Haksöz Haber
Özgür-Der’in çağrısıyla bugün İstanbul’daki Lübnan Başkonsolosluğu önünde bir araya gelen topluluk Lübnan’daki Arsal Mülteci Kampı’nda Lübnan ordusu ve Hizbullah milisleri tarafından gerçekleştirilen katliamları protesto etti.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, eylemde yaptığı konuşmada, “2006’daki Lübnan-İsrail savaşı sırasında Suriye halkı Lübnanlılara evlerini açmıştı. Suriye’deki savaş sebebiyle Lübnan’a göç eden muhacirlere yönelik Lübnan ordusu ve kendisine Hizbullah diyen ama bizlerin Hizbullat olarak isimlendirdiği örgütün saldırılarını lanetliyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Kaya’nın konuşmasının ardından Kalamun Yardım Cemiyeti Başkanı İmad Harruş bölgedeki durum hakkında bilgi verdi.
“Suriyeli Mültecilere Dönük Katliamları Durdurun!” pankartı ve “Lübnan Ordusu ve İşbirlikçi Hizbullat Arsal’dan Defol!”, “ Stop The Massacre On Syrian Refugees!” dövizlerinin taşındığı eylemde, “Müslüman Uyuma Kardeşine Sahip Çık!”, “Katil Esed Katil Hizbullah!”, “Hizbullah Ümmete Hesap Verecek!” sloganları atıldı ve tekbirler getirildi.
Eylem, Özgür-Der Genel Başkanı Kaya’nın hazırlanan mektubu Lübnan Başkonsolosluğu’na götürmesinin ardından sona erdi.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
Lübnan Devleti Suriyeli Mültecileri Katletmekle Değil,
Güvenliklerini Sağlamakla Mükelleftir!
Lübnan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu’na,
Esed rejiminin işkencelerinden, zulüm ve katliamlarından kaçarak ülkenize sığınmış Suriyeli mültecilerin maruz kaldığı uygulamalara ilişkin haberler bizleri endişeye sevk etmiştir. Lübnan Ordusunun 30 Haziran tarihinde Arsal’daki mülteci kampına gerçekleştirdiği ve 19 Suriyeli mültecinin ölümüne ve yüzlercesinin gözaltına alınmasına neden olan gece yarısı baskınının terör operasyonu kılıfıyla örtülmesi mümkün değildir. Aynı şekilde bu olayın hemen akabinde 2 ve 4 Temmuz tarihlerinde Bekaa Vadisindeki kamplarda yüzlerce çadırın yanmasına ve 4 mültecinin ölümüne sebep olan yangınların da sabotaj olma ihtimali Lübnan‘a sığınmış Suriyeli mültecilerin akibeti hakkında kaygılarımızı daha da artırmıştır.
Hiç kuşkusuz özgürlük ve adalet talep ettikleri için inanılmaz zulümlere ve katliamlara maruz kalan Suriye halkının karşılaştığı bunca vahşete rağmen Esed rejiminin hala Suriye’de iktidarını sürdürmesi tüm insanlık alemi adına büyük bir utançtır. Ne acıdır ki, tüm dünya 6 yıl boyunca Suriye’de icra edilen vahşeti boş gözlerle seyretmiş, bu insanlık suçlarının faili Esed rejimini cezalandırmak adına hiçbir adım atmamıştır.
Uluslararası kamuoyunun bu vurdumduymazlığına ilaveten bu süreçte Suriyeli mülteciler için de hiçbir şey yapılmamış, bu insanlar göç etmek, sığınmak zorunda kaldıkları her yerde büyük sorunlarla karşılaşmışlardır. Bu noktada başta İslam alemi olmak üzere tüm dünyanın Suriyeli mültecilerin yaşadıkları sıkıntılardan, zorluklardan sorumlu olduğuna ve hesap vermesi gerektiğine inanıyoruz.
Lübnan’daki Suriyeli mültecilerin karşılaştıkları durum ise acziyet ya da vurdumduymazlıktan öte tam bir insanlık ayıbıdır! Lübnan ordusu en sıkıntılı ve zor şartlarda kamplarda ikamet etmek zorunda kalan Suriyeli mültecileri ‘terörizm’ ithamıyla sıkça taciz etmekte, adeta Esed rejimi adına cezalandırma yoluna gitmektedir. Lübnan’da devlet ve ordu üzerinde etkinliği bilinen ve Esed’in suç ortaklığını yapan Hizbullah adlı işbirlikçi yapının da katkısıyla Lübnan Ordusunun Suriyeli mültecilere yönelik baskılarının artık katliam boyutlarına vardırıldığını ibretle gözlemlemekteyiz. Arsal’da 30 Haziran günü gerçekleştirilen kamp baskını hadisesi Lübnan devletinin alnına sürülmüş kara bir leke olmuştur.
Suriyeli çaresiz ve mazlum kardeşlerimize yönelik bu uygulamaları kınıyor, Lübnan devletini muhacirlere yönelik tutumunu gözden geçirmeye davet ediyoruz.
Özgür-Der