarafından "Yılın Asya Lideri" seçildi.

Ancak, İbrahim'in siyasi hayatı, 1998'te dönemin başbakanı Mahathir Muhammed'in ekonomi politikalarını eleştirmesi üzerine tamamen değişti.

Yolsuzluk yapmaktan suçlu bulunarak 1998'de başbakan yardımcılığı ve maliye bakanlığı görevinden alınan Enver İbrahim, 2008 yılına kadar siyasetten men edildi.

İbrahim, yolsuzluktan hüküm giymesinden 2 ay sonra "fiili livata" ithamıyla açılan davada suçlu bulunarak 2000'de 9 yıl hapse mahkum edildi.

İyi halden ilk 6 yıllık hapis cezası 4 yıla düşürülen İbrahim, Yüksek Mahkeme'nin mahkumiyet kararını bozması üzerine 2004'te serbest bırakıldı.

Temyiz Mahkemesi'nin 2004'te aldığı kararla serbest kalan İbrahim, Oxford Üniversitesi, Johns Hopkins Üniversitesi ve Georgetown Üniversitesinde dersler verdi.

Serbest kaldıktan sonra eşi Wan Azizah İsmail tarafından 1999'da kurulan Halkın Adalet Partisi'nin danışmanı olan İbrahim, karizmatik kişiliği ve etkili konuşma becerisini kullanarak üç partiyi bir araya getirdi ve muhalefet partileri birliğinin fiili lideri haline geldi.

İbrahim liderliğinde 2008'deki seçime katılan muhalefet, ülkenin bağımsızlığını kazanmasından sonra ilk kez büyük başarı elde etti.

Ancak seçimden sadece üç ay sonra Enver İbrahim, ikinci kez fiili livata suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. 2012'de Yüksek Mahkeme tarafından aklandı ancak hükümet, mahkeme kararını temyize götürdü.

Malezya Temyiz Mahkemesi, 2015'te, Enver İbrahim'i suçlu bularak beş yıl hapse mahkum etti.

Mahkeme kararının, ülkenin en zengin eyaleti Selangor'da yapılacak ara seçimden iki hafta önce alınması, Enver İbrahim'in siyasi komplo kurbanı olduğu iddialarını yeniden gündeme taşıdı.

Enver İbrahim'in ailesi, Temyiz Mahkemesi'nin, muhalefet liderinin mahkumiyet kararını onaylamasının ardından, kraliyet affı için dilekçe verdi fakat Enver İbrahim'in kraliyet affı talebi reddedildi.

İbrahim, mahkeme kararı nedeniyle kazanmasına mutlak gözüyle bakılan seçime katılamazken yerine eşi Wan Azizah İsmail aday gösterildi.

2018'de yeniden başbakan olan Mahathir Muhammed, muhalefet lideri İbrahim'in kraliyet affıyla serbest bırakılması için sürecin hemen başlatılacağını açıkladı ve Halkın Adaleti Partisi (PKR) lideri İbrahim 2018'de kraliyet affıyla serbest bırakıldı.

Siyasete dönüş

Siyasi kariyerine dönüş yapan İbrahim, Halkın Adaleti Partisi'nin (PKR) genel başkanlığına seçildi.

Başbakan Mahathir Muhammed, 9 Mayıs 2018'deki genel seçimlerinde kazandığı zaferin ardından yaptığı konuşmada, koalisyonun aldığı karar gereğince Başbakanlık görevinde yaklaşık 2 yıl kalıp, gerekli sürecin tamamlanmasıyla makamını Enver İbrahim'e bırakacağını açıkladı.

Malezya'nın Port Dickson kentinde düzenlenen milletvekilliği ara seçiminde, Umut İttifakı (PH) koalisyonunun adayı Halkın Adaleti Partisi (PKR) lideri Enver İbrahim, resmi sonuçlara göre açık ara farkla birinci çıktı.

PKR lideri İbrahim, Port Dickson kentinden milletvekili seçilmesinin ardından mecliste yemin etti.

