Şöyle varsayalım.
Sivas’ta, Alevi ozanlar toplanmış olsun.
Amaç, şu veya bu ozanlardan birisini yadetmek olsun.. Misafir ozanlar, etkinlik sebebi ile bir otelde kalıyor olsunlar..
Alevi ozanların Sivas’ta bir otelde kaldıklarını duyan farklı bir mezhebe bağlı insanlar, “Biz Sivas’ta Alevi ozan istemiyoruz” diyerek, bir bildiri dağıtıp, Alevi ozanların kaldıkları otelin önünde toplansalar..
“Biz sizi ilimizde istemiyoruz. Madem geldiniz, cezanız ölümdür. İşte oteli yakıyoruz. Hepiniz içerde ölün” diye bağrışarak, oteli ateşe verseler..
Buraya bir nokta koyalım..
Bundan sonrası benim için hiç önemli değil.
Eğer oteldeki insanlar öldüyse, daha da vahim. Ama içerdeki insanlara, şans eseri bir şey olmasa bile, “Vay hainler vay. Vay katiller vay” derim..
“Dur bakalım, kimse ölmemiş ki, katil diyorsun” itirazında bulunanlara da, “Ölmüş-ölmemiş,. O Allah’n takdiri. Ama bu katiller, sırf farklı inanışta diye insanları öldürmek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlar. O yangını çıkartmış, seyretmişler. Eylemlerine gerekçe gösterdikleri tek şey de; ‘Alevi ozanları sevmiyoruz’dan ibaret! Bir insanın, başkasının inancına karışmaya ne hakkı var? Bunların hepsinin cezası idam” derim.
Buraya kadar her şey net.. Amaaa...
Sivas’ta bu mu yaşanmıştır? Hiç laga luga yapmayın.. Sivas’ta bu yaşanmamıştır..
Peki ne yaşanmıştır, anlatalım..
% 99’u Müslüman olan bir ülkede..
Durduk yerde bir ateist. Sadece kendi düşüncesini açıklamakla yetinmiyor.
Müslümanların en kutsal kabul ettikleri Hz. Peygamber’in aile hayatına dil uzatıyor..
“Dil uzatma” iddiası sadece bana ait değil.
Bu ülkenin laik hukuk sisteminin(!) hakimleri bunu söylüyor.. Bu adamın Aydınlık gazetesinde tercüme ettirerek yayınlattığı kitaptaki ifadelerin “dine hakaret” olduğunu belirtip, Sulh Ceza Mahkemesi toplatma kararı veriyor..
O ateist, “Ben cesur adamım. Bu ülkenin hukuk sistemi benle başedemez” diyor!
Akil insanlar uyarı yapıyor.. “Yapmayın, etmeyin. Bu ülkede bu tür tartışmalar gereksizdir. O kitabı yayınlamakla, sizin elinize hiçbir şey geçmez. Düşüncenizi yine açıklayın. Ama hakaret etmeyin. Sadece bu ülkenin değil, dünyadaki 1.5 milyar Müslümanın ana-babası kadar sevdiği Hz. Peygamber’in aile hayatına dil uzatmayın. Saygısızlık etmeyin” diyor.
Ateist Aziz Nesin, “Ben cesur adamım. Kimseden korkmam” demeye devam ediyor...
Peygamberimizin ailesine hakaret içeren yayın sebebi ile Aydınlık gazetesi için toplatma kararı verildiği ilk gün, “Mahkeme istediği kadar toplatma kararı versin. Ben yine aynı yayını yapmaya devam edeceğim. Bugün de tekrar yayınlayacağım. Tekrar toplatma kararı versinler” diyor....
Ve gerçekten de, yayına ertesi gün de devam ediyor.
Ertesi günü tekrar toplatma kararı veriliyor..
Ülkenin birçok ilinde halk gösteriler düzenliyor, Hz. Peygamber’in ailesine yapılan hakareti kınıyor...
O ateist, İzmir gibi, kendi kafasındaki insanların en yoğun yaşadığı bir ilde bile, iki otobüs dolusu polis tarafından korunarak kitaplarını imzalayabiliyor..
Tepkiler bu denli yoğun..
Bu ortamda, hangi akıl sahibi insan, hemen ertesi hafta, o ateisti, Sivas gibi duyarlılığı yoğun bir ilde bir etkinliğe davet eder?
Hadi davet edilmiş diyelim..
Gazetecilerin daha ilk gün, “Niye halkın inançlarına hakaret ediyorsunuz” diye soru yönelttikleri ateist Nesin’in fütursuzca cevaplar verdiğini duyan etkinliğin organizatörlerinin, “Burda bir şeyler kotarılmaya çalışılıyor. Bu oyunu bozalım” deyip, ateiste verdikleri desteği geri çekmeleri gerekmez mi?
Cuma namazından çıkan insanların, bugünlerde “Parasız eğitim istiyoruz” diye pankart açan üniversiteli gençler kadar masum nitelikteki gösterilerine, ateist Nesin’i destekleyen gruptan bazı kişilerin attığı laflar, fırlattığı taşlarla olaylar kızıştırılıyorsa..
Gösteriler dağıtılmayıp, polis ve asker tarafından sessizce seyredilirse..
Bu sırada, otel içindeki insanlardan aklı selim sahibi bazı kişiler, “Bu otel içinde durmamız yanlış. Dışarı çıkalım. Bu toplananların dağıtılmaması, burada bir olay yaşanacağını gösteriyor. Karanlık olmadan burdan çıkmamız lazım” demesine rağmen, Hz. Peygamber’e hakaret içeren yayınları yapmakta ısrarcı olan “Ben korkak değilim” sözünün sahibi ateist ve etrafındakiler otel içinde kalmakta ısrar ederse..
Ve en sonunda..
Hayatında karakol yüzü görmemiş, sadece Peygamber’e hakaret eden Nesin’e tepki için gösteri yapan yüzlerce insanın toplandığı yerde, birkaç kişi (kimliği hâlâ meçhul) otelin önündeki arabayı yakarsa.. Ve otel içinde kalan 35 kişi çıkan bu yangın sebebi ile ölürse..
Şimdi bu olay ile, girişte varsayım olarak anlattığım, kasten çıkartılan yangın aynı şey midir?
Aynı şey midir ki; gerçekte ne olmuş ise öylece anlatılmıyor da; Sivaslılar, durduk yerde, farklı inançtakileri öldürmek için, toplu olarak yangın çıkarmışlar gibi anlatılıyor?
Tabii ki ikinci olayda da yanlışlar var.
Ama dürüst olun.. Varsayım olarak anlattığım olayla aynı mıdır, gerçekte yaşanan?.
Aynı mıdır ki; olayın anlatımı, “15 bin kişinin, Alevi oldukları için kasten yaktığı 35 insan” diye yapılıyor!
YENİ AKİT