SEÇİMLERİN YAPILMASINI ENGELLEMEK İSTİYORLAR
Bu tabii ki aciliyet anlamı taşıyor. Belirli bir aciliyet durumu var ki bu kadar kaset meseleleri arka arkaya ortaya çıkıyor bir sonuç bekleniyor bundan. Seçime 1 ay kalmış olan bir ülkede bunlar çok normal değil. Çünkü hükümetin yolsuzluk yaptığı kanaati toplumda yerleşmiş ise, zaten oy alamaması lazım. Oyunda bir düşme olması lazım veya en azından bunun belirtisinin şu an çıkmış olması lazım. Normal bir ülkede muhalefet genel kanaati etkilediğini düşündüğü anda zaten seçim atmosferine girer. Fakat burada öyle olmuyor, burada sanki seçimlerin yapılmamasını isteyen bir bakış var. "Seçimlere ihtiyaç yok, şuanda bu ortaya çıkan atmosfer yeterlidir" mesajı verilmeye çalışılıyor diye düşünüyorum.
Hükümet de yine aynı günlerde buna karşı tedbir alıyor ve karşı hamle yapıyor. Tabii hükümetin attığı hamlelerde şu da var. Kendini korumaya çalışan bir bakış var. Çünkü neyin geleceği belli değil ve art arda bu ortaya çıkan "deliller" veya suçlamalar nereye doğru gidecek hükümetin onu öngörmesi çok mümkün değil. Dolayısı ile o da yeni yasalar çıkartarak ve duvar örerek kendisini koruma altına alıyor ve bu şekilde de seçime gitmeye çalışıyor. Şuanda seçimi gerçekleştirmeye çalışan bir hükümetle seçimin olmaması için elinden gelen her şeyi yapan bir muhalefet var.
Dinlenme hukuksuzluğu siyasete müdahale açısından 27 Nisan ya da 28 Şubat'ın başka bir versiyonu gibi mi?
Çok kaba olarak baktığınız zaman siyasetin işlemesi, doğal mecrasında yürümesi, yürümemesi şeceresi olarak bakarsak Türkiye'nin şu anda bir sürü müdahil olduğu durumdan çok farklı değil.
Halkın önüne şöyle bir seçenek koyulmaya çalışılıyor. Yolsuzluk var ve yolsuzlukla birlikte bu hükümet düşürülmelidir ya da yıkılmalıdır ama önümüzde de 4 hafta sonra da bir seçim var. Sizin söyleminiz gibi seçimle yapılıp yapılmaması konusuyla ilgili bir gerilim de yaşanıyor. Bunu halk nasıl algılıyor, nasıl değerlendiriyor?
''BU BİR DARBE GİRİŞİMİDİR''
Saha çalışması var elimizde bilgi olan bir alandan bahsediyoruz. Toplumun kabaca 3/2'si yolsuzluğun var olduğunu düşünüyor. Bu hemen hemen minik kesimin toplumun 3/1'inin hepsini kapsıyor. Öte yandan muhafazakâr kesimin de yarısı yolsuzluğun olduğunu düşünüyor. Şu an bu son kasetlerle yaşanan bu manipülatif karşılıklı mücadeleyle içinde de belki daha da artmış olabilir. Ama kabaca böyle bir şey. Fakat aynı toplum hükümeti düşürmeye yönelik bir darbe girişimi olduğuna da yine 3/2 oranında inanıyor. Bu 3/2'nin dışındaki kısım muhafazakar kesimde yerleşik. Dolayısı ile muhafazakar kesimin de Ak Parti'nin tabanı olduğu düşünürsek, Ak Parti'nin tabanında bir bölümü insan en azından bir kısmı evet yolsuzluklar var diye düşünüyor fakat neredeyse %90'ı belki Ak Parti'ye yönelik bir darbe girişimi olduğunu da düşünüyor. O zaman da kendi partisini koruma iç güdüsü veya mantığı çok daha başka çıkıyor ve o zaman Ak Parti'nin oyunda bir düşme ortaya çıkmıyor tam aksine şuanda benim gördüğüm kadarıyla bir konsolidasyon yaşanıyor. Yani kamuoyu anketlerine baktığınız zaman her şirketin birbirine farklı oranları var ama herhangi bir şirketi kendi içinde mukayese ettiğiniz zaman oranlar hiç değişmiyor.
