Anteb’de bir düğünde kurbanlarının sayısı 55’i geçen büyük terör eylemini kimin yaptığı henüz de açıklık kazanmamışken..
HDP’nin eşbaşkanları da, hemen, ‘Bu saldırı bizim üyelerimize yapıldı..’ diye, kan tellâllığı yapmaya, biraz daha kan akması için halkı tahrike yeltendiler.
Hele de taraf olmadıkları bir mücadelede çocuk, kadın veya savunmasız sivillerin hayatlarını kaybetmelerinden, insanlıktan az-biraz nasibi olan herkesin üzülmesi gerekir. Kaldı ki, ölen -öldürülen her insan karşısında da, ‘iyi insan’ iseler, onların hizmetlerinden mahrum kalındığı; ‘kötü insan’ iseler, o zaman da dünya hayatında bir takım ‘şerr’li işlere âlet oldukları içine d, bir insan olarak acı çekmemiz gerekmez mi?
Bilhassa da çocuklar için.. Anne-babaları tarafından nasıl yetiştirilirlerse yetiştirilsinler, rüşd yaşına gelinceye kadar, bütün çocuklar günahsız/ mâsum, tertemizdirler; yaptıkları yanlışlar olursa ondan da, kanûnen ‘veli’ veya ‘vasî’leri sorumludurlar.
***
Bu son saldırıda hayatlarını kaybedenlerden yarıdan fazlası çocuk imiş..
Bu yavruların acısını nasıl taşıyacağız?
Ve dahası, Tayyib Bey’in açıkladığına göre, bu son bombalı saldırıyı gerçekleştiren de 12-13 yaşlarında bir çocuk imiş.. O çocuğun oraya nasıl sürüklendiğini bilmiyoruz.. Kullanılmış olması veya yakınlarını kaybetmiş olmanın intikamını almak hıncıyla doldurulmuş olması da mümkündür.
***
Düğün sahiblerinin, PKK’ya karşı devlete koruculuk yaptıkları ve PKK tarafından ‘o silahların size dönecek..’ diye tehdidler aldıkları da biliniyormuş.
Ama, ‘korucu’lar ve ailelerinden nicelerinin de iki taraflı çalıştıkları da biliniyor. Böyle bir durumda, nasıl sağlıklı bir mücadele verilebilir?
Ama, üzerinde asıl durulması gereken konu, damadın dünyası..
***
Sözkonusu ‘damad’ın Facebook’taki notlarından bir kısmı şöyle:
-28 Temmuz: Cehennem köpeği IŞİD.. (...)Kimin köpekliğini yaptığını herkes biliyor. Zalimler için yaşasın cehennem..
-27 Temmuz: Hakimiyet milletin değil, Allah’ındır.
-17 Temmuz: Ben sıkıntımı, keder ve hüznümü yalnızca Allah’a arz ediyorum..’-Hz. Yakub.
-16 Temmuz: Eskiden darbeyle ezan’ı sustururlardı; şimdi ezanlar darbeyi susturuyor! Elhamdulillah
-21 Haziran: Bir insanı layık olmadığı yere koymak zulümdür..-Hz Ali-
- 6 Haziran: Allah’tan zenginlik istedim bana İslamı verdi... Muhammed Ali...
Allah rahmet eylesin Mekanın cennet olsun.
-Yeryüzünde çok incindik... Bu gece göklere kaçıyoruz. -Mirac Kandiliniz kutlu olsun-
***
Evet, bu sözleri yazan bir kimsenin, HDP’nin eşbaşkanlarıyla aynı dünyaya mensub olmadığı açık iken; onlar hâlâ da mübtelâsı oldukları ölü seviciliği - nekrofili uğruna, o düğünün kendi üyelerine aid olduğunu iddia edebilecekler mi?
***
İki nokta:
1- Dün sabah, yeni bir YAŞ toplantısı öncesinde devlet erkânı, halkımızın kutsalına savaş açan 90 yıllık laik uygulamanın kutsal laik türbesine tekrar yöneldiler. Orada, bir ölüye hitaben yeniden bir şeyler yazılıp okundu ve sözler verildi..
‘Biz ölülerden, mezarlardan bir şey bekleyemeyiz ‘ diyerek, halkın gelenekleriyle savaşan bir laik rejimin komiklik ve mantıksızlıklarını, mantıklı insanlar nasıl kabullenebilirler? 80 yılda değil, sadece bir yılda bile yüzlerce kez tekrarlanan bu ilkelliğe artık bir son verilmeli değil mi?
2- 15 Temmuz’daki muhteşem halk direnişiyle kırılan darbe hıyanetinden sonra, kendi halkına bombalar yağdıran hainler lanetleniyorlar, devamlı.. Güzeeeel..
Ama, Sabiha Gökçen’in hatıraları, onun Dersim’de 1937’de sivil halk kitlelerini de nasıl zevkle bombardıman ettiğinin şahididir.. O hıyaneti işleten ve işleyenlerin isimleri havaalanlarında yaşatılıyor!.
15 Temmuz’da yakalanan güzel hava heder edilmemeli ve sadece bugünkü alçaklar değil, dünün zâlim isimleri de tarihin lâyık olduğu tarafındaki yerlerine gönderilmeli!.
STAR