Mahçupyan’a Göre Ses Kayıtları Oldukça Yetersiz

Başbakan Erdoğan ile Bilal Erdoğan arasında geçtiği ileri sürülen telefon görüşmelerinin yer aldığı kaset, Mahçupyan'a göre teknik, yasallık, meşruiyet ve siyaset açısından epeyce yetersiz.

Başbakan Erdoğan'ın 17 Aralık'ta "paraları sıfırlayın" dediği iddia edilen ses kayıtları, tartışılmaya devam ediyor. Cemaat medyası Erdoğan'ın istifa etmesini bekliyor ama Zaman gazetesinde yazan Etyen Mahçupyan o düşüncede değil.

17 Aralık operasyonundan sonra Zaman’da yayınlanan ve hükümetten yana tavır alan yazılarıyla dikkat çeken Mahçupyan, "Başbakan istifa etsin mi?" başlıklı yazısında, kasetin teknik açıdan şüpheli bulduğu noktaları hem teknik sorular hem de içeriği eşliğinde yazdı:

İşte Mahçupyan'ın yazısı:

Başbakan İstifa Etsin mi?

Etyen Mahçupyan / Zaman

Erdoğan ile oğlu arasında olduğu iddia edilen ses bandının kavga ortamına sunulması ile birlikte, yine ‘hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı’ psikolojisine kulaç açma heveslileri ortaya çıktı.

Söylenen şey, eğer bu kasetle birlikte hükümetin başta kalmaması, Başbakan’ın istifa etmesi ve siyasetten çekilmesi gerektiği. Bu hayalin peşinden gidenlerin kendilerini birkaç gün daha oyalamaları mümkün… Ama bu konunun en azından dört düzeyde ele alınması mümkün ve maalesef bunların hiçbiri muhalefetin istediği sonucu verecek gibi gözükmüyor.

Birincisi söz konusu kasetin teknik olarak güvenilirliği sağlam değil. Günümüz teknolojisi herhangi bir insanın birkaç dakikalık konuşmasından hareketle onun hiç söylemediği cümleleri üretme kapasitesine sahip. Nitekim Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile de mizahi nitelikte ama dinlendiğinde pürüzsüz akan ve teknik açıdan gayet inandırıcı olan ses bantları yayınlandı. Öte yandan herhangi bir kasetin manipülasyon olup olmadığını en azından arka seslerin analiziyle anlamak mümkün. Çünkü farklı kaynaklardan kesip biçilip yan yana getirilen cümleler oluşturulabiliyor, ama her birinin arka sesleri tümüyle yok edilemiyor. Şu günlerde sosyal medyada da böyle bir örnek var ve Başbakan ile oğlu arasındaki konuşmanın arka planındaki sesleri yükselterek bandı dinleme imkanı sunuyor. Böylece ses bandını düzenleyenlerin derindeki konuşmalarını yakalamak mümkün ve bu da Başbakan’la ilgili kasetin montaj olduğunu ima ediyor. Ama hemen inanıp sorgulamayı bırakmayalım! Ya o sesleri de bandın sahih olmadığını kanıtlamak isteyenler kasete yerleştirmişse? Ayrıca ilk orijinal dinlemenin hangisi olduğunu bile bilmiyoruz. Belki onun üzerinden bir sürü farklı kopya üretildi. Şimdi objektif bir uzmana gönderilecek olsa bile, gönderilen örneğin orijinal olduğundan nasıl emin olacağız? Nihayet ses bandını inceleyen saygın bir bilirkişi ise beklenen cevabı vermiş: “Üzerinde oynama olmadığı kesin olarak kanıtlanamasa da bu noktada hiçbir şekilde üzerinde oynama olduğu da kanıtlanamaz.” Belki bazı bölümleri sahih, ama birçok yeri de montajdır… Kısacası bu kasetin teknik açıdan delil oluşturma niteliği yok.

İkincisi, söz konusu dinleme yasal değil. Mahkeme kararı olmadığı gibi, TİB’de kaydı da bulunmuyor. Herhangi bir davada delil olarak kullanılması zaten mümkün gözükmüyor. Başbakan’ın değil oğlunun dinlendiği tezi de hukuken sorunlu, çünkü iddianame bu ses kaydından önce hazırlanmış. Ayrıca Başbakan’ın dinlendiğini de biliyoruz. Örneğin daha önce çıkartılan kasetlerden birinde Başbakan birini arıyor ve karşı tarafta henüz telefon zili çalarken Başbakan’ın yanındaki biriyle konuşmasına tanık olunuyor. Yani dinlenen Başbakan’ın telefondaki muhatabı değil, bizzat Başbakan’ın kendisi. Bu da yasal olmayan bir dinleme ile karşı karşıya olduğumuzun göstergesi.

Üçüncüsü, bu kasetin delil oluşturması meşru da değil. İki ay bekletilmiş, zamanı kollanmış, siyaseten kullanılmaya hazır edilmiş bir ses bandından söz ediyoruz. İki ay belirli bir siyasi amaç için bekletilen bir kaydın üzerinde hiç oynanma olmadığına kim ikna olur? Aynen daha önce çıkartılan Gülen kasetleri gibi, bu da bir kavganın aracı ve meşruiyet açısından özürlü…

Dördüncüsü, bu kaset siyaset açısından da hayal edilen etkiyi yaratmaktan uzak… İma ettiği şey Başbakan’ın uhdesinde belirli bir fon olduğu gerçeğiyle sınırlı ama bu ne bilinmeyen, ne tartışılmayan, ne de siyasi dengeleri değiştirecek olan bir bilgi. Başbakan’ın regüle ettiği bir fon akışının varlığı, teşvik ve telkinlerle bazı işadamlarının belirli işleri görev mahiyetinde yaptıkları bir sır değil. Farz edelim ki ses bandı tamamen sahih… 17 Aralık günü gerçekten de yüklü bir nakdin yer değiştirmesi yaşanmış olsa bile, bu paranın varlık nedenini bilmiyoruz. Siyaseten taşınması zor olan yük eğer bu miktarların Başbakan’ın şahsi servetine yapılmış eklemeler olduğu ortaya çıksaydı söz konusu olurdu. Aksi halde ortada toplumsal algıyı temelden değiştirecek bir unsur yok. Toplum şu an yaratılmış olan algıyla sandığa gidecek. Belki birçokları vicdanlarında bir şüphe taşıyarak oylarını kullanacaklar. Sıcağı sıcağına yapılacak kamuoyu çalışmaları muhtemelen AKP oyunda 3-5 puan arası düşme de gösterebilir. Ama geçmiş deneyim, objektif toplum okumaları ve Başbakan’ı dinlemeye gelen kalabalıklar, eğer bir düşme olsa bile sonraki haftada AKP oyunun tekrar aynı seviyeye kolayca çıkacağını haber veriyor.     

Başbakan’ı vurmayı hedefleyen bu kasetin teknik, yasallık, meşruiyet ve siyaset açısından epeyce yetersiz olduğunu görmekte, gerçekçiliği elden kaçırmamakta yarar var.

 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!