24 Şubat 2020'de, Mahathir Muhammed'in başbakanlıktan istifasıyla yaşanan hükümet krizinin ardından muhalefetten ve eski iktidar koalisyonundan toplam 5 parti, Halkın Adaleti Partisi lideri Enver İbrahim'e karşı; eski İçişleri Bakanı ve Malezyalı Birleşik Yerli Partisi (PPBM) Başkanı Muhyiddin Yasin'i başbakan adayı olarak desteklediğini açıkladı.

Malezya'da mevcut hükümeti başarısız bulduğunu, daha güçlü bir hükümet kurabilecek meclis çoğunluğuna sahip olduğunu açıklayan muhalefet lideri Enver İbrahim, hükümet kurma teklifini sunmak üzere Malezya Kralı ile görüştü.

2018 seçimlerini kazanan Umut İttifakı (PH) koalisyonunun liderlerinden Halkın Adaleti Partisi Başkanı Enver İbrahim ise Mahathir'in desteği olmamasına rağmen ana muhalefetin en güçlü ismi olarak öne çıktı.

Batı ve Doğu'ya bakış

Malezya'nın dış politikası hakkında 2019'da AA'ya konuşan İbrahim, ülkesinin barış, özgürlük ve tarafsızlığı temsil ettiğini vurgulayarak, herhangi bir dış gücün iç işlerine karışılmasına izin verilmemesi gerektiğini belirtiyor.

İbrahim, yabancı bir gücün emriyle hükümet kurulduğunda, o güce borçlu kalınacağını düşünüyor.

Müslüman ülkelerin, Batı ile ilişkilerini sürdürmeleri gerektiğini ancak "tek taraflı kararlara katılmadıklarını" belirten İbrahim, küresel blok siyasetinde taraf tutulmasına şiddetle karşı çıkılmasını savunuyor.

"Demokrasi ve demokratik değerler hakkında konuşulduğunda Müslüman ülkeler, halkın çoğunluğunun desteğine sahip olduğundan ve ülkeleri için en iyisine karar vererek yönetebileceklerinden emin olmalı." diyen İbrahim, bölgede yükselen Çin'in Malezya ile ticari ilişkilerinin başarılı olduğunu değinerek, Çin'in önemli bir komşu olduğunu ve yok sayılamayacağını belirtiyor.

Daha önce Malezya-ABD ilişkilerinin benzer bir şekilde başarılı olduğunu vurgulayan İbrahim, şimdi Çin ile ilişkilerinin daha iyi olması gerektiğini kaydediyor.

İbrahim, ABD'nin de Malezya için hala önemli bir ülke olduğunu ifade ederek, Batılı devletlerin de artık "tek kutuplu bir dünya olamayacağını" kabul etmesi gerektiğini savundu.

Öte yandan, İbrahim, Çin ile Malezya arasında bazı sorunların hala devam ettiğini ancak Malezya'nın bağımsız bir ülke olduğu için sorunlarını ifade edebildiğini aktarıyor.

Güneydoğu Asya Uluslar Birliğinin (ASEAN), ABD ve Çin arasında nasıl denge sağlaması gerektiğinin Türkiye'den öğrenilmesi gerektiğine dikkati çeken İbrahim, Çin'le, Rusya'yla, Avrupa'yla iyi ilişkiler kurmakta bir çekincesi olmadığını belirtiyor.

İbrahim, İsrail güçlerinin Filistinlilere yönelik baskısını sert bir şekilde eleştirerek, Filistin'in sadece İslam dünyası ya da Müslümanların meselesi olmadığını, bunun insani bir mesele olduğuna dikkati çekiyor.

Pakistan'da, parlamentoda 10 Nisan'da yapılan güven oylamasında 174 "hayır" oyuyla İmran Han hükümetinin düşmesini ABD'li güçlere bağlayan İbrahim, emperyalizm, kolonyalizm ve yeni sömürgeciliğin bitmesi gerektiğini savunuyor.

Türkiye hakkındaki görüşleri

Malezya'nın Osmanlı dönemindeki ikili ilişkilerine övgüde bulunan İbrahim, dost ülkeler Malezya ve Türkiye'nin ikili ilişkileri geliştirmemesi için hiçbir sebebin bulunmadığını belirtiyor.

