Mağdur Öğretmenler 28 Şubat İçin İfade Verdi

28 Şubat sürecinin mağdur öğretmenleri 28 Şubat Davasına müdahillik talebini sözlü olarak savcılığa verdiler.

HAKSÖZ-HABER

28 Şubat döneminde İslami kimliği dolayısıyla mağdur edilen, meslekten ihraç edilen öğretmenler bugün adliyede idi. Mayıs ayında davaya müdahil olma talebinde bulunan müştekilerin ifadelerinin sözlü olarak da alınması için Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davet edildiler.

Üniversitede eğitim hakları ellerinden alınan, memuriyetten çıkarılan, çoğunluğunu öğretmenlerin oluşturduğu grup bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi’nde Cumhuriyet Başsavcılığına ifade vermek üzere bulundular.

İstanbul Cumhuriyet Savcısına bir kez de sözlü olarak ifade veren müştekiler yaşadıkları usulsüz ve hukuksuz durumu ifade edip şikâyetçi oldular. Aralarında Zülfe Kocabaş, Hanife Gökdemir, Berin Tuna, Hatice Buladı, Ülkü Öz, Fatma Akdokur, Nihal Yüce, Üzeyr Dereli, Mahmut Filoğlu, Şadiye Yörükoğlu, Gülsüm Peker Alpay, Şükran Üzel, Zekiye Yağmurcu, Ali Seydi Turan gibi isimlerin de bulunduğu 70 kişinin ifadesi alındı. Avukat Necip Kibar ve Avukat Mehmet Alagöz de müştekiler ifade verirken hazır bulundular.

Savcılığa, 28 Şubat döneminde yaşadıklarını anlatan mağdurlar, emekli orgeneraller Çevik Bir, Erol Özkasnak, İsmail Hakkı Karadayı, Çetin Doğan, Teoman Koman, Fevzi Türkeri, Kemal Alemdaroğlu ve Nur Serter gibi isimlerin yanı sıra görevlerinden atılmalarına karar veren dönemin Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinden şikayetçi oldu.

İfadelerin verilmesinden sonra adliye önünde basın açıklaması yapan grup adına Gülsüm Peker Alpay söz aldı.

Alpay, 28 Şubat cuntasının İslami kimliğe her alanda savaş açtığını söyledi. Öğrencilerin sorunsuz olarak okudukları okullardan 28 Şubat kararları uygulanmaya başlamasıyla bir anda kapı dışında bırakıldıklarını aktardı. Kamuda görev yapan başörtülü hanımların ise ayrımcılığa tabi tutularak insani hak ihlallerine uğradığını söyledi. Yapılan fişlemeler, andıçlar neticesinde kendilerinin takibe uğradığını, aşağılandığını, fişlendiğini belirtti. Çalıştığı kurumda hakaretlere uğradığını basın yoluyla da toplumda istenmeyen, sakıncalı kişi, dışlanan kişiler olarak lanse edildiklerini belirtti.

Darbe kararlarının uygulanmaya başlamasıyla siyasi ve ideolojik olarak ayrımcılığa tabi tutulduklarını, ideolojik sebeplerle başörtülü-baş açık, namaz kılan–kılmayan olarak fişlendiklerini aktaran Gülsüm Alpay, bu fişlemeleri de başta okullarda bulunan Milli Güvenlik Bilgisi derslerine girmek üzere okullara gelen görevli subaylar tarafından yapıldığını belirtti.

Görevini iyi yapıp yapmadığı ile ilgili, başarılı bir öğretmen olup olmadığı ile ilgili hiçbir soruşturma geçirmediğini söyleyen Alpay, ideolojik bir kıyıma maruz kaldıklarını aktardı.

Almış oldukları cezalar, maaş kesimleri, sürgün cezaları, açığa alma cezalandırmaları neticesinde meslekten çıkarılmaların yaşandığı dönemde maddi, manevi, sosyal güvenlik, emeklilik hakları gibi birçok hak kaybına uğradıklarını, sosyal statülerini kaybettiklerini ve aileleriyle birlikte birçok sosyal ve psikolojik sorunu göğüslemek zorunda kaldıklarını belirtti.

Cezalandırıldıkları süreçte çalıştıkları kurumlarda da eğitim ve öğretimin aksadığını ve keyfi cezalarla hiçbir usule dikkat edilmediğini vurguladı.

Fişlemelerin kimlerin eliyle yapıldığının ve andıçların kimler tarafından yapıldığının tespit edilip cezalandırılmasını istediklerini söyleyen Alpay, bir daha kimsenin darbeye teşebbüse niyet edemeyecek caydırıcı bir hukuki süreç işletilmesini istediklerini belirtti. Kendilerinin hak ihlallerinin de iade edilmesini talep ederken de davalarının takipçisi olacaklarını belirtti.

Fatma Akdokur da kılık kıyafet genelgesinin bugün yargılanmakta olan 12 Eylül darbesinin ürünü olduğunu belirterek, Başbakan Erdoğan’a çağrıda bulunarak darbe ürünü yönetmeliklerin hala yürürlükte olduğunu ifade etti ve bunların bir an önce kaldırılmasını talep etti. Aksi takdirde darbelerle esaslı bir yüzleşmenin gerçekleşmeyeceğini söyledi. Hizmet alan, hizmet veren, öğrenen, öğreten ayrımı olmadan her alanda başörtüsü yasağına son verilmesi çağrısında bulundu.

Avukat Necip Kibar da 28 Şubat darbe sürecinde ideolojik cezalandırmaların yapıldığından keyfi cezalar verildiğini aktararak, gerek öğrenci müvekkillerinin gerekse kamu görevinden çıkarılan, meslekten ihraç edilen müvekkillerinin haklarını ararken karşılaştıkları hukuksuzluklardan bahsetti. Karşılaşılan haksızlıklar sebebiyle başvurulan mahkemelerin de yanlı kararlar verdiklerini eğer aksi karar veren varsa görevden men etme ile emekliye ayırma ile yer değiştirme ile tehdit edildiklerini ve görev yerlerinin değiştirilmesiyle karşılaştıklarını aktardı. 

28 Şubat soruşturma sürecinin başlatılmasının sevindirici olduğunu söyleyen Kibar, bu sürecin çok uzamadan yargılama ve cezalandırma sürecine başlanması gerektiğini belirtti. Aksi takdirde kamuoyunun beklentilerinin karşılanmayacağını söyledi.

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu