Libya'yı işgale hazırlanıyorlar. Irak'ı işgal ettikleri gibi, Afganistan'ı korkunç bir kaosa sürükledikleri gibi. Yemen'i, Sudan'ı, İran'ı vurmak istedikleri gibi. Bir ülkeyi daha belirsizliğe, sonu gelmez çatışmalara sürüklemek istiyorlar. On yıldır işgal, rejim değişikliği, demokrasi projeleri, iç savaş, etnik ve mezhep eksenli çatışmalar üzerinden yürüttükleri kontrol stratejilerini uygulamaya çalışıyorlar.
ABD savaş gemileri Süveyş Kanalı'ndan geçip Libya açıklarına demirliyor. İnsani yardım taşıdığı söylenen savaş gemileri Libya'ya yöneliyor. Helikopter gemileri zaten hazır. Bir de uçak gemisi gönderiyorlar. Göndermelerine gerek yok, zaten oradaydılar. Basra Körfezi dünyanın en büyük askeri yığınaklarından birine ev sahipliği yapıyor. Kızıldeniz, özellikle de Cibuti ABD ve müttefiklerinin donanma üssüne dönmüş durumda. Yeni takviyeye ihtiyaçları bile yok.
Dünya kamuoyunu müdahale için hazırlamaya çalışıyorlar. "Nasıl müdahale edelim? Irak'ta olduğu gibi Birleşmiş Milletler üzerinden zorlama kararlar mı çıkaralım? Doğrudan ABD, İngiliz, Fransız müdahalesi mi olsun? Yoksa NATO gibi dünyanın en büyük askeri örgütü üzerinden mi harekete geçelim?" gibi seçenekleri değerlendiriyorlar?
Hava sahasını kapatma görüşü ilk adım olarak ağrılık kazandı. Libya semaları denetim altına alınacak. Uçaklar uçamayacak. Zaten ülkeye ambargo kararları da alındı. Bu adımdan sonra ikinci adım gelecek? O da doğrudan askeri müdahale olacaktır.
Uçuş yasağını çok iyi biliyoruz biz. Yıllarca Irak'a uygulandı. Kuzey Irak'ta uçan her uçak vuruldu. Canları istedikleri anda Irak'ın her yerini bombaladılar. Ambargo ve uçuş yasağı yüzünden on binlerce insan hayatını kaybetti. Bir nevi Çekiç Güç operasyonu şimdi Libya için hazırlanıyor.
Bu coğrafyanın beyinsizleri yüzünden halkları çok acı çekti. Yönettikleri dönemde acı çekti. Baskının ve acımasızlığın her türünü gördü. Özgürlüklerin yok edilişini, kaynakların israf edilişini, fakirliğe mahkum edilişi gördü. Sahte bir onur, şaşaalı meydan okumalarla uyutulan, kontrol altına alınan kitleler nefes alamaz hale getirildi. Şimdi aynı kadrolar, giderken ülkelerinin, toplumlarının başına yeni belalar açıyor.
Albay Muammer Kaddafi'ye bakın. İktidarını korumak için, kendini ölümsüz gördüğü için, ülkesinin işgaline zemin hazırlıyor. Halkını yeni yokluklara, acılara mahkum ediyor. Bir taraftan kendi şehirlerini, kasabalarını, petrol kuyularını bombalarken, ayakta kalmak için on binlerce insanın ölümünü göze alırken diğer taraftan Libya'nın kaynakları için ülkenin tamamını ateşe atabilecek açgözlülükle bekleyenlere kapı aralıyor.
Kaddafi'nin milyarlarca dolarlık hesaplarına el koyanların, onu sürgüne göndermek ya da yargılamak için kararlar alanların, ayağa kalkan Libya halkına yardım ediyor görüntüsü pazarlayanların yalanlarına kim inanır artık. Onların derdi Kaddafi'yi cezalandırmak mı sizce?
On yıldır bu coğrafyada söylemedikleri yalan, kullanmadıkları zaaf alanı kaldı mı? Bu senaryolara, ikna edici gerekçelere artık inanacak mıyız? Irak'ı Saddam yüzünden, Afganistan'ı Taliban yüzünden mi işgal ettiler sanıyorsunuz? Sudan'ı adalet için mi böldüler, Yemen'i El Kaide yüzünden mi iç savaşa sürüklediler?
Yeni özgürleştirme operasyonlarına karnımız tok. Libya halkı ABD'yi de, NATO'yu da istemiyor. Askeri müdahale istemiyor. Ambargo ya da uçuş yasağı istemiyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın görüşme taliplerini bile reddettikleri söyleniyor. İnsan hakları sözcüsü Abdulhafız Ghoga, "Yabancı müdahalesine, askeri müdahaleye karşıyız. Libya halkı kendi başına bu işi bitirecek" diyor.
Libya halkı çok güçlü bir direniş geleneğine sahip. Ülkelerini özgürleştirmek için verdikleri mücadeleyi biliyoruz. Bu insanlar aynı gelenek üzerinden yeni bir direniş hattı kuruyorlar. Kaddafi ne kadar ülkesini bombalasa, şehirlerini yakıp yıksa da artık geri dönemeyecek. Attığı her adım, kendisini çok daha kötü bir sonuca hazırlıyor. Saldırıları direnişçilerin azmini kuramayacak, onları geri adım attıramayacak.
Böyle bir dönemde "nasılsa çaresiz kaldılar" diyerek bu ülkeye yönelik kirli hesaplar içine girenler, bir süre sonra aynı direniş hattıyla karşı karşıya kalacak. Direniş Kaddafi gittikten sonra yabancı müdahaleye karşı olacak ve Libya toprakları coğrafyanın tamamını desteğini alan keskin bir mücadeleye sahne olacak.
İşte o zaman, bütün bu kuşaktaki değişime bir de direniş dalgası eklenecek. O zaman büyük depremi, değişimi yönetmeye kalkışanların çaresizliğini göreceğiz. Libya'nın petrolüne, Mısır'ın Süveyş'ine, Yemen'in stratejik değerine, Basra Körfezi ve Doğu Akdeniz'in jeopolitik önemine yatırım yapanlara, bu yatırımı kâra dönüştürmek için kanlı senaryolar uygulayanlara karşı gerçek bir özgürlük mücadelesi dalga dalga yayılacak.
Bu coğrafyayı kanla dize getirmeye, terbiye etmeye çalıştılar, başaramadılar. Yeni yöntemler denediler, başaramadılar. Şimdi yine askeri seçeneğe dönüyorlar, yine başaramayacaklar. Her girişimleri kendilerini bu bölgeden daha da uzaklaştırıyor. Dostları giderken, yıllardır talimatlar yağdırdıkları iktidar yapıları dağılırken, yeni siyasi çevrelerle flört etmeye başladıkları bir dönemde Libya'ya müdahale hesaplarını tamamen bozacak.
Evet, Kaddafi gidecek. Gidişini boşluk görüp bu ülkenin geniş topraklarına, zengin kaynaklarına çöreklenmek isteyen akbabalar umduklarına ulaşamayacak.
Böyle giderse yeni Ömer Muhtarlar ortaya çıkacak. Bütün Türkiye'yi bu yeni işgal hazırlığına karşı duyarlı olmaya, kesin tavır koymaya çağırıyoruz...
YENİ ŞAFAK