Bir buçuk aydır neredeyse Ak Parti aynı yerde duruyor, Chp aynı yerde duruyor. Her şirkette hemen hemen bu böyle. O zaman da şunu anlıyoruz kararsız oyların çok aza indiği bir dönemdeyiz. Kararsızlığın oy verip vermemeye kararsızlığına dönüştüğü bir dönemdeyiz. İki parti arasında kararsız kalan hiç kimse neredeyse kalmamış durumda. Bu da bundan sonra ne yapılırsa yapılacağı çok fazla gündemi değiştirmeyecek gibi gözüküyor ama tabii tansiyon yükseliyor sadece. Bu tansiyon yükselmesi içinde bir bütün olarak zora sokabilir çünkü sokak eylemlerine v.s dönüşebilir bu tür durumlar.
HALKI SOKAĞA DÖKMEK İSTİYORLAR
Sokak eylemlerine dönüştürme düşüncesi var. Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir eyleme başladı. Eylemler olabilir mi, böyle bir öngörünüz var mı?Yani eylemler olabilir tabi… Mantıken gelmesi beklenen şey gibi görüyorum ben bunu. Öte yandan burada polisin nasıl davranacağı çok kritik olacak. Polisin tarihte geleceğini görmek hiç zor değil. Fakat hükümetin sağduyusu, basireti önemli burada. Ama hakikaten seçimlerin mümkün olması, olmaması ya da çok kavgacı bir atmosferde garip bir atmosferde yaşanması gibi bir hedef varsa sokak eylemlerine doğru bir zorlamanın olacağını düşünüyorum ama bu ne kadar toplumda karşılık bulur hakikaten ne kadar hayata geçer onu tabii göreceğiz. Daha önce bir iki denemenin çok başarılı olmadığını biliyoruz.
AK PARTİ'Yİ SANDIKTA YENEMEYECEKLERİNİ ANLAYINCA SEÇİMLERİ ŞAİBELİ İLAN ETMEK İSTİYORLAR
Kamuoyu anketlerinde oy oranının çok fazla düşmemiş olması seçimin yapılmasını engellemeye yönelik bir düşünceyi mi akla getirdi acaba?
Belki öyle de olabilir. Yani belki önemli düşüşün zaten kendiliğinden olabileceğini varsayıyordu bu işleri düzenleyenler. Bunun da tabii bir mantığı var. Tam seçimlere bir kaç ay kala bazı dosyaları çıkartıp bunları siyaseten bir kullanım yoluna sokarsanız doğal olarak beklenti bunun hükümetin oylarını etkileyeceği idi. Ama hükümet yaşananları daha geniş bir programa oturtarak kendi tabanının belki kendi tabanının da dışında bir grup insanı ikna edebildi. Şimdi böyle olunca tabii daha acil bazı tedbirlerin alınması gerekiyor çünkü bütün bunlara rağmen eğer AK Parti oyu düşmez ve geçen yerel seçimlere oranla üç dört puan yukarıda biterse o zaman cumhurbaşkanlığı seçiminde de avantajlarla geliyor AK Parti. AK Parti'yi sandık yoluyla devirme ihtimali tamamen neredeyse önümüzde bir dönem için en azından ortadan kalkıyor. O zaman da şöyle bir durum var bence AK Parti karşıtlarının önünde. Ya muhakkak bu seçimlerde Ak Parti'nin oylarının düşürülmesi gerekiyor ya da bu seçimleri şaibeli kılmaları gerekiyor. Yani şuanda yapılmaya çalışılan bir yerde bu.