Milli Güvenlik Dersi (MGD), lise 2. sınıf öğrencileri için hem en zorunlu hem de en sorunlu ders olarak kronik bir kriz olmaya devam ediyor.
Dersin işleyişine, müfredatına ve misyonuna ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı nedense en ufak bir müdahalede bulunamıyor.
İçeriğinden işleyişine kadar Milli Güvenlik Dersi her şeyiyle Genelkurmay tarafından MEB’e resmen dikte edilen bir derstir. Elimde bulunan 2006, 2009 ve 2011 baskılı MGD kitaplarının kaynakçası şöyle: Genelkurmay Başkanlığı Dökümanları ve Türkçe Sözlük/TDK. Diğer dersler gibi MGD’nin de amacı “Atatürkçülüğü bir yaşam biçimi olarak benimsetmek.” En önemli fark ise okulda bu işin Atatürkçülüğün asıl temsilcisi ve muhafızı olan TSK mensupları tarafından yapılması.
İç ve dış tehdit tanımlarının en yüksek ve en keskin perdeden anlatıldığı kitapta lise öğrencilerine Siyonist İsrail’e ilişkin nasıl bir algı aşılandığını irdelemek aciliyet kespediyor. Okulları kışla, idareci ve öğretmenleri emir subayı, öğrencileri ise kurşun asker çerçevesine sıkıştırmayı hedefleyen ‘Atatürkçü militarizm’in Siyonist İsrail vizyonu MGD kitaplarında nasıl işleniyor acaba?
Kitaptaki “Türkiye’ye Yönelik Tehditler ve Çevre Ülkelerle İlişkiler” ünitesi ilginç ve çarpıcı bir diplomatik teamül çıkarıyor. Türkiye’nin diğer devletlerle münasebetleri aktarılırken açıkça “bütün komşular bir tarafa İsrail bir tarafa” anlayışı dikte ediliyor. Nasıl mı? Yunanistan, Bulgaristan ve Ermenistan gibi Hıristiyan toplumların yaşadığı ülkelerle ilişkiler, verilen her bir örnekle, giderilmesi mümkün olmayan düşmanlıklar olarak anlatılıyor. Tarihten bugüne devam eden “toprak ihtilafları, terör politikaları, işbirlikçilik, soydaşlarımıza yapılan baskılar” bolca işleniyor.
İran, Irak ve Suriye gibi Müslüman toplumların yaşadığı ülkelere dair verilen örnekler de aynı çatışma mantığı üzerinde işliyor. Teokratik yönetimini ihraç etmek isteyen İran; topraklarını teröre üs olarak kullandıran ve Türkmenleri sindirmeye çalışan Irak; Hatay’a ve sınırı aşan sulara göz koyduğu için teröre destek olan Suriye. Bu ülkelerle ilişkilerin şimdilik düzelme eğilimine girdiği, böyle bir izlenim verdiğinin altı kalınca çizilir.
İsrail’e nasıl bakacağımız hususunda MGD kitabı ne buyuruyor dersiniz? Aynen şöyle: “Türkiye-İsrail ilişkileri son dönemde karşılıklı yarar temelinde, başta siyasi, ekonomik, teknolojik, bilimsel ve askeri alanlar olmak üzere her alanda çok yönlü bir gelişme göstermiştir.”
Türkiye-İsrail ilişkileri şeffaf, herhangi bir üçüncü ülkeye karşı olmayan çok boyutlu bir ilişki olarak “hem iki ülkenin çıkarlarına hizmet edecek hem de bölge istikrarına katkıda bulunacak şekilde gelişmesini sürdürmekte”ymiş. Üstelik bu işbirliğinin “Ortadoğu’daki diğer ülkeler için de örnek teşkil edeceğine inanılmakta”ymış! Orta Doğu’da barış ve istikrar için “İsrail ile ilişkiler kendi dinamikleri içinde devam etmekte”ymiş. Arap-İsrail ihtilafını çözüme kavuşturmanın Türkiye’nin çıkarlarına hizmet edeceği de değerlendiriliyormuş.
Siyonist İsrail aşkı Atatürkçü subaylar eliyle liseli öğrencilere dikte ediliyor. MGD’nin öğrenciye verdiği uluslar arası ilişkiler mantığı özetle şudur: Türkiye’nin her tarafı düşmanlarla kuşatılmış, Allah’tan yakınımızda İsrail var yoksa halimiz yamandı! Bu meseleyi teyid açısından mesela değerlendirme bölümünde “Rusya, Ermenistan, İran, Irak, Suriye’nin Türkiye üzerindeki hedef ve faaliyetleri nelerdir?” soruları sorulmuş. Fakat sadece ve sadece “İsrail’in Türkiye üzerindeki hedef ve faaliyetleri nelerdir?” sorusu sorulmamış.
MGD kitabında İsrail’in Siyonist bir işgal ve katliam şebekesi olduğuna dair en ufak bir ima bulunmuyor. Tersine resmi ideoloji ve devlet sınıflarının çıkarı için Siyonist İsrail’in milyonlarca insanı topraklarından sürdüğünü, yüzbinlerce insanı hapsettiğini, yokluğa ve sefalete mahkum ettiğini, Filistin topraklarını ve insanlarını fosfor bombalarıyla yakıp kavurduğunu unutmamız isteniyor. TSK’nın görevlendirdiği subaylar eliyle bütün liseler Siyonist propagandanın ipoteği altına alınmışken Hükümet ve MEB bu çirkinliğe, zulme, fesada nasıl sessiz kalabiliyor?
MGD’nin temel misyonu okullarda kışla mantığını hakim kılmaktır. Bu ders kız-erkek öğrencilere öğrenim ve olgunlaşmayı değil çatışma ve savaş atmosferini yaşatmayı hedefliyor. Ergenekon ve Balyoz davalarının iddianamelerine açıkça yansıdığı üzere idarecilerden öğrencilere kadar okuldaki hemen herkesi fişlemeyi amaç edinen Milli Güvenlik dersinin hiçbir bilimsel, ahlaki ve siyasi faydası yoktur.
Kemalizm ve siyonizm aşkının çocuklarımıza aşılanmasını istemiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı, militarizme ve siyonizme uygun insanlar üretmek üzere müfredata yerleştirilen bu dersi liselerden derhal kaldırmalıdır.
Not: Muhterem Tenzile Erdoğan için Allahu Teala’dan mağfiret ve rahmet, ailesi ve dostları için sabrı cemil niyaz ediyorum.