İbrahim, iki ülkenin ortak araştırma ve teknoloji girişimlerine de odaklanması gerektiğini, savunma teknolojisi de dahil olmak üzere Türk teknolojisinin başta Müslüman ülkeler olmak üzere diğer birçok ülkeyi geride bıraktığını belirtiyor.

ASEAN ülkelerinin, diplomatik becerileri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan öğrenmesini tavsiye eden İbrahim, İstanbul'da imzalanan tahıl koridoru anlaşmasına atıfta bulunarak, bunun "büyük ve başarılı bir diplomatik zafer" olduğuna dikkati çekiyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası gıda sorununu çözmek için Ukrayna ve Rusya'yı bir araya getirmeyi başardığına vurgulayan İbrahim, "İçinde bulunduğumuz umutsuzluk ve olumsuzluk döneminde dikkate değer bir hikaye." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya Başbakanı olarak atanması dolayısıyla İbrahim ile telefonda görüşmüştü.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, liderliğindeki koalisyonun seçim zaferi ve başbakan olarak atanması dolayısıyla Enver İbrahim'i tebrik etmişti.

Erdoğan, Türkiye ile Malezya arasındaki yakın işbirliğinin yeni dönemde de karşılıklı güven temelinde daha da güçleneceğine inandığını ifade etmişti.

Demokrasi'ye bağlılık

İbrahim, yönetimlerin meşruiyetinin halk tarafından sağlandığına dikkati çekerek, "Çoğunluğun sesini ve vicdanını temsil eden bir hükümetseniz, bağımsızlığı güvence altına alma cesaretine sahip olacaksınız." düşüncesini benimsiyor.

İbrahim'e göre, otoriter rejimle, yüzleşmenin yargı bağımsızlığı da dahil olmak üzere birçok unsuru içerdiğini kaydeden İbrahim, kapitalizmin zararlı tezahürlerinin üstesinden gelen bir sistem yaratmak, siyasi özgürlükler ve dinamik görüş alışverişi için daha fazla koruma sağlanması ve kadınların daha fazla güçlendirilmesiyle proaktif bir sosyal adalet gündeminin benimsenmesi, her şeyden önce de iyi yönetişimin mihenk taşı olarak kalması gerektiğini savunuyor.

"Özgürlük ve öz yönetim arzusu, her yerde insanlığın kalbinde yer alıyor" ve "medeniyetler çatışması olmaz" diyen İbrahim, Müslümanlar arasındaki demokrasi arayışının bu dönemin en önemli ve dönüştürücü özelliklerinden biri olduğuna işaret ediyor.

İbrahim'e göre, İslam'ın yapısı gereği demokrasiye düşman olduğu iddiaları, asılsız argümanlara yapılan bir teslimiyeti yansıtıyor ve Müslüman gruplarla etkileşim kurulması gerekiyor ve bunun da demokrasi ve özgürlüğe olan bağlılığımızdan ödün vermeden yapılması gerekiyor.

Endemik yolsuzluğun yoksulluğu beslediğini ve daha sonra insanların milliyetçi çağrılara başvurduğunu söyleyen İbrahim, yapacak bir şeyleri olmadıkları için dinin kullanıldığını aktardı ve bununla savaşılması gerektiğini benimsiyor.

İbrahim, temsil ettiği partide Hristiyanların, Hinduların ve Budistlerin de yer aldığını, partisinin sadece tek bir ırkı ya da dini temsil etmediğini belirtirken, İslamofobiye karşı çıktığını vurguluyor.

Biyografiler Haberleri

"Afiye Sıddıki'ye yönelik Amerikan zulmü sürüyor"
İşgal rejimi Gazze kuzeyinde 20 günde 770 kişiyi katletti
Türkiye Yazarlar Birliği Kurucu Başkanı Mehmet Doğan vefat etti
İşgalci İsrail’in kabusu Yahya Sinvar kimdir?
Filistin cihadına adanmış bir ömür: İsmail Heniyye