Libya’da nelerin olduğunu ve son günlerde yaşanan gelişmeleri görüşmek üzere Libyalı bazı siyasi temsilci İstanbul’da buluştu.
Kaddafi’nin gittiğini ama ondan sonra kendini gizleyen birçok rejim yanlısının ortaya çıkarak yeni yönetime karşı durduklarını ifade eden Libyalı siyasi temsilciler, Hefter ve arkasındaki silahlı gurupların birçok bölgede çatışma ve karışıklık çıkardığını söyledi.
Rejim güçlerinden sadece Muammer Kaddafi düştü
Kaddafi rejiminin içerisinde sadece Kaddafi’nin gittiğini ifade eden Misrata eski Milletvekili Muhammed İbrahim, “Devrimin ilk hassas döneminde 17 Şubatta Libya halkı silahla rejime karşı ayaklanmak zorunda kaldı. Bu ayaklanmalar sonrasında sadece Muammer Kaddafi düştü. Rejimin içindeki adamlar bir ara kaybolsa da sonradan tekrardan ortaya çıktılar. Libya halkı bunlara karşı çıkmadı. Eski dönemin bittiğini ve yeni bir sayfanın açılacağını düşündüler. Dolayısıyla devrime katılanlar devrimden hemen sonra evine ve işine döndü. Eski rejim mensupları da o arada dönmeye başladılar. Kendilerine yakın iki gurubu, Kaka ve Savaik’i silahlandırarak geri döndüler. Libya’da olan paralar Libya’yı yeniden inşa etmek yerine bu tür gurupları silahlandırmaya ayrıldı. Daha sonra da devrime karşı durdular ve eski rejime dönmek için çalıştılar” dedi.
“Hefter, yalanlarıyla uluslararası güçleri kandırıyor”
Yeni yönetim karşıtı gurupların Hefter liderliğinde tekrardan silahlanarak ayaklandığını anlatan İbrahim, “Meşru hükümete karşı belli çevreler Hefter liderliğinde silahlandırdılar. Hefter’in ortaya çıkış iddiası şuydu; Libya’daki terörü ortadan kaldıracağını söylüyordu, oysaki Libya’da terör yoktu. Uluslararası ortamın da dikkatini çekmek için bu iddiayı ortaya attı. Devrim sahipleri Hefter’in bu düşüncesini öğrenince tekrardan harekete geçti ve devrime dair kazanımları tekrardan ele aldılar ve başarılı oldular. Savaik ve Kaka guruplarını Libya’dan söküp attılar. Devrimciler yeniden hareket geçtikten sonra yapılan araştırmalarda görüldü ki Hefter ve arkasındaki adamlar birçok cinayet işlemişler. Hefter bunu devrimcilerin yaptığı yalanını yayıyordu ama ortaya çıktı ki onun taraftarları yapmış. Geçmiş rejimin yanında yer alan güçlerin Kaka ve Saika gurupları olduğunu anladık” ifadelerini kullandı.
“Anayasa mahkemesi devrim hükümetinin meşruiyetini ilan etti”
Zeydan hükümetinin de Hefter ile hareket ettiğini belirten İbrahim, “Milisleri güçlendirmeye yönelik çalışmalar içinde olduklarını gördük. Belli STK’ları örgütleyerek halkın iradesinden ayrı bir sistem kurmayı hedeflediklerini keşfettik. Bunları nasıl anladık. Özellikle Tobruk’a giden arkadaşlarımızın gözlemleri sonucu uluslararası ile de işbirliği içinde olan gurupların çalışmaları var. Kaldı ki Tobruk’ta yapılan toplantı anayasaya aykırıydı. Çünkü hukuka göre bu toplantı Bingazi’de yapılmalıydı. Ben ve birçok arkadaşım bu toplantıya katılmadık. Bizler Tobruk’a gitmek yerine anayasa mahkemesine bu toplantının meşru olmadığı yönünde başvuruda bulunduk. Bu toplantının meşru olmadığını söyledik. Şubat ayında alınan kararların gereğinin yerine getirilmesi konusunda talepte bulunduk. Kasım ayının başında mahkeme bizim başvurumuzu değerlendirdi ve Tobruk’taki toplantının gayrı meşru olduğunu ve meşru hükümetin meşruiyetini ilan etti. Kısaca söylemek gerekirse Libya’da olan olaylar şundan ibaret. Eski rejim kalıntıları ile şu an ki devrimciler arasında yaşanan gelişmelerdir” şeklinde konuştu.
