Lice Mahkemesi Yarın Başlıyor

Lice'de 1993'te ikisi asker 16 kişinin ölümüyle ilgili davanın görülmesine yarın başlanacak.

Mahmut Bozarslan / Al Jazeera

Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğeneral Bahtiyar Aydın ile biri uzman çavuş, 14'ü sivil 16 kişinin öldürüldüğü Lice olayları ile ilgili davanın görülmesine İzmir'de başlanacak. İki yıl önce 20 yıllık zaman aşımının dolmasına bir gün kala Diyarbakır 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava, güvenlik gerekçesiyle İzmir’de görülecek. İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşma geçen yılın Haziran ayında yapıldı. Ancak ilk duruşmada davaya başlanamadan yargılama durdurulmuş, soruşturma izni alınması için dosya Adalet Bakanlığı'na gönderilmişti. HSYK'nın soruşturma izni vermesinin ardından davaya yarın başlanacak.

Duruşmaya tutuksuz sanıklar emekli Albay Eşref Hatipoğlu ve Üsteğmen Tünay Yanardağ’ın da katılması bekleniyor. Saldırıda hayatını kaybeden sivillerin yakınları da davaya katılmak üzere İzmir’de olacaklar.

Olayın meydana geldiği 1993'te devlet yetkilileri "saldırıyı PKK yaptı" demişti. Ama 20 yıl sonra hazırlanabilen iddianame "Hayır öyle değil" dedi:

“Resmi tutanaklarda PKK terör örgütü mensuplarının ilçeye saldırması nedeniyle bu sonucun meydana geldiği yazılmış, ancak örgüt o gün ilçeye kendilerine ait hiçbir gruptan saldıranın olmadığını ileri sürmüştür. Aradan geçen 20 yıla rağmen saldırıya katıldığı tespit edilen örgüt mensubu olmamıştır.“

Suikastla başlayan olay

Lice'de bundan 22 yıl önce 1993 yılının Ekim ayında yaşanan saldırıyla ilgili muamma tam olarak ortadan kaldırılmış değil. Polis tutanaklarına göre 22 Ekim günü olaylar sabah saatlerinde bir polis minibüsünün taranmasıyla başladı. Tutanaklarda çatışma çıktığı saat 11.00 sıralarında da dönemin Diyarbakır Jandarma komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın karakolun girişinde vurulduğu, hastaneye götürülürken hayatını kaybettiği yazıldı.

Yine polis tutanağında olayn şöyle devam ettiği yazıldı:

"İlçe Emniyet Amirliğinin doğusunda bulunan Cantürkler Camii ve çevresinden Emniyet Amirliği'ne ve Komando Bölüğüne yoğun ateş geldiğinden o bölgeyi susturmak için panzerlerle dalış yapılmıştır.”

İki gün boyunca Lice merkezi ve köylerinde ağır silahların kullanıldığı askeri bir operasyon yapıldı. Gazeteciler dahil hiç kimse ilçede ne olup bittiğini günlerce öğrenemedi. Beşi çocuk biri öğretmen 14 kişi öldürüldü.

Tutanaklardaki çelişkiler

Polis tutanağına göre yoğun bir çatışma vardı. Olaylar sırasında 242 işyeri ve 401 konut tamamen hasar gördü. Ama ilçedeki resmi kurumlarda ağır hasar yoktu. İddianame de bu ve benzeri çelişkilere dikkat çekti:

“Yaklaşık 11 saat süren çatışmada, sadece bir polis memurunun zırhlı araç içinde hafif yaralanması,bu memurun ifadesinin alınmaması, hiçbir teröristin ölü ya da yaralı olarak ele geçirilememesi, gözaltına alınıp ilk sorgudan sonra serbest bırakılan 54 kişinin ve Diyarbakır TEM Şube müdürlüğüne teslim edilen 20 kişinin ifade tutanakları, yakalama tutanakları, hangi delile dayanılarak gözaltına alındıklarına dair hiçbir belgenin evrak arasında bulunmaması, sadece 20 kişilik isim listesinin bulunması,roket saldırısına maruz kaldığı ileri sürülen Dragon 9 isimli zırhlı araçta sadece zırh boyasının çizilmiş olması, özel şahıslara ve DEPli belediye başkanı bulunan belediyeye ait bina ve araçlarda ağır hasarın bulunmasına karşılık asıl hedef olması gereken emniyet ve askeri birliklere ait binalarda hafif hasarın bulunması, Liceli vatandaşların nerede, nasıl öldürüldükleri, yaralıların nasıl yaralandıklarına dair herhangi tespitin yapılmaması dikkat çeken ayrıntılardır.”

Tutatanaklara göre en az 29 farklı silah kullanıldı. Yanan bir evde PKK mensuplarına ait kalaşnikof tüfek ile bu tüfeğe ait çok sayıda boş kovan bulunmuştu. Ama bu silahın herhangi bir suçta kullanıldığına dair tespit yapılamadı.

