Makas Zaten Açıktı, Zararı Yok!

KENAN ALPAY

Fırat Kalkanı Harekatı’nın PKK’yı mı yoksa IŞİD’i mi hedef aldığının belirsiz olması dolayısıyla Türkiye ve Amerika arasındaki Suriye makasının giderek büyüdüğünü yazıyor Hürriyet’in Washington temsilcisi Tolga Tanış. Ama Cumhuriyet’ten Aslı Aydıntaşbaş’a kulak verecek olursak meğer Amerika müşteri kızıştırma taktiğiyle Cerablus’a çektiği Türkiye’yi PKK-PYD’nin değil de Kürtlerin karşısına dikmiş.

Masal tadında arkası arkasına kurgulanan analizler ilk elde Cerablus üzerinden bölgeye yönelik yürütülen askeri operasyonla komik bir biçim alıyor. Suriye meselesinde Amerika hiçbir zaman Türkiye ile aynı makas üzerinde olmadı. Aksine Esed rejimin kalıcı olması ve PKK-PYD üzerinden Türkiye’nin mengenede sıkıştırılır gibi yıpratılmasında İran ve Rusya’yla paralel hareket etti daima. IŞİD’le mücadele adı altında bir taraftan Esed rejiminin ömrünü uzattı, diğer taraftan PKK-PYD’yi besledi ve muhalif İslamcı unsurları birlikte vurdular.

Zor, Oyunlarını Bozuyor

Cerablus’ta Özgür Suriye Ordusu ve diğer İslamcı direniş örgütleriyle birlikte yürütülen askeri operasyon ise Rusya, Amerika ve İran’ın talebi ve desteğiyle hayata geçmedi elbette. Aksine onlar bu operasyona karşı çıkamayacakları için sınırlandırma ve imaj kaybını engellemek adına güya yarım ağız desteklemek zorunda kaldılar. Bir taraftan F16’larla diğer taraftan zırhlı birliklerle Cerablus’a yönelik Türkiye’nin derinlemesine yürüttüğü askeri operasyon uzun bir süreç içerisinde Amerika ve Rusya eliyle olgunlaştırılan projeyi epeyce örseledi ve geleceğini iyice belirsiz kıldı.

Türkiye’nin bu süreçte yürürlüğe soktuğu en önemli strateji Suriye’yi dört bir taraftan işgal eden, tehcir ve katliam politikaları yürüten Amerika ve Rusya’nın arasındaki makası olabildiğince açmak olmuştur. Hatta sadece Amerika ve Rusya arasındaki makası değil Rusya ve İran, Rusya ve PKK hatta Esed rejimi ve PKK arasındaki makası açma yönünde denge bozucu, statüko parçalayıcı bir misyon üstlendi Türkiye. İlk etapta PKK-PYD’ye yönelik operasyonun alınması en fonksiyonel taşeron örgütün tasfiyesi yolunda alınacak mesafenin öneminden kaynaklanıyor şüphesiz. Fırat Kalkanı’nın başladığı saatlerden itibaren öteden beridir çokça teşvik edilen hatta iteklenen IŞİD’le mücadele dahi anlam ve önemini kaybetti. Çünkü Türkiye kendisine biçilmek istenen lejyoner rolünü de kurbanlık koyun rolünü de reddediyor.

Fırat Kalkanı Harekâtı Amerikasız, Rusyasız ve İransız Suriye politikası belirlemenin ilk aşamasıdır. Suriye halkını katleden, despotik iktidarın bekası adına hareket eden, PKK-PYD gibi kiralık cinayet şebekeleriyle iş gören Amerika, Rusya ve İran’ın Suriye üzerinden bütün bir islam dünyasına yönelik giriştiği parçalama ameliyesine vurulmuş etkili bir darbe olabilir. Fakat bu demek değildir ki bu operasyon kısa zamanda net bir zaferle sonuçlanacaktır. Mesele bu operasyonun kapsamlı, kalıcı ve olabildiğince hakkaniyetle yürütülmesidir.

İzin ve Desteklerine Gerek Yok

Suriye’deki direniş gruplarını operasyonel manada birlikte hareket etmeye teşvik edip bizatihi bu işi üstlenmek kadar ağır silahların da Suriye cephesine sevk edilmesi acil ve elzemdir. Suriye’de beş yılı aşkın bir zamandır bir savaş değil açık bir katliam yaşanıyor. Tehcire, işkenceye ve katliama maruz kalan Suriye halkına sahip çıkmak, destek olmak noktasında Türkiye daha ileri bir pozisyon almaya mecburdur. BU sebeple Suriye’yi kan denizine dönüştürme yolunda misyon üstlenen PKK-PYD’nin elinin kolunun kırılmasıyla iktifa edilemez. IŞİD’in salt olarak Cerablus’tan sürülmesi yeterli olmaz. Bu iki işi de Türkiye’nin bölge halkını tamamen yanına almadan yürütmeye kalkışması hatalı ve zararlı sonuçlar doğurur.

Türkiye ile Suriye halkının sahip olduğu ortak değerler, beklenti ve kaygılar diğer hiçbir ülke için olmadığı kadar yüksek ve sağlamdır. Mesele Türk, Arap veya Kürt merkezli değil kardeşlik temelinde tanımlanmakta ve ilerlemektedir. Esed rejimini, PKK-PYD’yi ve IŞİD’i bu sürecin düşmanı kılan bariz karakter farkı da burada yatmaktadır. Bu sebeple Esed rejimiyle, PKK-PYD’yle ve IŞİD’le eskiden beri açık olan makasın Rusya ve İran’la olduğu gibi Amerika’yla da açılması beklenmedik bir gelişme sayılmaz. Makas açmamak noktasında bütün hesapları Türkiye yapmak zorunda değildir. Böylesi edilgen ve hizaya geçmeye hazır bir müttefik profili geride bırakılmıştır.

Türkiye, Fırat Kalkanı operasyonu ile Suriye üzerinden kendi geleceğine yönelik tehditlere blokaj koymaya start verdi. Ancak bu blokaj gecikmiş de olsa Türkiye’nin de Suriye’nin de selameti açısından vazgeçilmez bir hamleyi işaretlemektedir. Bataklığa, maceraya filan değil kardeşlerinle birlikte geleceğini kurtarmaya dönük bir adım atıldı. Bedeli olacaktır lakin bedel de ödetilecektir. Vesvese ve korkaklıkla Bedel ödemeyi göze alamayanlar zillet içinde yok oluşa sürüklenirken, basiret ve ferasetle bedel ödemeye cesaret edenler bugünleri onurla, geleceği şerefle inşa ederler.

Yeni Akit