HAKSÖZ-HABER
Son dönemde komedyen Gökhan Ünver’e yönelik linç kampanyası, Türkiye'de kendini "özgürlükçü" olarak tanımlayan kesimlerin aslında ne kadar tahammülsüz olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Ünver’in, Ekrem İmamoğlu’na yönelik hukuki süreç ve eylemler hakkında açık bir destek açıklaması yapmadığı gerekçesiyle hedef haline getirilmesi, sol-Kemalist çevrelerin yıllardır süregelen tek sesli faşist tahakküm anlayışının bir yansımasıdır.
Ne ironiktir ki, söz konusu çevreler kendilerini "demokrasi havarisi, özgürlük savunucusu" olarak sunarken, farklı düşünen ya da sadece sessiz kalan insanları sahneden silmeye, ekonomik ve sosyal ambargolarla cezalandırmaya çalışıyor. Yetki ellerine geçtiği takdirde ise insanların "adalet için yalvaracaklarını" vaad ediyor.
Özgürlük ama bizim takdir ettiğimiz kadar!
Bu çifte standardın en bariz örneklerinden biri, tiyatrocu Emre Kınay’ın, Ünver’in gösterilerini sahnesinden men etmesi oldu. Bugüne kadar "sanatın özgürlüğü"nü savunan, baskılara karşı direndiğini iddia eden Kınay ve onunla aynı çizgideki isimler, iş kendi ideolojilerine dokunduğunda otoriter reflekslerle hareket etmekten çekinmiyorlar.
"Özgürlük" kavramı, sadece kendi fikirleriyle örtüşenler, onları destekleyenler için geçerli; aksi takdirde iptaller, boykotlar ve yasaklar devreye giriyor. Bu tutum, yıllardır süregelen kültürel ve siyasi alandaki ideolojik tekeli koruma arzusunun bir sonucudur.
Son günlerde iyice ayyuka çıktı ki güya "özgürlükçü" olan Kemalist zevat, alışılageldiği üzere kendi dogmatik düşünce yapıları dışındaki hiçbir şeye tahammül edemeyen bağnazlardır.
Gökhan Ünver vakası, yalnızca bir komedyenin hedef alındığı iğrenç bir linç girişimi değil, Kemalist ideolojinin geçmişten bugüne devam eden baskıcı ve faşist eğilimlerinin güncel bir yansımasıdır.