'Yüksekova Çetesi' bağlantısı

İddianamede, 1990’lı yıllarda kamuoyunda Yüksekova Çetesi olarak bilinen yapılanmayı ortaya çıkaran Emekli Astsubay Hüseyin Oğuz’un görüşlerine de yer verildi. Oğuz, ifadesinde PKK itirafçısı Kahraman Bilgiç’i suçladı.

“Eylül 1996 yılında Hakkâri Yüksekova ilçesinde PKK terör örgütünden kaçmış ancak güvenlik güçleri tarafından yargıya teslim edilmemiş, Mardin Emniyeti'nce de PKK terör örgütüne üye olmaktan aranan Kahraman Bilgiç’in ön sorgusunda Bahtiyar Aydın ve Eşref Bitlis’i biz öldürdük ifadesinin beyanını bizzat kendisi tarafından yazıldığını, Kahraman Bilgiç’in bu ifadesini aldıktan sonra durumu komutanlığa arz ettiğinde sorgunun kesilmesini, devletin zarar göreceğini, bu nedenle de sorgudan alındığını beyan etmiştir”

İddianamede, Ergenekon davasının Ataç ve Kıskaç kod adlı iki gizli tanığının ifadesine de yer verildi. Ataç, Bahtiyar Aydın ile Sanık Tünay Yanardağ arasında Ankara'dayken Jandarma Okullar Komutanlığı'nda başlayan husumetlerinin Diyarbakır'da da devam ettiğini söyledi. İddianamede tanık ifadesi şöyle yer aldı:

"Tünay Yanardağ'ın, Bahtiyar Aydın’ı kast ederek, 'Ankara’da bu heriften kurtulamadım, buraya geldim yine kurtulamadım, bu adam benim kurmay olmamı engelleyecek, bundan ancak öldürürsem kurtulurum, başımıza bela oldu' şeklinde kendi kendine sürekli konuştuğunu. Bildiği kadarıyla olay günü Aydın’ın helikopterden indikten sonra Tugaya girdiği sırada, Tugayın karşısında yaklaşık 300 metre mesafede çaprazında kavaklık bölgeden Kanas ile Üsteğmen Yanardağ’ın organizesi ile tetikçilik görevini yapan Cemil Kod veya aynı infaz timinde görevli bir başka kişi tarafından vurularak şehit edildiğini beyan etmiştir."

'PKK değil JİTEM komutanı yaptı'

İddiannamenin sonuç bölümünde PKK’nın olayla ilgisinin tespit edilemediği belirtilerek Yanardağ ve itirafçılar suçlandı.

“Olay günü PKK terör örgütünün Lice ilçesine saldırdığına ve Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ı öldürdüğüne dair herhangi bir delil elde edilememiştir. Nitekim gündüz saatlerinde bir ilçenin basılıp yaklaşık 11 saat boyunca çatışmanın devam etmesine rağmen hiçbir teröristin ölü ya da sağ olarak ele geçirilemediği gibi teröristleri gören kişilerin dahi bulunmaması, aradan geçen 20 seneye rağmen bu eyleme katılanların tespit edilememiş olması PKK terör örgütünün bu saldırıyı gerçekleştirmediğini göstermiştir. Buna göre; Şüphelilerden JİTEM tim komutanı olan Tünay Yanardağ'ın kimlik bilgileri tespit edilemeyen Cemil kod adlı itirafçı ile birlikte düzenlediği duyum raporu ile maktül Bahtiyar Aydın’ın Lice'ye gitmesini sağladığı ve öldürttüğü, diğer şüpheli Eşref Hatipoğlu'nun ise yukarıda açıklandığı şekilde 14 vatandaşın ölümüne, çok sayıda kişinin de yaralanmasına sebep olan operasyonu yönettiği, onun emirleri ile ateş edilmesi sonucu ölüm ve yaralanmaların meydana geldiği anlaşılmaktadır.”

İddianamede, Yargıtay 8.Ceza Dairesinin Susurluk Çetesi davasına ilişkin kararı hatırlatılarak, sanıkların oluşturduğu teşekkülün Susurluk çetesiyle benzerlikler taşıdığı vurgulandı.

Yarın ki duruşmada, Emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakim karşısına çıkacak. Haklarında 'taammüden öldürme', 'halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik', 'cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma' suçlamalarından ağırlaştırılmış ömür boyu hapis ile 24 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Bu davanın seyri bir kişiyi daha yakından ilgilendiriyor. Bahtiyar Aydın'ı öldürdüğü gerekçesiyşe yargılanıp mahkum olan Mehmet Emin Özkan'ı.  Özkan, iki PKK itirafçısının ifadeleri üzerine 20 yıldır cezaevinde. Olay günü Lice'den sekiz kilometre mesafede bulunan Yolçatı köyünde olduğunu, herhangi bir eyleme katılmadığını söyledi ama onu dinleyen olmadı. Saldırı PKK üzerine atıldı, Özkan hapse konuldu olayın üstü kapatılmak istendi. Ama iddianameki bilgileri asıl yargılamanın şimdi başlayacağını gösteriyor.

Kaynak:Al Jazeera Türk

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu