Madımak’ta Silah Yok 33 İdam Var, Başbağlar’da Keleş Var İdam Yok!

Ali Karahasanoğlu, bugün “yargı siyasallaşıyor” söylemiyle öne çıkanların Sivas olayları bağlamında işlenen yargı cinayetleri, hukuk skandalları karşısındaki çelişkili tutumlarını mercek altına almış.

Yeni Akit’teki köşesinde Sivas olaylarını analiz etmeye devam eden Ali Karahasanoğlu, bugün “yargı siyasallaşıyor” söylemiyle öne çıkanların Sivas olayları bağlamında işlenen yargı cinayetleri, hukuk skandalları karşısındaki çelişkili tutumlarını mercek altına almış.

Madımak’ta Silah Yok 33 İdam Var, Başbağlar’da Keleş Var İdam Yok!

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

Dünkü “Madımak yalanları” başlıklı yazıma, Sivas istismarcıları kızmışlar. Oysa yazdıklarım, yazılması gerekenlerin binde biri..

Cumhuriyet tarihinde ilk defa, dosyada tek bir “silah” delili olmadığı halde “33 idam cezası verilmesi”nin saçmalığını mı anlatayım..

Davanın görüleceği mahkemenin, özel olarak belirlenmesindeki hukuksuzluğu mu anlatayım..

Bugünlerde “Yargı politikleşti” diyerek salyalar akıtarak, siyasi iktidara saldıranların, o tarihte, Sivas’taki otel yangını olayı için dosyayı il il dolaştırdıklarını..

Kafa dengi mahkeme aradıklarını..

Yargıtay’ı, Danıştay’ı, HSYK’yı, Adalet Bakanlığı’nı kendi mezhebinden adamlarla dolduran dönemin Adalet Bakanı Seyfi Oktay adlı “dede”nin..  

Sivaslı mağdurları astronomik cezalara çarptırabilmek için dava dosyasının il il dolaştırılmasında nasıl aktif rol oynadığını mı anlatayım..

En sonunda, Ankara DGM’de karar kıldıklarını, ama gelin görün ki; Ankara DGM’nin verdiği karara da sonunda razı olmadıklarını mı anlatayım..

Tüm bunları anlatmaya kalksak, eminim şu an “Madımak diye oturup Madımak” diye kalkanlar bile utançlarından insan içine çıkamazlar..

¥

Madımak’ta bir suç işlendiğini kimse inkar etmiyor..

Bir suç değil; suçlar silsilesi..

Birinci suç.. Şeytan Ayetleri’ni Türkçeye çevireceğini ilan eden Aziz Nesin’in işlediği dinî değerlere hakaret suçu..

İkinci suç; dine hakaret içeren o çevirilerin Şişli Sulh Ceza Hakimliği’nce toplatılmasına karar verildiği halde.. Aziz Nesin’in ertesi günü, çeviriyi yayınlamaya kaldığı yerden devam etmesi ve buna Seyfi Dede’nin yüksek yargıçlarının sessiz kalması..

Üçüncü suç; Aziz Nesin’in devlete meydan okurcasına, Müslümanlara meydan okurcasına Şeytan Ayetleri kitabını günlük gazetede yayınlamaya devam ettiği günlerde... Birçok ilde onbinlerce insanın katıldığı gösterilerde, Aziz Nesin kınanırken.. Bu ateist tahrikçinin “canlı bomba” gibi il il dolaşmasına seyirci kalan, dönemin DYP-SHP iktidarının işlediği suç.

Dördüncü suç; Madımak Oteli önündeki protestonun birkaç saat içinde dağıtılmayıp, akşam saatlerine kadar sürmesini sağlayan Sivas Valisi’nin işlediği suç..

Burada, Aziz Nesin’i protesto eden dindar halka da, “Bu kadar uzun süren bir gösteride, araya provokatörlerin karışabileceğini tahmin etmeliydiniz” suçlaması yöneltebiliriz ama; emin olun olaylardan en az sorumlu tutulması gerekenler; davada sanık konumundaki bu Sivaslı dindar insanlardır.. En az kusurlu olanlar; idam cezasına çarptırılan, idam kalktığı için cezaları ömür boyu hapse çevrilen bu masum insanlardır..

¥

Madımak istismarını yapanların kirli yüzleri, Madımak olayından hemen üç gün sonra, Başbağlar’da yaşanan vahşi katliama yaklaşım biçimlerindeki çifte standart ile ortaya çıkıyor..

Madımak’ta “kusurlu hareket ile ölüme sebebiyet verenlerin daha fazla cezaya çarptırılmaları için “Vahşet, cinayet, katliam” çığırtkanlığı yapıp, yargıya baskı kuranlar (“Madımak’ın intikamını almaya geldik” diyerek, ellerindeki keleşlerle bilinçli ve planlı olarak) Başbağlar’daki köylüleri öldürenleri tek kelime ile de olsa kınamıyorlar..

HDP’liler.. Heyetler oluşturup.. Madımak’ı anmaya gidiyorlar da, PKK’lı terörist kardeşlerinin imza attığı Başbağlar katliamı için, bir tane temsilciyi Başbağlar’a göndermeyi akıl edemiyorlar..

Gazetelerine bakıyorsunuz... “Madımak” diyorlar, “Sivas” diyorlar, “Yanarak öldüler” diyorlar da; tek kelime ile de olsa Başbağlar’da katledilen insanlardan bahsedemiyorlar.. Ve suçüstü oluyorlar..

Biz hatırlatınca da.. “Ölümleri mi yarıştırıyorsun” diyorlar..

Ölümleri yarıştırmıyoruz.. Sizin ahlaksızlığınızı deşifre ediyoruz.

Madımak’ta keleş yok.. Değil keleş, tabanca bile yok. Bıçak bile yok.. İnsan öldürme niyetiyle yapılmış tek eylem yok.. Yangını çıkartan adam ise, ortada değil!

Ama Başbağlar’da, kilometrelerce uzaktan, ellerinde keleşlerle gelen, terörist grubu var.. Hazırlık yaparak, plan yaparak işlenen cinayetler var. Köylüleri meydana toplayıp silahsız insanlara, şarjörü boşaltarak yapılmış katliam var..

Madımak ile Başbağlar’ı kıyaslamak bile mümkün değil.. Madımak’ta suç “bir” ise, Başbağlar’da “bin”! Buna rağmen, Madımak bugün dahi dindar insanları tahkir etmek için, bir istismar aracı olarak kullanılıyor.. Başbağlar’ın failleri ise korunup kollanıyorlar.. “Hak mücadelesi yapıyor” denilerek, savunuluyorlar.. “Gerilla” denilerek, masum gösterilmeye çalışılıyorlar.

Hürriyet’inden tutun.. PKK gazetesine kadar.. Hepsindeki ikiyüzlü tavır bu..

Ve sonucunda da.. Madımak’ta sanıklar için, tek bir silah olmadığı halde verilen 33 idam karşısında, Başbağlar’da keleşli teröristler için verilmiş tek bir idam cezası bile yok!

Müsebbibleri, bu tabloya bakıp bakıp utanmalıdırlar!

Yorum Analiz Haberleri

Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...