“Dünyada anayasa mahkemesinin kararının tanınmasını istiyoruz”
Uluslararası çevrelerin Libya’ya yapmış olduğu müdahalelerin halkın menfaatlerine aykırı olduğunu ifade eden İbrahim devamla, “Özellikle Libya anayasa mahkemesinin verdiği kararı tanımakta çok geciktiler ve bunu kabullenmekte zorlandılar. Bu bizim açımızdan önemliydi. Çünkü anayasa mahkemesi diğer ülkeler tarafından tanınmaması diğer tüm halkı gayrı meşru duruma düşürürdü. Anayasa mahkemesinin aldığı kararın tanınması bu noktada önemliydi. Libya halkının iradesinin yanında yer almak isteyen herkesin anayasa mahkemesinin aldığı bu kararın yanında yer alması gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Özellikle Türkiye’nin Libya anayasa mahkemesinin kararının tanınmasını istiyoruz. Bu konuda Türkiye’nin üzerine düşeni yapacağına inanıyoruz” ifadelerine yer verdi.
“Kaka ve Savaik grupları halka düşmanlık ediyor”
“Uluslararası bazı çevrelerin şekillendirmeye çalıştığı gibi Fecir Libya terörist bir yapı değildir” diye konuşan Libya Âlimler Birliği üyesi Sami Saidi ise, “Şunu da itiraf etmeliyiz ki Fecir Libya’nın son girişimleri olmasaydı Libya çok daha kötü durumlara gidecekti. Fecir Libya’nın yapmış olduğu müdahaleler acil ihtiyaçtan doğdu. Savaik ve Kaka gibi milis kuvvetler Libya’da yasa dışı girişimlerde bulundular ve en meşru yönetim olan parlamentoya müdahale ettiler. Parlamento’ya müdahale ederek 5 saat süre vererek ‘eğer yönetimi bize devretmezseniz her türlü şeyi yaparız’ diye tehdit ettiler. Ancak devrimcilerin güçleri bunlardan daha güçlü oldukları için tekrardan harekete geçip bu gurupları geri püskürttüler. Kaka ve Savaik gurupları parlamentonun toplantısı sırasında saldırı gerçekleştirdiler ve birçok önemli ismin yaralanmasına neden oldu. Bu milis guruplar üst düzey 22 bürokratı da kaçırdı. Özellikle Kaka ve Savaik guruplarından halk çok bıkmıştı. Bu guruplar halkın araba ve bazı değerli eşyalarını çalarak halka kötülük yapıyordu. Bu milis gurupların oluşturduğu sorunlara Fecir Libya’nın müdahaleleri sayesinde Trablus çok rahatladı. Bu milislerin yaptığı birçok olumsuzluk ortadan kalktı ve Trablus güvenli bir ortama kavuştu” ifadelerini kullandı.
“Hefter, ABD’den döndüğünden beri devrime karşı hareket ediyor”
Hefter ve çevresinin Bingazi’yi hayalet şehre çevirdiğinin altını çizen Saidi, “Bingazi’ye gelecek olursak, Hefter’in yaptığı operasyonlardan dolayı buralar büyük darbeler yedi ve hayalet şehre döndü. Hefter, ABD’den döndüğü 2011 yılından bu yana sorunlara neden oluyor. Yani Hefter’in en büyük problemi iktidara gelme hırsı var ve mücadelesi de budur. Yapmaya çalıştığı şey Sisi’nin Mısır’da yapmaya çalıştığı şeyi yapmaya çalışıyor. Uluslararası pazarda kabul edilen bir bahane var. Bu da terörler mücadele meselesi. Hefter de bunu iddia ederek ayaklandı ve birçok katliamlara neden oldu. Bingazi ve çevresinde birçok gazeteci, âlim ve önemli kişinin ölümüne neden oldular. Birçok faili meçhul cinayet işlendi ve ortaya çıkarılmadı. Faili meçhullerin hiçbiri yakalanmamasına rağmen 17 Şubat devrimine karşı olan guruplar, bu faili meçhulleri devrimcilerin üstüne yıkarak devrimcileri ve savunucularını yıldırmak istediler. BM Temsilcisi Tarık Mitri’nin yaptığı girişimlere Hefter ve çevresi karşı çıktı. Aslında bu girişimler Libya içerisindeki olumsuzlukların giderilmesi için önemliydi. Ama Hefter ve çevresi bunlara karşı durdular” ifadelerini kaydetti.(İLKHA)