Lübnan’da iki buçuk yıla yakın bir süre devam eden cumhurbaşkanlığı seçimi meselesi sonuçta Hizbulesed’in desteklediği Mişel Avn üzerinde ittifak sağlanmasıyla çözüldü. Böylece Mişel Avn da eskiden düşman olarak gördüğü Hizip’le ittifak kurmanın ve onun desteğini kazanmanın sonucunu aldı ve ahirete yolcu edilmeden önce cumhurbaşkanlığı sarayına yerleşmeyi başardı. Lübnanlıların da, yaşı seksenin üstüne çıkmış ama makam hırsı bitmemiş bir cumhurbaşkanları oldu.
Lübnan’da idarî kadrolar dinî ve etnik kimliklere göre kontenjanlara ayrılmıştır. Cumhurbaşkanlığı makamının da Arap kökenli yani Marunî hıristiyanlara verilmesi gerekir. Marunî hıristiyan bir aileye mensup emekli general Mişel Avn da otuz yıla yakın bir süredir cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmak için uğraşıyor. Bir dönem ülke içindeki siyasi boşluktan yararlanarak kendini cumhurbaşkanı ilan etmişti. Ama bu tutmadı. Sonra seçimlerde aday oldu. 2008’deki seçimlerde de kendisini seçtirebilmek için çok uğraştı. Başarılı olamadı. Yerine başka bir Mişel yani Mişel Süleyman seçildi ve 25 Mayıs 2014’e kadar görevde kaldı.
Mişel Süleyman’dan sonra ülkede cumhurbaşkanlığı görevini devralacak kişinin belirlenmesi konusunda uzun süren bir siyasi sorun yaşandı. Siyaset sahnesinde cirit atanlar 8 Mart Grubu ve 14 Mart Grubu diye iki cepheye ayrıldı. Her ikisi de cumhurbaşkanının kendilerinden olmasını istiyordu. Hizbulesed’in de içinde bulunduğu Suriye yanlısı siyasi akımların oluşturduğu 8 Mart Grubu, Mişel Avn’ı seçtirmek istedi. Fakat bunu sağlayabilmek için diğer tarafla anlaşmaları gerekiyordu. Çünkü parlamentoda cumhurbaşkanını seçmeye yetecek kadar sandalyeleri yoktu. Ama diğer tarafın da cumhurbaşkanını seçmesini engelleyebiliyorlardı. Çünkü oturumları boykot ediyorlardı. Cumhurbaşkanı seçme oylaması için gerekli olan katılımın yani asgari sayının oluşmamasını sağlıyorlardı. O yüzden seçim yapılamıyordu.
Cumhurbaşkanı seçimi konusundaki kilitlenme siyasi konularda da kilitlenmeye neden oldu. O yüzden birçok hizmet aksatılıyordu. Çöplerin toplanmaması sebebiyle Beyrut caddeleri aylarca çöp yığınlarıyla doldu. Halk protesto eylemleri düzenledi ama sorun çözülmedi.
Sonunda 8 Mart Grubu istediğini aldı ve diğer taraf Başbakanlığa da Sa’d El-Hariri’nin atanması ve ona hükümeti kurma görevinin verilmesi şartıyla Mişel Avn üzerinde ittifak sağlanmasını kabul etti. Böylece iki buçuk yıla yakın süredir vekaletle yürütülen cumhurbaşkanlığı görevini üstlenecek kişi belirlenmiş oldu.
1935 doğumlu Avn Lübnan’ın eski Genelkurmay başkanı. Emin Cumeyyil’in görev süresinin dolması sonrasında siyasi boşluktan yararlanarak kendini cumhurbaşkanı ilan etmişti. Cumeyyil’in görev süresinin bitmesine birkaç dakika kala onu geçici askerî hükümet oluşturmakla görevlendirmesi de kendisine bu fırsatı vermişti. O zaman Fransa’yı da arkasına almıştı. Fakat ABD’nin desteğini alamadığı için, Irak’a karşı Baba Bush döneminde başlatılan birinci saldırıda Fransa, ABD ile ilişkileri gereği Avn’dan desteğini çekmişti. Dış desteklerini kaybeden Avn, Suriye ile Lübnan’da Taif Anlaşması’na imza atan tüm grupların ortak operasyonu karşısında tahammül edemeyerek başkanlık sarayını terk etmek zorunda kaldı ve Fransa’ya yerleşme ihtiyacı duydu. Ona karşı böyle bir operasyon düzenlenmesinin gerekçesi ise 1989 Taif Anlaşması’nı reddetmesiydi. Bu anlaşma Lübnan’daki iç karışıklığın sona erdirilmesi açısından önemli bir adımdı ve Avn o zaman bu anlaşmanın uygulamaya geçirilmesinin önünde ciddi bir engeldi.
Mişel Avn 15 yıl süren sürgün hayatından sonra 2005’te yeniden ülkesine dönerek siyaset meydanında boy göstermeye başladı. Son milletvekili seçimlerinde de büyük başarı gerçekleştirerek parlamentoya girdi ve kendi etrafında 22 kişilik bir grup oluşturdu.
Avn, cumhurbaşkanlığı krizinde kendini en uygun isim ve bir uzlaşma noktası olarak gösteriyordu.
Politik çizgisinde 1989 öncesine nispetle farklılıklar gerçekleşen Avn, Özgür Vatan Hareketi’nin başkanlığını yapıyordu.
YENİ AKİT