Zamanın yıpratıcı bir özelliği vardır. Bundan karizmatik liderler de nasibine düşeni alırlar. Yaşanan olaylar, derin değişimler hem lideri yorar, hem de kitlelerde yeni yüz görme isteğini meydana getirir.
Liderlerin yerlerini misyonlarını sürdürecek yeni yüzlere zamanında bırakmaları onların karizmasını koruduğu gibi, onlara her dâim bir rehber gözüyle bakılmasını da sağlar. Bir bilen olurlar. Bilge tahtına otururlar. Bir işaretleri bile çok değerli olur. İsimleri güven telkin eder...
Bir harekette yeni isimlere, genç kadrolara şans verildiğinin bilinmesi o hareketi canlı tutar. İnsanları iş ve proje üretiminde yarışa sokar. Yükselmenin yolunun lider kültüne bağlanmak yerine ilkelere bağlanmak olduğu, sadâkatten daha çok liyakatin belirleyici olduğu bilinirse, insan ve iş kalitesi artar.
Son nefesine kadar aktif başkanlıktan vazgeçemeyen veya vazgeçtirilmeyen nice karizmatik kişiliğin nasıl harcandığına zaman zaman esefle tanık olmuşuzdur. Bu yüzden hitâmuhu miskun nimetine sahip olmak zamanlamayı iyi planlamayı gerektirir.
“Lezzetli bir yemek sofrasından zamanında kalkmasını bilen” liderler de var elbette. Modern Malezya’nın kurucu lideri Mahathir Muhammed böyle birisi. Kimsenin değiştirmeye güç yetiremeyeceği bir dönemde kendi isteğiyle emekliye ayrılmıştı.
Tarih 22 Haziran 2002, Malezya. İktidar partisi UMNO’nun genel başkanlığını, başbakanlığı ve ekonomi bakanlığını üstlenmiş ülkenin en güçlü adamı Mahathir, partisinin yıllık kongre toplantısının son gününde bütün görevlerinden istifa ettiğini gözyaşları içinde açıklıyordu.
Karşısında güçlü ve karizmatik bir alternatif lider yoktu. Şartlar da onu istifaya zorlamıyordu. Ama o canlı yayında milyonların önünde istifa ediyordu.
Televizyon başındaki milyonlar ve kongre salonundaki partililer Mahathir’in istifası karşısında şok yaşıyorlardı. Henüz Mahathir sözünü bitirmemişti ki, yakınında bulunan bakanlar ve partililer Mahathir’in etrafını sararak onu kararından vazgeçirmeye çalıştılar. Mahathir’le beraber çevresindekiler de ağlıyordu.
Salondakiler neye uğradıklarını anlamamıştı, yaşanan duygusal sahneler onları da gözyaşına boğmuştu. Derken Mahathir’i kuşatan bakanlar onu istifa kararını geri çekmeye zorladılar, o da şartlı olarak istifasını geri çekti:
Buna göre Mahathir gelecek 16 ay boyunca üstlendiği bütün görevleri sürdürecek ve bu süre zarfı içerisinde parti genel başkanlığı ve başbakanlık görevini Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Ahmet Bedevi’ye yumuşak bir geçişle teslim edecekti. Nitekim öyle oldu.
Muhalefet partileri de yaşananlara hazırlıksız yakalanmışlardı. İlk verdikleri tepki, bunun siyasi bir oyun olduğu yönündeydi. Mahathir samimi olamazdı!..
Geçen aylar bunun bir komplo olmadığını açıkça ortaya koymuştu. Son anda Mahathir’in istifadan vageçeceği iddiaları asılsız çıkmıştı.
Malezya halkının çoğunluğu ülkeyi 21 yıl yöneten Mahathir’e karşı sempati besliyor, onu bir kahraman olarak görüyordu. Ne de olsa modern Malezya’nın mimarı idi ve tamamlanması gereken nice projeler ona muhtaçtı. Buna rağmen o “Yeter” diyebilmişti.
İstifa kararından dönmeyeceğini yinelerken göstermiş olduğu gerekçe, bizdeki liderlerin ve lider adaylarının da kulağına küpe olması gereken cinstendi.
“Annem, yemek sana hâlâ lezzet veriyor olsa da, yeteri kadar yedikten sonra sofradan kalkmasını bilmen lâzım, diye öğretti. Ben de 21 yıldır süren aktif başkanlığıma ve her düzeydeki yetkilerime hâlâ lezzet verse de son vererek ‘yeter’ diyorum” demişti.
Kendisine görevi bırakma tarihini neden 1 ay sonra değil de 16 ay sonrası olarak kararlaştırdığını soranlara da, “Gelecek yıl Ekim ayında İslâm Teşkilatı Konferansı Malezya’da toplanacak. Buraya gelecek birçok devlet başkanına onları şahsen karşılayacağıma dair söz vermiştim, sözümü tutmam için” demişti.
Liderler dâvâlarını isimleriyle özdeşleştirmek yerine ilkeleri her şeyden daha aziz tutmasını bilmelidirler. Bunu başaran liderleri tarih hayırla yâd etmektedir. Bunun en güçlü göstergelerinden birisi de zamanı geldiğinde “Yeter” diyebilmekten geçiyor. Mahathir’in o günkü tavrı belleğime kazınmışsa eğer, yeter diyebilme olgunluğu gösterebilmesinden olsa gerek.
VAKİT